He's wrong Çeviri Türkçe
4,147 parallel translation
That he was the wrong guy. And what if it was the right guy?
Yanlış adam olduğunu görürdüm.
And he didn't do a damn thing wrong.
Ve hiçbir şeyi de yanlış yapmamıştı yahu.
He made a mistake, he... killed the wrong man.
Bir hata yaptı, o yanlış adamı öldürdü.
I mean, he was with the wrong person, and now he found the right person.
Yani yanlış kişiyle birlikteymiş ama şimdi doğru insanı bulmuş.
Which was wrong, because he's shown me time and again.
Ki bu yanlıştı, çünkü bana defalarca yanıldığımı gösterdi.
Yeah, well, he's wrong, because he didn't- -
Evet ama bu yanlış çünkü -
Dougie doesn't help, he keeps an eye on Kev to make sure he doesn't do anything wrong.
Dougie yardım etmiyor, sadece Kev'e, yanlış bir şey yapmaması için göz kulak oluyor.
He thinks I can do no wrong, and he worships the ground I walk on.
Hiç yanlış yapmayacağımı düşünüyor ve bastığım yerlere tapıyor adeta.
Combined with an apparent belief that acting on his attraction towards other men is wrong, this state causes the unsub to lash out violently at those he's with.
Bir de buna erkeklere karşı duyulan hislerin yanlış olduğuna dair inancı ekleyin bu durum zanlının içindeki vahşetin tamamen ortaya çıkmasına sebep oluyor.
He had the potential to be the wrong influence at the right moment, for someone at a tipping point.
Bir çocuğu doğru anda yanlış etkileme fırsatına sahipti.
He's barking up the wrong wide receiver!
Yanlış tutucuyla konuşmaya çalıştı o!
He wants you to believe that, through an ironic twist of fate, this was the wrong knife, in the wrong hand, at the wrong time.
Bunu kaderin cilvesine bağlıyor ve sizden, bu bıçağın yanlış zamanda, yanlış yerde yanlış kişinin elinde olduğuna inanmanızı istiyor.
And he says, uh, "Honey, what's wrong?" And she says,
Adam diyor ki : "Tatlım sorun nedir?". Kadın diyor ki :
He's not wrong.
Haksız sayılmaz.
Maybe he flipped off the wrong guy.
Belki yanlış adama hareket çekti?
Because if I'm wrong, and he finds out, it'll be the end of what's ever left of our relationship.
Çünkü eğer ben hatalıysam, ve Cameron bunu öğrenirse, bu aramızda ilişki namına kalan son şeyi de yok eder.
He killed the wrong version.
Bu adam yanlış versiyonu öldürdü.
My guess, a long time ago in Atlantic City, he could have rubbed the mob the wrong way.
Tahminimce uzun süre önce Atlantic City'de mafyayla aşık atmış olabilir.
He does something wrong and they send them here.
Adam yanlış bir şey yapıyor ve buraya gönderiyorlar.
If he's wrong, neither of us will ever know.
Eğer yanlıyorsa, hiç birimiz bunu öğrenemeyecek.
Well, he was afraid. He knew what he'd done was wrong.
Yanlış yaptığını biliyormuş.
As far as I can tell, he hasn't done a damn thing wrong.
Gördüğüm kadarıyla hiçbir şeyi yanlış yapmadı.
If he spent the night out on the town and woke up in the wrong room...
Geceyi şehir dışında geçirip yanlış odada uyandıysa da...
I mean, don't get me wrong, I did like the man, but, boy, I was relieved when he resigned.
Yani, beni yanlış anlamayın, o adamı severdim ama, istifa ettiğinde de rahatladığımı söylemem gerek.
I really think he's wrong for you.
Bence gerçekten de senin için doğru kişi değil.
He may have filed more blue ones, but they're almost all filed wrong.
Mavilerden daha çok dosyalamış olabilir, ama neredeyse hepsini yanlış dosyalamış.
He's got that wrong.
Yanlış anlaşıldı.
He's wrong there.
Burada yanılıyor işte.
I believe he got some of the facts wrong.
Sanırım bazı gerçekleri yanlış biliyormuş.
But it's like Todd Backus... he's never done anything wrong in his entire life.
Ama Todd Backus hayatı boyunca hiç yanlış bir şey yapmamışa benziyor.
Okay, let's say that he's wrong and you're right.
Tamam, diyelim ki o haksız sen haklısın.
I know Oliver's religiously against admitting he's wrong.
Oliver'ın yanıldığını kabul etmemekte ısrarcı olduğunu biliyorum.
My boyfriend told me that it was a good idea to come here and see you for closure, but he was obviously wrong.
Erkek arkadaşım buraya gelip, seninle ilişkimizi bitirmenin iyi bir fikir olduğunu söylemişti ama belli ki yanılmış.
Ten seconds and he knows something's wrong.
On saniye sonra bir şeylerin ters gittiğini anlar.
He killed the wrong man.
Yanlış adamı öldürdü.
And even if the man you're referring to is surveilling us, he couldn't possibly have set Daren up to kill the wrong man.
Eğer bahsettiğiniz adam bizi gözetliyorsa bile Daren'ı yanlış adamı öldürmek için kandırması imkansız.
Better than being the guy with egg on his face because he implied something and was wrong.
Şehri kurtarmak. Bir şey ima eden ve bu şey yanlış çıktığı için suratına yumurta yiyen adam olmaktan iyidir.
- Which is good, because he would've been wrong.
İyi ki dememiş çünkü yanılmış olacaktı.
I fell for the wrong man, and, uh... he broke my heart.
Yanlış adama âşık oldum ve o kalbimi kırdı.
He got the wrong guy, innit, with me, fam.
Yanlış adama bulaştı.
You think he's wrong too, don't you?
Sen de onun yanıldığını düşünüyorsun, değil mi?
So he ate the wrong entree and avoided being poisoned, and then he stumbled at just the right moment to avoid being shot by an assassin through a window.
Yanlış yemeği yedi ve zehirlenmekten kurtuldu ve sonra tam doğru anda tökezledi ve suikastçi mermisinden kurtuldu.
So you hired a hit man, - except he killed the wrong guy. - Oops.
Bu yüzden bir kiralık katil tuttun ama yanlış adamı öldürdü.
He's wrong.
Onun günahına giriyor.
He knows something's wrong.
- Bir şey biliyor.
- And if he's wrong?
Ya hatalıysa?
Well, if he's wrong, he's wrong.
Hatalıysa hatalıdır.
He thinks something's wrong.
Bir şeylerin ters gittiğini düşünüyor.
He once again took a wrong decision.
Bir kez daha yanlış bir karar almış.
If someone said he had done something wrong, I would not believe them.
Eğer birileri yanlış bir şeyler yaptığını söyleseydi onlara inanmazdım.
He didn't do anything wrong.
O yanlış bir şey yapmadı.
wrong 1364
wrong guy 28
wrong place 64
wrong number 137
wrong answer 165
wrong way 70
wrong room 34
wrong door 22
wrong one 16
wrong question 22
wrong guy 28
wrong place 64
wrong number 137
wrong answer 165
wrong way 70
wrong room 34
wrong door 22
wrong one 16
wrong question 22
wrong time 78
wrong floor 19
wrong again 87
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's mine 293
he's my husband 167
he's dead 3015
he's so handsome 49
he's got a gun 260
wrong floor 19
wrong again 87
he's so cute 178
he's my uncle 44
he's mine 293
he's my husband 167
he's dead 3015
he's so handsome 49
he's got a gun 260
he's doing okay 17
he's my baby 20
he's gone 2224
he's my brother 335
he's my best friend 106
he's an idiot 170
he's back 468
he's a doctor 159
he's my dad 94
he's my cousin 54
he's my baby 20
he's gone 2224
he's my brother 335
he's my best friend 106
he's an idiot 170
he's back 468
he's a doctor 159
he's my dad 94
he's my cousin 54