English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / Her what

Her what Çeviri Türkçe

63,165 parallel translation
Just tell her what's going on. No.
- Ne olduğunu anlat.
So why don't you just spare Mommy the pain and suffering and just tell her what she wants to know?
Neden annenin acı ve ızdırabını dindirip... bilmek istediği şeyi söylemiyorsun?
You're a cold, heartless killer... who'd murder her own son if it got her what she needed!
Sen işine gelince kendi oğlunu bile öldüren soğuk, kalpsiz bir katilsin!
♪ And if you try to tell her what to do ♪
♪ Ve ona ne yapacağını söylersen ♪
No matter how liberated, women'll do what they always do when they're cornered :
Ne kadar özgür olsalar da kadınlar köşeye sıkışınca her zaman yaptıkları şeyi yaparlar.
Miss Davis, care to comment on the fact that Miss Crawford says you look old enough to be her mother? What's your name, sweetheart?
Bayan Davis, Bayan Crawford'ın yaşlı olduğunuzla ilgili söylemi hakkında bir yorumda bulunacak mısınız?
That's what they called her, until I started promoting her in my column because I felt sorry for her.
Durumuna üzüldüğüm için köşemde destek vermemden önce insanlar kendisini o isimle anıyorlardı.
What Jimmy's driving at is the last time I saw her, I covered up my illness.
Jimmy'nin konuyu getirmek istediği yer, son görüştüğümüzde hastalığımı gizliyor olmamdı.
What? Yeah, how much notice should we give her? Two weeks?
Evet, ne kadar önceden haber verelim, iki hafta nasıl?
You know, they should get profit on what's theirs, but now I've got two states coming after me for taxes on each and every gallon.
Yani sahip oldukları şeyden kâr sağlasınlar ama şimdi her bir galon için iki eyalet de benden vergi istiyor.
What should I say to her?
- Altı aydır yan komşularıyız.
Though some have criticized the imposition of what has been called "Gideon's Law," this success boosts his credibility...
Her ne kadar bazı kişiler bunu "Gideon'un Yasası" olarak eleştirse de onun bu başarısı güvenilirliğini arttırdı.
What I don't understand is why you would want to work with her again.
Ama neden onunla tekrar çalışmak istediğini anlamıyorum.
What, bringing her out here to California so she could decline in luxury?
Son günlerini lüks içinde geçirsin diye California'ya getirdim onu.
And not far away, one of the picture's stars, Joan Crawford, recovers from what her doctors are calling a mystery ailment.
Tıpkı filmin yıldızlarından Joan Crawford'un doktorlarının "gizemli bir hastalık" dediği rahatsızlığa sahip olduğu söylentileri gibi.
Uh, what about her?
O nasıl peki?
I believe that we were all put on this earth for a purpose. And I believe that your purpose, Tom, is to go undercover in your own family, find out what your mother has planned, and stop her.
Hepimizin bu dünyaya bir amaç uğruna geldiğimize inanıyorum, ve senin amacın da, Tom, kendi ailen içinde gizli göreve girmen, annenin ne planladıklarını öğrenmen, ve onu durdurman.
After you've seen what people do in war, they'll offer you every drug there is except the one you need to make it go away.
Savaşta insanların neler yaptığını gördükten sonra Sana iyi gelecek ilaç dışında her ilacı önerirler.
What, lie to my mother, spy on her, hide the fact that I'm her son?
Ne, anneme yalan söylemem, onu gözetlemem, onun oğlu olduğumu gizlemem mi?
Which is what the people that we hired to play Mr. and Mrs. Phelps led her to believe.
Bay ve Bayan Phelps'i oynamak için tuttuğumuz insanlar inanmasını sağladılar.
Do you believe what he's saying about her?
Onun hakkında söylediklerine inanıyor musun?
If we find her, what's gonna happen to her?
Onu bulursak, ona ne olacak?
And here you are, working for her... in secret... trying to find out what, exactly?
Ve işte buradasın, onun için gizlice çalışarak... tam olarak neyi bulmaya çalışıyorsun?
To look at her and Solomon, knowing what they did...
Ona ve Solomon'a bakmak, ne yaptıklarını bilerek...
Hey, your daughter... what's her name?
Hey, kızın... onun adı ne?
That's what the nice girl always says, but... No, I'm not.
İyi kızların her zaman dedikleri gibi, ama hayır değilim.
Not many girls would've done what you did.
Senin yaptığını her kız yapmazdı.
♪ What you think about her, think about her ♪
♪ Onun hakkında ne düşünüyorsun, neyi düşünüyorsun ♪
I don't know, I don't know what to call her.
Bilmiyorum, ne diyeceğimi bilmiyorum.
What's next, selling her hair extensions?
Sırada ne var, takma saçlarını satmak mı?
Is this really what's best for her?
Onun için gerçekten en iyisi bu mu?
What's wrong is my daughter is hiding a gun in her bedroom, and that's just for starters.
Sorun kızımın odasında bir silah saklıyor oluşu Ve bu sadece başlangıç.
As always, it's what you wanted.
Her zaman olduğu gibi, senin istediğin bu.
I want your last thought to be about what I'm gonna do to her after you're gone.
Son düşüncenin, sen gittikten sonra karına neler yapacağımla ilgili olmasını istiyorum.
What's her name?
Onun adı ne?
What do you mean, "What's her name?"
"Onun adı ne?" derken?
What were you talking to her about?
Onunla neyi konuşuyordun?
Alice has what she needs to manipulate the digital inventory, loop the security feeds and put the design into production.
Dijital envanteri yanıltmak, güvenlik yayınlarını döngüye düşürmek ve tasarımı üretmek için gereken her şey Alice'te var.
I lost everything because of what my dad did.
Babamın yaptığı şey yüzünden her şeyi kaybettim.
So, here's what's going to happen. You're going to give everything you have to me, I'll handle turning it all over to the authorities.
Olacak olan şu, elinizdeki her şeyi bana vereceksiniz yetkililere verme işini ben halledeceğim.
She thinks that she knows what is best about everything, but she does not.
Her konuda en iyisinin ne olduğunu bildiğini sanıyor ama öyle değil.
Do you remember what I told you about her?
Onun hakkında sana ne söylediğimi hatırlıyor musun?
What's her name?
Adı ne kadının?
What do you mean by "anything"?
- "Her şey" den kastın ne?
I think that Norman was trying to protect her, but I don't know exactly what happened.
Sanırım Norman onu korumaya çalışıyordu ama tam olarak ne olduğunu ben de bilmiyorum.
Just gets so cluttered, You don't know what you have anymore.
Her şey o kadar yığılıyor ki artık ne eşyanız var bilmiyorsunuz bile.
He put too much pressure on my mother, And I feel that's what led to her death.
Annemin üstüne çok baskı uyguladı ve ölümünde bunun rol oynadığını düşünüyorum.
What's her name?
- Adı ne?
What I'm saying is, not every day.
Sadece her gün değil.
I-I mean, sh... She thinks that she knows what's... Is best about everything, but she does not.
Her konuda en iyisinin ne olduğunu bildiğini sanıyor ama öyle değil.
She... said that she thought her life was over, that... that she could feel this noose tightening around her neck because of what she'd done. And she... She told me Sam was dead.
Hayatının bittiğini ve yaptığı şeyden ötürü boynunda bir ilmeğin sıkılaştığını hissedebildiğini söyledi ve bana Sam'in öldüğünü söyledi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]