English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / He saw

He saw Çeviri Türkçe

11,605 parallel translation
He saw no problem with any of this.
Bunların hiçbirinden rahatsızlık duymuyordu.
Vitali Klitschko came to Maidan when he saw that a huge crowd was gathering there.
Vitali Kliçko, Meydan'a geldiğinde toplanmakta olan büyük kalabalığı gördü.
This is where Shruti was brutally murdered where a father was overcome by anger and reacted violently when he saw his daughter with the servant in a compromising position!
Shruti'nin zalimce cinayete kurban gittigi yer kizini ve usagini uygunsuz bir vaziyette gordugunde bir babanin ofkesine yenik dustugu ve siddetle tepki verdigi yer!
Ever since he saw us hug...
Sarıldığımızı gördüğünden beri...
Said he saw you on the news fighting red tornado.
Kızıl Kasırga'yla mücadelesini haberlerde gördüğünü söyledi.
He said that he was out hunting and he saw what he thought was a boar moving through the brush.
Ava çıktığını ve çalılıkların arasında hareket eden şeyin bir domuz olduğunu düşündüğünü söylemiş.
Oh, he came, he saw, he was stabbed several times in quick succession with a sharp cylindrical object.
- Geldi, gördü ve sivri bir aletle çok hızlı bir şekilde birden fazla defa bıçaklandı. Muhtemelen buz tutacağıyla.
He heard voices. He saw things.
Olmayan sesler duyuyor, halüsinasyon falan görüyordu.
He saw Sam closing out of it in a hurry a few different times.
Sam'in onu birkaç kez aceleyle kapattığını görmüş.
Trauma One was the last place he saw her alive.
Kızını en son canlı gördüğü yer travma-1 odasıydı.
Pete Walton said that he saw one Woge, and it was a Skalengeck.
Şey, ben onların wesen olduklarını duymuştum Pete Walton, içlerinden birini woge yaptığını gördüğünü söyledi, ve o bir Skalengeck'miş!
Someone knew right away when he saw it.
Birisi görür görmez anlamıştı.
So I tried to move, but he just held me there, and he said he saw how I looked at him, and he knew I wanted it.
Hareket etmeye çalıştım ama bırakmadı. Ona bakışlarını gördüğümü söyledi istediğini biliyorum dedi.
He saw a fortune teller?
Falcıyla mı görüşmüş?
Beat on him until he saw things your way?
Kendi yolunu görene kadar dövdün mü?
If we can figure out where he first saw her, we may still save her.
Madison'ı ilk gördüğü anı bulabilirsek onu kurtarabiliriz.
She also saw a text from Nicole asking him to meet her at he greenhouse ASAP.
- Telefonu açmamış. Nicole'den gelen ve hemen seraya gelmesini söyleyen bir mesaj da görmüş.
He was pretty shocked when he saw her body.
Sanmıyorum.
- No, I saw him when he tried to escape.
Hayır kaçmaya çalışırken gördüm onu.
But when I saw your face after he hit you, I felt horrible for you.
Ama sana vurduktan sonra senin yüzünü gördüğümde senin için çok kötü hissettim.
Last time I saw him, he was on his way to stand in line and wait for the limited edition pink Swarovski Signature Smartwatch for me, because he wanted to.
Last time I saw him, he was on his way to stand in line and wait for the limited edition pink Swarovski Signature Smartwatch for me, because he wanted to.
I saw in your file that he was killed last year.
Dosyanda onun geçen yıl öldürüldüğünü okudum.
I saw him jump in front of the L train and bring it to a dead stop like he was playing chicken.
Şehiriçi trenlerinden birinin önüne atlayıp onu çocuk oyuncağı gibi aniden durdurduğunu gördüm.
When he left, he said the next time I saw him, he'd be a different person.
Giderken de onu bir sonraki görüşümde farklı biri olacağını söyledi.
You saw what he and his men did firsthand.
Bu herif ve adamlarının yaptıklarını kendi gözlerinle gördün.
You know, when I saw Jay at the grocery store and asked him if they were coming, he took a sample meatball and chewed it for a full minute before he said yes, so...
Bugün Jay'i markette görünce "gelecek misiniz" diye sordum. Tadımlık bir köfteyi ağzına atıp bir dakika çiğnedi ve ondan sonra "evet" dedi.
And-And the only time I ever saw that... Lieutenant Griggs was when he was...
Ve o Teğmen Griggs'i gördüğüm tek an da...
Because the day he was killed, a witness saw you threatening him.
Öldürüldüğü gün, bir tanık onu tehdit ederken görmüş.
But that's because I stayed for the duration of his interview, and I saw no indication that he was lying.
Ama bu, onunla görüşmemiz süresince sessiz kalıp yalan söylediğine dair herhangi bir belirti göremediğimden.
He saw where he was headed, he didn't like it, and he tried to change.
Ne tarafa gittiğini fark etti hoşuna gitmedi ve değiştirmeye çalıştı.
That was the last time I saw Hsu Taiyu, before he transferred to First High.
Bu onu ilk Liseye geçmeden önceki son görüşümdü.
I don't know why, but I always assumed that he'd only used NZT the one time that he came to see me, but... I saw these paintings, and... they're incredible.
Nedenini bilmiyorum, ama her zaman beni görmeye gelirken bir kez NZT kullandığını sanmıştım, ama o tabloları gördüm ve onlar inanılmazdı.
MAN : I saw it when he was five.
Bunu beş yaşındayken anlamıştım.
The people that flocked to that motorcycle to help him get a chance of doing the grand prix, they saw that he was something special.
Grand Prix'ye çıkmasını çok istiyorlar çünkü onda özel bir şey görüyorlar.
Marquez's determination to push the limits of his bike and tires, to find ways to go even faster, saw him running at race pace every second that he could in the practice sessions.
Marquez'in motoru ve lastikleri zorlama konusundaki azmi, daha hızlı gitme yolları buluşu, ısınma turlarındaki her saniyesini verimli kullanmasıyla alakalıydı.
There was a kind of euphoria in him, which he communicated to everybody who saw him race.
Onu yarışta gören herkesle bu şekilde iletişim kuruyordu.
But then I saw on the news that he and... another guy who looked like... him, us, that they were murdered.
Ama sonra haberlerde gördüğüm o ve... Benziyordu başka bir adam... Onu, bize, onlar öldürüldü söyledi.
He went back for the money, saw it was gone.
Para için döndü ve para gitmişti.
I saw the moment he learned about the affair.
İlişkiyi öğrendiği zamanı gördüm.
You saw him, he's a cop named Jae-hyun DOE...
Onu gördün, Doe Jae Hyun adında bir polis.
If you never saw him, how do you know he was a gangbanger?
Onu hiç görmediysen, çete üyesi olduğunu nereden biliyorsun?
He kind of already saw it.
O da bunu gördü.
Why would he do that? I saw a movie once set in a jungle prison.
Bir keresinde ormandaki bir hapishanede geçen bir film izlemiştim.
Listen, I saw a guy hanging around earlier, uh, snapping some photos, and he ran away when I tried to make contact.
Fotoğraf çekmeye çalışan birini görmüştü ve.. ... beni görünce kaçıp gitti.
I read the file on Conrad Harris, and I saw that he had a daughter that was working Criminal right here in New York, so I looked into her and I saw an agent who was inexperienced, but smart, resourceful, tenacious.
Conrad Harris'in dosyasını okudum ve burada, New York'ta Kriminal'de çalışan bir kızı olduğunu gördüm, ben de onu araştırdım ve tecrübesiz olsa da zeki, becerikli, işini seven bir ajan gördüm.
I-I saw it at the MET, and I bought a copy at the gift shop,'cause it reminded me of my husband when he was a boy.
Metropolitan Sanat Müzesinde gördüm ve hediyelik eşya dükkanından satın aldım. Bana kocamın çocukluğunu hatırlatıyor.
And when you found out he was a senator, you saw there was opportunity.
Ve sen de onun bir senatör olduğunu öğrenince bir fırsat gördün.
The last time I saw him, he was... he was headed inside.
Onu en son orada gördüm, o... içeri giriyordu.
He saw you talking to us, Felix.
- Bu yüzden kaçmaya çalıştın.
I saw him moving through a crowd. It looked like he was trying to get away.
Kalabalığın arasında hareket ediyordu, sanki kaçmak istiyor gibiydi.
Neighbors saw him talking to a woman the day he disappeared. Blonde.
Ortadan kaybolduğu gün komşuları onu sarışın bir kızla konuşurken görmüşler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]