He's so good Çeviri Türkçe
945 parallel translation
Yeah, well, he's not doing so good, T.
- O iyi değil T.
We have a 60-day probation period, so he's still good.
Bizde altmış günlük deneme süresi var dolayısıyla hala iyi durumdasın.
Nursie held him up so he'd get a good look.
İyi görsün diye dadısı onu kucağına almış.
A reasonable doubt is such a doubt as a man of reasonable intelligence can give some good reason for entertaining, if he is called upon to do so.
"Sorun değil evlat, baş edebilirim Iütfen üzerinde alınma." Makul bir anlayış içerinde olan makul bir şüphe akıIda kalıcı bazı iyi sebepler verebilir,... devam ettirmek için yeterliyse.
♪ And so say all of us And so say all of us ♪ For he's a jolly good fellow For he's a jolly good fellow ♪ For he's a jolly good fellow...
Çeviri : natabec natabec @ yahoo. com
It's a good thing he's so fond of you.
Sonuçta senin arkanda olması güzel bir şey.
Or maybe it's because he was so good at what he was doin'.
Belki de, işini çok iyi yaptığındandır.
He's been so good to me.
Bana çok iyi davrandı.
He's so good and simple and kind, and he trusts me so.
O çok iyi, dürüst ve nazik biri ve bana öyle güveniyor ki.
Perhaps, but so far he's made good his boasts.
Belki de. Ama şimdiye dek övünmekte haklıydı.
- He's as good as said so.
- Dediğin gibi çok iyi.
So long as he's a good dead one.
Yeter ki gebersin.
You couldn't help liking him anyway, he was so good looking.
Yine de ona karşı yakınlık duymadan edemezdiniz, çok yakışıklı biriydi.
My firstborn... he's so good.
İlk gözağrım O. o kadar iyi ki.
He was so good the law took a little slice out of his life.
O kadar iyiymiş ki, kanunlar hayatından bir dönemi almış.
He's not sleeping so good.
Pek iyi uyuyamıyor.
And so, he married again, choosing for his second wife a woman of good family, with two daughters just Cinderella's age, by name, Anastasia and Drizella.
Ve bu yüzden, yeniden evlenmiş. İkinci eşini Külkedisi'nin yaşlarında iki kızı olan iyi bir aileden seçmiş : Kızların isimleri, Anastasia ve Drizella'ymış.
- He's so good.
- Çok iyi.
That he is handsome and tall, and good and kind, and proud and so on?
Yakışıklı ve iyi yürekli, hassas ve şevkatli, onurlu, gururlu felanmı?
He got me in this accident, and smashed me up good so's I can't walk no more or dance no more or nothin'.
Onun yüzünden bu kazayı geçirdim ve feci şekilde yaralandım. Bu yüzden artık yürüyemiyor, dans edemiyor, hiçbir şey yapamıyorum.
Just so he will pat me on the head and say : "That's a good dog."
Böylece kafamı okşayıp : "Uslu köpek." desin diye.
- They say he's so good-looking. - Rot.
- Çok yakışıklı olduğunu söylüyorlar.
To some folks, he's just a no-good wildcatting so-and-so.
Kimilerinin gözünde, yanlış yerlerde kuyu açan bir serseri.
He's the man who put Mark Clark ashore in Africa and rescued General Giraud... so you're in good hands.
- Jewell mı? - Mark Clark'ı Afrika kıyılarına indirip General Giraud'u kurtaran adam. Emin ellerdesin.
He's good, and he's so alone.
İyi biri ve o kadar yalnız biri ki.
And the worst of it is he's so good at everything.
En kötüsü bu ya, her şeyi iyi yapıyor.
So good he says it's OK to hit an old lady!
Yaşlı bir hanıma vurmayı sorun etmemesi çok iyi!
How can you be rude to Gaston when he's been so good to us?
Bize bu kadar iyi davranan Gaston'a nasıl kabalık edersin?
- He's a killer. - So what? We've had some pretty good ones.
O bir katil.
Alyosha, it's so pleasant when you think badly of someone, only to discover that he's good.
Alyosha, birinin kötü olduğunu düşündüğünde onun iyi biri olduğunu görmek ne kadar da mutluluk verici.
He's so good!
Bana para gönderiyor hep.
He's so good he hurts.
O kadar iyi ki canını acıtıyor.
I'd say he's so good, he doesn't feel he has to prove it.
Bence kanıtlamaya ihtiyaç duymayacak kadar iyi.
So when Mr Welsh here mentioned that he'd like to invest in a show, I said to myself "I've seen part of Burton's show. It's very good."
Bay Welsh bir şova yatırım yapmak istediğini söyleyince dedim ki kendime, " Burton'un şovunun bir kısmını izledim.
No, he's a good father to me too, which is why this drives me so crazy.
Hayır, benim içinde iyi bir babaydı, Bu nedenle beni çıldırtıyor.
- Volfango. He's so good.
Müthiş bir attır.
And he wants very much to come to work here, and I think that's just wonderful, because he's very good and so nice, and he can start tomorrow.
Burada çalışmak istiyor. Bence bu harika. Çok iyi ve çok kibar biri ve yarın başlayabilir.
And Jim said he didn't care too much for it neither so we both skedaddled down out of there and to this day I ain't never had a good look at the Rocky Mountains.
Jim ise abartılacak bir şey olmadığını söyledi sonra ikimiz de oradan ayrıldık ve bugüne kadar da Rocky Dağları'na hiç ısınamadım.
I thought he would be... but you made him feel so welcome... he's probably decided to stay for good.
Ben de öyle sanıyordum ama o kadar güzel bir hoş geldin yaptınız ki muhtemelen, kalmanın daha iyi olacağına karar verdi.
That guy hid it so good, he couldn't find it himself.
- Hayır. O kadar iyi saklamış ki kendi bile bulamazdı.
For he's a jolly good fellow, and so say all of us.
For he's a jolly good fellow, and so say all of us.
And they bugged you so much, that he almost flattened you A second-rate, no-good, washed-out punk almost flattened you. And why?
Okudukça kafan öyle karışmıştı ki boksör müsveddesi, ikinci sınıf biri az daha seni haklıyordu.
The man thinks only of staying on the magistrate's good side, so he can't find a single measure of rice or sake to send.
Adam sadece başkan'ın yanında olmak istiyor ki göndermek için birazcık pirinç veya sake bulamasın.
Then I had to kneel down before him and worship him like a god so he'd be good.
"Sonrasında ise onun önünde diz çöküp kendisini iyi hissetmesi için tanrıymış gibi ona taptım."
Why did you accept so fast, he's up to no good.
- Neden bu kadar çabuk kabul ettin, - İyi durumda değil.
He gets mad, he's not so good.
Öfkeleniyorsa, iyi değil demektir.
Ever since his youth, he had been moved by a strong desire to hear as many good organists as possible, so that from Lüneburg, when he was still at school, he often went on foot to Hamburg.
Gençliğinden beri onu yönlendiren şey, elinden geldiğince bütün iyi orgcuları dinleyebilme arzusuydu, bu yüzden daha öğrenciyken sık sık yürüyerek Lüneburg'dan Hamburg'a giderdi.
If you want him so badly, he's no good to us anymore.
Onu bu kadar çok istiyorsanız, bizim de daha fazla işimize yarayamaz.
He's so good-looking.
Çok yakışıklı biri.
Alright, so he enjoys a good laugh... what's wrong with that?
Tamam, bazen gereksiz, kahkaha atıyor.. bunun neresi yanlış?
Now that he knows how good I am, he wants to do bigger jobs, so he's...
Ne kadar iyi olduğumu öğrendiği için artık daha büyük işler yapmak istiyor.
he's so cute 178
he's so handsome 49
he's so hot 26
he's so beautiful 30
he's so little 16
he's so funny 25
he's so sweet 53
he's so happy 18
he's sorry 51
he's so nice 39
he's so handsome 49
he's so hot 26
he's so beautiful 30
he's so little 16
he's so funny 25
he's so sweet 53
he's so happy 18
he's sorry 51
he's so nice 39
he's so young 27
he's solid 19
he's so cool 26
he's so old 20
he's so 52
so good 651
so good to see you 177
so goodbye 23
so good night 24
so good to see you again 29
he's solid 19
he's so cool 26
he's so old 20
he's so 52
so good 651
so good to see you 177
so goodbye 23
so good night 24
so good to see you again 29
so good luck 40
so good luck with that 17
good 48980
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
so good luck with that 17
good 48980
good night 12775
good morning 12476
goodbye 8643
good luck 6133
good evening 5411
goodnight 1676
goody 261
good morning to you 106
goodness 671
good job 2434
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
goodwin 111
good afternoon 2327
goodness 671
good job 2434
goodspeed 27
goodweather 34
goodie 48
good boy 1464
good luck tomorrow 38
goodwin 111
good afternoon 2327
good morning to you too 27
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705
good to see you 2547
good for you 2168
good to hear from you 16
good girl 941
good to know 481
good call 326
good work 1533
good day 1886
good one 705