English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ H ] / Here's a pen

Here's a pen Çeviri Türkçe

52 parallel translation
you said to me that nobody lives here, however here is a pen that was used in the past three days.
Burada kimsenin yaşamadığını söylemiştin ama gel gör ki burada üç gün önce kullanılmış bir kalem var.
- There's a pen here.
- Kalem burada.
Here's a pen.
İşte kalem.
But his papers are here and here it's a pen.
Ama kağıtlar burada. Kalem de burada. Anlaşmayı okuyayım mı?
- Here's a pen.
- Al, kalem.
Here's a pen for you.
Kalemi al.
Here's a pen.
İşte bir kalem.
Hey, buddy, be my guest. Here's a pen.
Hey, ahbap, al sana kalem.
Here's a pen.
Al sana kalem.
Honey, here's a pen.
Tatlım, al sana kalem.
- Ta-ta, Mr. Simpson. By the way, I do wills. Here's a pen with my phone number on it.
- ta ta, bay Simpson bu arada, ikramda bulunayım işte burada, üzerinde telefon numaram yazan bir kalem bir sigaraya benziyor ne harika değil mi?
Here's a pen.
Kalem burada.
Here's a pen.
Bu da kalem.
All right. I can give you an autograph here but my pen's kind of screwed up and you'll probably only get, like, half a P.
Tamam, sana bir imza verebilirim ama kalemim biraz bozuk ve bu yüzden imzanın yarısını alırsın muhtemelen.
Our boss told us to make you a better offer. Now, here's the pen.
Patron bize, contrata tekrar bakmanın iyi olcağını söyledi.
I... - Here's a pen for you to... - Thanks.
İşte sana bir kalem.
- Here's a pen for you to... - Thanks.
Sağ ol.
And here's a gold pen to make the signing pleasant.
Ve buradaki imzayı keyifli bir hale getirmek için, bir altın kalem!
Here's a pen.
- Al sana kalem.
Here's a pad and a pen.
İşte kalem ve kağıt.
Here's your car license, motorcycle license... boat license, license to operate a forklift... a cut-the-line pass and a free D.M.V. Pen.
Buyur araba ehliyetin, motorsiklet ehliyetin... tekne ehliyetin, Forklift kullanım ehliyetin... bir serbest giriş kartı ve bedava D.M.V. * kalemi.
- Here's a pen.
- Kalem buyrun.
Ah, here's a pen! I oughta jam it in my fucking neck and get it over with!
burada kalem.. bunu enseme geçirip bitireyimbari!
I picked up a pen this morning, here's what came out...
Bu sabah elime bir kalem aldım, işte ortaya çıkan şey... Sen ve ben.
That's a nice pen over here.
Bu kalem çok güzelmiş
I think Warren sat here and wrote longhand with a ballpoint pen.
Sanırım Warren burada oturup yazı yazmış, el yazısı sabilo kullanmış.
I came even though I don't really belong here, because I work at a pen store
Sırada Bay Ishitobi'nin bir davetlisi.
I'm just looking for a pen. I know it's here somewhere.
Burada bir yerde olmalı.
Here's a pen.
- İşte kalem.
Here's a pen.
Buyurun, kalem.
- Here's a pen.
- Kalemde burada.
But this sea bass here, if he could use a pen, could take the exam, too.
Ama bu alabalık kalem tutabilse sınava girebilirdi.
Okay, here's a pen.
Tamam. İşte kalem.
We're trying to get a job done here and some pen pusher bans overtime.
Biz burda iş yapmaya çalışıyoruz ve işe yaramaz birkaçı zamanında işe gelmiyor.
Okay, here's a pen.
Tamam, işte kalem.
look, here's a pen... it's quite an amazing tool... when you twist it's neck, it changes.
Bak, al sana bir kalem. Ama oldukça şaşırtıcı bir şey. Ters çevirdiğin zaman, değişiyor.
And I still need to get that song down, but there's no one in here who'll give me a damn pen.
Yazmaya devam etmem lazım, ancak burada bana lanet olası bir kalem verecek biri yok.
Here's a pen.
Kalem.
Here's a pen.
Buyrun bir kalem.
There's a restaurant in the hills here and, Pen, you're going to love it.
Restoran oradaki tepede. Pen, çok seveceksin.
Here's a pen.
Buyrun kalem.
Here's a pen.
Bir de kalem.
Here's a pen so you can write down the combination.
Al şu kalemi, böylece kombinasyonu yazabilirsin.
Here's a fountain pen. I hope you like it.
Dolma kalem vereyim.
So Natasha says, "Here's a pen," you might add to that.
Natasha "işte bir kalem." Diyor. Buna ekleyebilirsiniz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]