English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / He was angry

He was angry Çeviri Türkçe

645 parallel translation
He was angry because I wouldn't pay any attention to him.
Ona pas vermediğim için kızgındı.
He said a lot of things when he was angry about his blindness.
Körlüğünden dolayı kızgın olduğu zamanlarda bir çok şey söylerdi.
Bu when he saw it yesterday, he was angry.
Ama dün görünce, kızdı.
But he was angry then.
Ama O zaman o açtı
I knew he was angry about that paper I lost.
O kağıdı kaybettiğim için kızgın olduğunu biliyordum.
I suppose he was angry because Father filed a complaint.
Babanız şikayetçi olduğu için çok sinirlenmişti, sanırım.
He was angry, but Dravin decided to negotiate himself.
O kızdı, ama Dravin kendi görüşmek istedi.
He was angry with me.
Bana kızgındı.
Once he was angry at me... and when I was in town with mama... he burned all my books.
Bir keresinde bana kızmıştı annemle şehirde birlikteyken tüm kitaplarımı yakmıştı o.
Because He was angry.
- Çünkü kızmıştı!
I don't know who he was talking to, but his voice was raised, he was angry.
Kiminle konuştuğunu bilmiyorum,... fakat sinirlenip bağırmaya başlamıştı.
"The woodcutter argued for a long time with his wife, " but she was such a horrid, frightening woman when she was angry, " that in the end he agreed to her plan.
" Oduncu karısıyla uzun bir süre tartıştı, ama karısı kızdığı zaman korkunç bir kadın oluyordu, ve sonunda karısının planını kabul etmek zorunda kaldı.
I thought that he was angry
Kızgın olduğunu düşündüm.
I just thought he was angry...
Her zaman kızgın olduğunu düşündüm.
He broke into the house, he was angry, he was crazy.
Eve zorla girdi,... sinirliydi, gözü dönmüştü.
He was angry, he was crazy.
Çok sinirliydi,... gözü dönmüştü.
He was angry because I was late for the party.
Kızdı çünkü bu partiye geç kalmışım.
- He was angry because I left him.
- Onu terk ettiğim için kızgındı.
I thought that he was really angry with that whole ghost story.
Hayalet yüzünden çok kızdığını sanmıştım.
Jack is angry because he was left alone in the city with no money.
- Hayır. Jack kızgın, çünkü şehirde beş parasız terk edildi.
He was very angry.
Çok kızgındı.
He was very nervous... angry.
Berbat ve telaşlı olduğunu söyledi.
- He was very angry.
- Çok sinirlendi.
Why was he so angry?
Neden kızdı ki?
Yet even while I was angry at him I was proud that he had gotten the unattainable Anne.
Bu yüzden O'na kızgınken bile gururluydum çünkü, O Ulaşılamaz Anne'i elde etmişti.
But he was not angry.
Ama o kızgın değildi.
My grandfather was a clergyman, and he'd have been very angry to have thought any of his family had taken up with Molly Seagrim's leavings.
Babam bir rahipti. Molly Seagrim'in artıklarıyla arkadaşlık ettiğim düşüncesi bile onu çok ama çok kızdırırdı.
Once or twice I thought that he would die because he was so angry.
Ara ara bana çok kızgın olduğu için öldüğünü düşünmüşümdür.
He was so tall and so angry.
O kadar uzun boylu ve kızgın görünüyordu ki.
Or been cornered in an office by some angry old bull of a businessman who was out to take what he figured was coming to him.
Veya bir ofiste, başına gelecekleri anlamış kızgın ve yaşlı bir işadamı tarafından köşeye sıkıştırılacaktın.
I got angry because he told me it was a false alarm.
Yanlış alarm olduğunu söylediği için kızdım.
It was he, the beekeeper, who was angry.
Kızgın olan oydu, arıcıydı.
He was so angry all the time.
Her zaman acayip kızgındı.
I can't imagine why he's so angry. All I said was that he reminded me of Romeo.
Tek söylediğim, bana Romeo'yu andırdığıydı.
He was so angry about not finding anything
Hiçbirşey bulamamanın öfkesini taşıyordu.
And was Rabbi Zalman angry or did he laugh?
Haham Zalman kızgın mıydı yoksa o da gülüyor muydu?
He was very worried about you... and extremely angry with us for... let's say, loosing you. What a bastard.
Sizin için çok endişelenmiş ve bize çok kızdı, sizi kaybetmekten korkmuş diyelim.
Then Biff just got very angry and he was ready to enrol in summer school. - He was?
Biff çok kızgındı ama yaz okuluna gitmeye hazırdı.
He was just angry!
Sadece kızmıştı.
Beethoven was not angry when he wrote this.
Beethoven bunu yazdığında sinirli değildi.
Was he angry? Rebellious?
Sinirli veya isyankâr mıydı?
That old man, the Waziri, he was always touching me. I pushed him away. He got angry and says I am a thief.
Hepsi yalan.
He was hungry. Whenever I see a wasted human life, it makes me angry somehow.
Bir insan hayatının böyle ziyan olduğunu görmek nedense beni çok kızdırıyor.
He got angry? No, he just dropped what he was doing and left.
Hayır, öylece kaldı ve gitti.
- Was he angry?
- Sinirlimiydi?
Bobby was stupid. He got angry.
Bobby kızgın bir salaktı.
The rancher was so angry, he sent me to live at the orphanage in Bozeman.
Çiftçi çok sinirliydi ve beni Bozeman'daki yetim okuluna gönderdi.
The chief was pretty angry about his car, now, wasn't he?
Şef, arabası için çok sinirlendi, değil mi?
When he was young he felt very guilty about his angry feelings so guilty that he hid them deep inside until they became an illness.
Küçüklüğünde öfkelendiğinde kendini çok suçlu hissetmiş öyle suçlu hissetmiş ki bu bir hastalığa dönüşene kadar hislerini içinde saklamış.
It's the same thing I used to feel whenever Father got angry, when I knew he was going to punish me.
fakat bu panik, babam ne zaman sinirlense, beni cezalandıracağını bildiğimde hissettiğimle aynı şey ;
Reyga seemed angry, but I knew it was because he was so disappointed.
Reyga kızgın görünüyordu ama hayal kırıklığından dolayı olduğunu biliyordum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]