Her brother Çeviri Türkçe
4,616 parallel translation
Her brother drowned when she was ten.
On yaşındayken, kardeşi boğuldu.
That creep was her brother.
O ucube onun kardeşiymiş.
She thinks I sliced up her brother, and I'm not gonna tell her any different.
Kardeşini doğradığımı düşünüyor ve ben de ona aksini söylemeyeceğim.
When Cleopatra was at war with her brother for the throne of Alexandria, there was one prize that she needed first.
Cleopatra kardeşiyle birlikte Alexandria'nın tahtı için savaştayken ilk başta ihtiyacı olan tek bir şey vardı.
Her brother lives in Manhattan.
Kardeşi Manhattan'da yaşıyor.
That's her brother there sitting on the bench.
Orada bankta oturan abisi..
But to her, I'm just her brother's dorky teacher.
Ama onun için ben, tuhaf kardeşinin öğretmeniyim sadece.
So Zuri took on the responsibility of raising her brother.
Vefat etmiş görünüyor. Yani Zuri kardeşini büyütme sorumluluğunu üstlenmiş.
You almost killed her brother.
Neredeyse kardeşini öldürüyordun.
I was hoping she'd know something about her brother Klaus'favorite vampire :
Kardeşi Klaus'un favori vampiri hakkında bir şeyler biliyordur diye umuyordum.
I compelled a few blokes from the rugby team to keep her brother's life in jeopardy so that should the witch disobey he will die.
Luke nerede? Gördün mü? Rugby takımından iki elemanı eğer cadı emirlerime itaat etmezse kardeşinin sağlığını tehlikeye sokmaları için etki altına aldım.
But with Liv doing the spell, not bringing her brother back would be...
Ama büyüyü Liv yaptığından kardeşini geri getirmemek...
She still drives her brother's old car because she thinks that's cool.
Sırf havalı olduğunu düşündüğü için hâlâ kardeşinin eski arabasını kullanıyor.
- I'm her brother.
- Abisiyim.
The cabbie received an inheritance, and Dee Torres, her brother is now getting around-the-clock care, thanks to payments from an anonymous foundation in Oregon.
Taksiciye beklenmedik bir miras kalmış ve Dee Torres'in kardeşine şu an Oregon'daki anonim bir kuruluş tarafından yapılan gizli ödeme sayesinde gece gündüz bakım yapılıyor.
They murdered her brother!
Onun erkek kardeşini öldürdüler!
Camera two, they murdered her brother!
Kamera iki, onun erkek kardeşini öldürdüler.
Hayley Smith, kidnapped her brother and framed her own parents for his murder!
Ve kendi anne ve babasına onun cinayetiyle ilgili komplo kurdu.
I don't trust her brother.
Kardeşine güvenmiyorum.
I'm her brother.
- Abisiyim.
I couldn't get out of it, some get-together with her and her brother.
İlle de geleceksin, diye tutturdu. Kardeşiyle ve onunla buluşacağız.
Girl knows how to protect her brother.
Erkek kardeşini nasıl koruyacağını biliyor.
Her sister's Lady Renton and her brother's Harry Mountevans.
Kız kardeşi Leydi Renton ve ağabeyi Harry Mountevans.
Maybe I just didn't want to believe that her brother was capable of murder!
Belki de onun kardeşi olduğu için yetenekli bir katil olduğuna inanmak istemedim.
Your brother has told everything.
Abin bana her şeyi anlattı.
Brother, you'll have to shut her up.
Kardeşim, onun çenesini kapatmalısın.
I and my brother're ready for anything.
Ben ve kardeşim her şeye hazırız.
As surprising as you might find this, it's not every day that someone asks you to betray your own brother...
Takdir edeceğin üzere insandan her gün kardeşine ihanet edilmesi istenmiyor.
We have evidence that either you or your brother or one of your sisters... was with your mother at the time of her murder.
Elimizde bir delil var sizden birinin ya da sen ya da kardeşlerinden birinin... annenizin öldürüldüğü sırada yanındaymış.
Debra Salvo's brother says he hasn't heard from her.
Debra Salvo'nun kardeşi de duymadığını söyledi.
We ended up tracking down her little brother to cock-block him.
Çiftleşmek isteyen kardeşinin yanında bulduk kendimizi.
Or ask Greg how hard it's been to worry every day about losing his brother.
Ya da Greg'e her gün kardeşini kaybetmekten nasıl endişelendiğini sorun.
But my brother likes her.
Ama kardeşim ondan hoşlanıyor.
In 1864, Katherine moved into my home, she compelled me to love her, seduced my brother, fed us full of vampire blood, and then started a war with the town that got us killed.
1864'te Katherine evime taşındı, beni onu sevmem için etki altına aldı. Kardeşimi baştan çıkardı, bize vampir kanı verdi ve kasabayla bizim ölümümüzle sonuçlanan bir savaş başlattı.
Does Elena know that her little brother...
Aman Tanrım! Elena kardeşinin seninle...
Your ripper of a brother took a big bite out of her neck membrane in the sixties.
Deşici kardeşin 60'lı yıllarda onun boyun zarından büyük bir ısırık almış.
About half the messages are reporters calling for a comment on her missing brother being named a suspect in the bombing, the other half are death threats, and of those, close to two-thirds include rape.
Mesajların yarısı bombalamada şüpheli olarak belirlenen kayıp kardeşiyle ilgili yorum isteyen muhabirler. Diğer yarısı ölüm tehdidi ve bunların yaklaşık üçte ikisi tecavüzü de içeriyor.
But she took care of her dying brother for years, you know?
Ama ölmekte olan kardeşiyle ilgileniyor Yıllardır tamam mı?
Feel free to tell her now, big brother.
Artık ona söyleyebilirsin, abi.
On the word of a few crusaders, she's been shut up in quarantine in a tiny cabin on North Brother Island against her will with the sick and the dying and the diseased, of which she's none of those things.
Birkaç yandaşın sözü ile... Küçük bir kabinde karantina altına alındı. North Brother adasında, rızası dışında rahatsızlarla ve hastalıklılarla ve ölüm döşeğindekilerle birlikte kendisinin bunlardan hiçbiri olmamasına rağmen.
Though the fact that she has been on North Brother Island in close contact with so many other patients with typhoid fever and her health hasn't changed is more proof for the fact that she has the disease, but is impervious to its symptoms.
North Brother adasında birçok diğer tifo ateşi bulunan hastalarla bir arada bulunup da sağlığında hiçbir değişikliğin olmaması hastalığı taşıdığının ama belirtilerini göstermediğinin bir başka kanıtıdır.
Everything's gonna be fine, Hazel, exactly as your brother says.
Kardeşinin söylediği gibi her şey düzelecek Hazel.
Still trying to save the world when, just moments ago, she learned that her parents murdered her little handsome brother.
Daha az önce ebeveynlerinin küçük yakışıklı erkek kardeşini öldürdüğünü öğrenmesine rağmen, hâlâ dünyayı kurtarmaya çalışıyor.
That girl back there, I knew her, so, if she's here, then so is my brother.
O kızı tanıyordum. O oradaysa abim de oradadır.
I'll try to get her and your brother home.
Anneni ve abini eve getirmeye çalışacağım.
And that's her brother.
Şu da kardeşi.
Whoever killed my brother.
Ağabeyimi her kim öldürdüyse.
Hitting on her step-brother and later marrying him, she's no ordinary person.
Üvey kardeşine yavşamış ve daha sonra da evlenmişler. - Hiç sıradan biri değil.
'Put on your seatbelt,'said her owl baby brother. "
'Emniyet kemerini tak, dedi büyük olan. "
Allegiance with my brother will guarantee you anything but that.
Kardeşimle iş birliği yapmak iyi bir hayattan başka her şeye neden olur. N'oluyor lan?
I know that I haven't always been the best brother, or friend, or whatever you've needed me to be.
Sana her zaman çok iyi bir abi ya da arkadaş ya da benim olmam gereken kişi olamadım biliyorum.
brother 7165
brothers 633
brotherhood 38
brother and sister 38
brothers in arms 18
brothers and sisters 203
brother justin 17
brother prior 48
brother jerome 20
brother zhang 17
brothers 633
brotherhood 38
brother and sister 38
brothers in arms 18
brothers and sisters 203
brother justin 17
brother prior 48
brother jerome 20
brother zhang 17