He wouldn't tell me Çeviri Türkçe
307 parallel translation
And one more thing. Since he told me to believe whatever I want to believe... tell him that I believe that the lost necklace wouldn't be found in my father's possession.
Ayrıca neye inanmak istersem inanmamı söylediğinden beri o kolyenin onun elinden hiç çıkmadığına inandığımı söyle.
He wouldn't even let me tell you.
Sana anlatmama müsaade etmedi.
I went down to ask her where he was, and she wouldn't tell me, so I shot her.
Babamın yerini sormak için ona gittim, ama söylemedi. Ben de onu vurdum.
He wouldn't tell me.
Bana anlatmadı.
He wouldn't tell me where Corinne was.
Bana Corinne'in yerini söylemedi.
If Paul had done it, he wouldn't have waited till now to tell me.
Paul yapmış olsaydı o gün söylerdi.
He wouldn't tell me, but he said that if anything should happen to him
Bana söylemezdi. Ama dedi ki, başına bir şey gelirse bunu size verecekmişim.
I tried to tell him, but he wouldn't let me.
Söylemek istedim, ama müsade etmedi.
- He brought a note from Dad. Well, I tried to tell her but she wouldn't give me a chance.
Ona söylemeye çalıştım ama bana izin vermedi.
I'd like to know why you had gall to tell Kenneth he wouldn't have to worry much longer about David and me.
Neden Kenneth'e David ve benim için daha fazla endişelenmemesini söyleme küstahlığında bulundun.
No, he wouldn't tell me where he was going.
Ben... Hayır, bana nereye gittiğini anlatmadı.
Well, he wouldn't want me to tell you, sir, but he's having kittens.
Size söylemememi istedi ama çok endişeli.
Bronson gets in tomorrow. I'll tell him he was right to say the day was coming when money wouldn't mean a thing to me.
Bana, paranın hiçbir öneminin kalmayacağı günün geldiğini söylediği zaman ne kadar da haklı olduğunu O'na söylemeyi çok istiyorum.
I don't know, he wouldn't tell me, that's one of the reasons I didn't believe him.
Bilmiyorum. Bana söylemedi. Ona inanmama sebeplerimden biri de bu.
Listen, I was going to tell Sims that I pumped Steve and that he wouldn't tell me anything'cause he didn't know anything about you.
Dinle, Olanları Sims'e anlatacaktım. Steve'in ağzından laf almak istedim ama o bana hiçbirşey söylemek istemedi. Senin hakkında birşey bilmiyordu.
He wouldn't tell me.
Bana söylemedi.
He wouldn't tell me where they were but I know every hiding spot in this country.
Bana nerede olduklarını söylemedi ama ben buralardaki her gizli yeri bilirim.
No, he wouldn't tell me.
Hayır, bana söylemedi.
I told him I thought I ought to tell you what was going on, but he wouldn't let me.
Ne olduğunu size söylemem gerektiğini söyledim ama izin vermedi.
I bet Ocean knew it, but he wouldn't tell me.
Eminim Ocean biliyordu. Ama bana söylemedi.
If I asked, he wouldn't tell me
Sormuş olsaydım bile bana yanıt vermezdi.
He wouldn't tell me who hired him
Kimden emir aldıklarını söylemeye yanaşmadılar.
He wouldn't tell me her name, a charming girl, but her father was impossible.
Çok güzel bir kızı sevmiş ama kızın babası biraz yabaniymiş.
Why wouldn't he tell me?
Bana neden söylemiyor?
He wouldn't tell me nothing. He just kept flashing the thing.
O kağıdı evirip çeviriyordu.
He wouldn't tell me her name.
Ama adn söylemedi.
He wouldn't tell me.
Yine de söylemedi.
He wouldn't tell me his name.
- Hayır. Zaten söylemezdi.
Well, let me tell you something, if you was keeping your man satisfied, he wouldn't have to go nowhere else.
Bak sana bir şey diyeceğim. Eğer erkeğini hoş tutsaydın, başka yere gitmek zorunda kalmazdı.
He wouldn't tell me who done it. All right, thanks Ernie.
Kimin yaptığını söylemiyor.
And he wouldn't tell me anything.
başka hiç bir şey söylemedi bana
And then I just phoned him to ask him why, and he wouldn't tell me. All he'd say is that I couldn't come back to our apartment.
Nedenini sordum ama bana sadece, eve gidemeyeceğimi söylüyor.
I wouldn't tell him where the wand is hidden so he locked me in this terrible place.
Ona asanın nerede olduğun söylemedim bu yüzden beni buraya kilitledi.
- He wouldn't tell me.
- Bana söylemedi.
He wouldn't tell me!
- Bilmiyorum... bana bir şey söylemedi.
He wouldn't tell me.
Söylemedi.
Four weeks into the new semester, my superintendent told me I had to replace Mrs. Hagley, a kindergarten teacher of 25 years'experience, with an undercover police officer, and he wouldn't even tell me why.
Yeni sömestri dört hafta kala, müdürüm bana, gizli görevde olan bir polis için, 25 yıl deneyimli anaokulu öğretmeni Bayan Hagley'i... değiştirmemi söyledi... ve bana nedenini de anlatmadı.
Um, well, if I did, I wouldn't have just asked him what he could tell me about it.
ah, şey, eğer bilgim olsaydı bana neler anlatabileceğini sormazdım.
He wouldn't tell me where...
Nereye gittiğini söylemek istemedi.
- He wouldn't tell me.
- Söylemedi.
He made me swear I wouldn't tell.
Bana kimseye söylemeyeceğime yemin ettirdi.
Me and my husband, Lloyd, was going to see Lloyd's brother Jimmy Dale Morgan and Mr. Beckwith was going to see some friend of his whose name he wouldn't tell us.
Eşim Lloyd'la birlikte kardeşi Jimmy Dale Morgan'ı görmeye gidiyordum. Bay Beckwith'te, bize adını söylemediği bir arkadaşına gidecekti.
He took the X-rays... and he made me swear that I wouldn't tell anybody that he had'em.
Röntgeni aldı ve onda olduğunu kimseye söylemeyeceğime dair yemin ettirdi.
Why wouldn't he tell me?
Neden bana söylemedi?
Well let me tell you, if he was being that concerned about me... I wouldn't be helping you into bed right now
Bak ne diyeceğim? Benim için o kadar endişelense, şu anda seni yatıran ben olmazdım.
He wouldn't let me tell anyone.
Kimseye söylememe izin vermedi.
I tortured him until he was half-dead... but the fool wouldn't tell me anything.
Yarı-ölü olana kadar ona işgence ettim... ama gerzek bana bişey söylemedi.
He wouldn't tell me his phone number, where he worked.
Bana telefon numarasını, nerede çalıştığını söylemedi.
Andy told me to tell you that if anything were to happen to him that it wouldn't be your fault. He didn't want you to blame yourself.
Andy dedi ki, ona ne olursa olsun senin suçun değilmiş.
Why wouldn't he tell me, unless he's screwing her?
Onu becermiyor olsa söylerdi.
If he was going to leave town, he wouldn't come tell me about it.
Eğer şehri terk edecekse, bana bu söylemesine gerek yok ki.
he wouldn't hurt a fly 20
he wouldn't do that 83
he wouldn't dare 22
he wouldn't 192
he wouldn't listen to me 16
he wouldn't have 16
he wouldn't say 50
he wouldn't listen 42
tell me 9887
tell me about yourself 90
he wouldn't do that 83
he wouldn't dare 22
he wouldn't 192
he wouldn't listen to me 16
he wouldn't have 16
he wouldn't say 50
he wouldn't listen 42
tell me 9887
tell me about yourself 90
tell me more 252
tell me about it 1085
tell me again 158
tell me something about yourself 16
tell me you love me 72
tell me everything 270
tell me why 196
tell me something i don't know 107
tell me that you love me 17
tell me your name 121
tell me about it 1085
tell me again 158
tell me something about yourself 16
tell me you love me 72
tell me everything 270
tell me why 196
tell me something i don't know 107
tell me that you love me 17
tell me your name 121