His mother Çeviri Türkçe
10,604 parallel translation
Killed his mother, and then they killed him.
Önce annesini sonra da onu öldürdüler.
For now, but that demon's still out there and so's his mother.
Şimdilik, ancak o iblis hala bir yerlerde, keza annesi de.
Dean and his mother aren't innocent.
- Dean'le annesi masum falan değil.
He swears blind, swears on his mother's grave he'd never do such a thing, but of course he did.
Direkt yemin etti. Rahmetli annesinin üzerine yemin etti hem de. Ama yeminini bozdu tabii.
He's not a bad boy, but he's girlish, his mother's too soft with him.
Kötü bir çocuk değil ama kız gibi, annesi ona çok yumuşak davrandı.
His mother?
Onun annesini?
Rather than viewing his mother as a victim, he holds resentment towards her because of the upheaval and fear he lived with.
Annesini kurban olarak görmek yerine içinde yaşadığı korkunun kaynağı olarak görüp ona kin besledi.
And now he's taking on the role of the abuser re-enacting what happened to his mother.
Ve şimdi tacizci rolünü üstlenerek annesine olanı yeniden canlandırıyor.
You wanted him to capture his mother's abuse.
Annesinin başına gelenleri kaydetmesini istediniz.
Yeah. Whenever Peter and his mother were in trouble, who did they call? Think about it.
Evet, bir düşün.
Well, it's possible. The tape would have been his last memory of his mother, so he kept it for himself.
Kaset annesinden kalan son hatıra, yanında olsun istemiştir.
Working there allowed him to do for other women what he couldn't do for his mother.
Orada çalışarak annesi için yapamadığını başkaları için yapabildi.
Harry Turner's been training to be an agent since the day his mother was murdered.
Harry Turner, annesinin öldürüldüğü günden beri... ajan olmak için yetiştiriliyor.
It's bad for a boy to know that his mother thinks he's weak.
Bir oğlan çocuğu için, annesinin onu güçsüz bulduğunu bilmesi çok kötüdür.
His mother was beside herself with worry.
Annesi endişeden delirmişti.
Burkhardt must be communicating with his mother somehow.
Burkhardt annesiyle bir şekilde iletişim kuruyor olmalı.
It's his mother!
Bu onun annesi!
Look, Carl already lost his mother.
Bak, Carl zaten annesini kaybetti.
You can't tell me that his mother isn't an emotional trigger.
Annesinin duygusal tetikleyici olmadığını söyleyemezsin.
Your son, Seo Bum Jo, stated that he'll share the responsibility with his mother before he turned himself in.
Oğlunuz Seo Bum Jo teslim olmadan önce annesinin sorumluluğunu alacağına dair bir açıklamada bulundu.
That he might've been happier had he stayed oblivious to the truth about his mother.
Annesiyle ilgili gerçeği unutarak daha mutlu olabilirdi.
Yeah, he came by ; he wanted to see his mother.
Evet, gelip annesini görmek istedi.
The congressman said something odd about his mother.
Kongre üyesi annesiyle ilgili garip bir şey söyledi.
I saw him earlier and he said his mother would say that Sophie was abducted because he wasn't a gentleman.
Önceki konuşmamızda söylediğine göre annesine kalsa Sophie'nin kaçırılma sebebi oğlunun centilmen olmamasıymış.
Another gift from his mother?
Annesinden bir hediye daha mı?
Cicero has the chance to be with his mother, but Major Hewlett can't spare any soldiers to take him to New York.
Cicero'nun annesiyle birlikte olma şansı doğdu ama Binbaşı Hewlett onu New York'a götürmesi için hiçbir askeri ayıramıyor.
And I'm sure his mother would be very grateful as well.
- Hem eminim annesi de çok minnettar olacaktır.
I'm not convinced he's faced up to what could happen with his mother or anybody, if it gets out.
Duyulur da, annesi ya da herhangi biri öğrenirse kim bilir nelerle karşılaşacak.
- With his mother, at Castle Howard.
- Annesiyle Howard Kalesi'nde.
He comes with the idea of wanting to call her Claire, and I don't want Claire because it's too much like Clara, his mother's name.
Aklıma, ona Claire adını vermek geldi. Ama ben Steve'in annesinin adı olan Clara'ya çok benzediği için Claire adını istemiyordum.
Because the legend is related to his mother.
Çünkü efsane onun annesi hakkında.
Juliette knows just about everything about Mr. Burkhardt, about his mother, and therefore about where the child... Your child... Might be.
Juliette, Bay Burkhardt ve annesi hakkındaki hemen hemen her şeyi ve dolaylı yoldan, çocuğun, yani senin çocuğunun nerede olabileceğini biliyor.
Nick must have some way of communicating with his mother, yes?
Nick annesiyle bir şekilde iletişim kuruyor olmalı, değil mi?
Juliette knows just about everything about Mr. Burkhardt, about his mother, and therefore about where the child might be.
Juliette, Bay Burkhardt ve annesi hakkındaki hemen hemen her şeyi ve dolaylı yoldan, çocuğun nerede olabileceğini biliyor.
This must be the computer you used to email his mother.
Annesine mail attığın bilgisayar bu sanıyorum.
Well, his mother.
Annesi vardı.
He's still out there, and does he love his sister as much as I love my mother?
Adam yine de serbest olacak, ve annemi sevdiğim kadar kardeşini seviyor mudur?
How could I not when that fiend has my mother in his clutches?
Annem o şeytanın elindeyken nasıl delirmeyeyim?
Once you're inside his organization, you will find my mother and rescue her.
Organizasyonuna sızdığında annemi bulup kurtaracaksın.
Once you're inside his organization, you will find my mother and rescue her.
Organizasyonuna sızdıktan sonra annemi bulup kurtaracaksın.
Once my mother is safe, we go after Galavan and his sister.
Annemi kurtardıktan sonra Galavan ve kardeşinin peşine düşeceğiz.
My step-mother had cut his throat and simply waited for me.
Üvey annem onun boğazını kesip orada beni beklemiş.
My mother was one of the first Americans ever to wear his surprise skirt.
Annem şalvar giyen, ilk Amerikalılardan biridir.
When I was six years old, my father died, and my mother made me kiss the body at his funeral.
Altı yaşındayken babam öldü ve annem cenazede cesedini bana öptürdü.
With his latest victim, Greta Thomas, not only is she a mother, but she's an actual victim of abuse.
Son kurban Greta Thomas ise hem bir anne hem de gerçek şiddet kurbanı.
Steven, it turns out, worked enough of the Mother Lode to pay off his investors before he had his change of heart.
Steven'ın, işi bırakmadan önce yatırımcılara borçlarını ödeyecek kadar çalışmış olduğunu öğrendim.
Oh, this must be what a mother's hug feels like.
Ana kucağı da böyle bir his olmalı.
If it hadn't been for those text messages Bum Jo's mother would still remain a good person in his eyes and he wouldn't have gotten locked up in jail.
O mesajlar olmasaydı annesi gözünde iyi biri olarak kalmaya devam ederdi.
I think the kid is dealing it and might have killed his foster mother.
Çocuğun bunu sattığını ve bakıcı annesini öldürdüğünü düşünüyorum.
You know, Emma... My mother always told me that the way to a man's heart was through his stomach...
Bak Emma annem bana hep erkeğin kalbine giden yolun midesinden geçtiğini söylerdi.
But that didn't work out so well because she was stolen by the Grimm and his friends, including Sean, and the Grimm's mother who, by the way, killed you... which, I guess, you do know.
Ama sonu pek iyi olmadı çünkü Grimm ve arkadaşları onu benden çaldı. Sean da dâhil. Grimm'in annesi de var bir de.
mother 8072
motherfuckers 280
motherfucker 2207
motherfucking 21
mothers 67
mother fucker 47
motherfuck 78
mother of god 240
mother of christ 21
mother of three 20
motherfuckers 280
motherfucker 2207
motherfucking 21
mothers 67
mother fucker 47
motherfuck 78
mother of god 240
mother of christ 21
mother of three 20