Hour ago Çeviri Türkçe
4,323 parallel translation
An hour ago, maybe. Why?
Bir saat önce falan, neden?
I ran out of tape half an hour ago.
Kaset yarım saat önce bitti.
She would've gotten there over an hour ago.
Bir saat önce oraya ulaşmış olmalı.
- We picked it up an hour ago.
- Bir saat önce aldık.
And the last time Peter called the hotline was... less than an hour ago.
Ve Peter'ın sonra aramasının üzerinden daha bir saat geçmemiş.
I spoke to her an hour ago.
- Onunla daha 1 saat önce konuşmuştum.
Excuse me if I'm a bit giddy today, but you'll be happy to know, as of one hour ago, I celebrated my 30-day milestone.
Bugün biraz yerinde duramaz gibi görünürsem kusuruma bakma ama bir saat önce 30 günümü tamamladığımı duyman seni mutlu edecektir.
Cameras picked him up walking out of the station one hour ago.
Çünkü kameralar onu bir saat önce durağın yanında yürürken yakaladılar.
Uniform brought it in about an hour ago.
Bir saat önce resmi polis getirdi.
I spoke to someone on the telephone here, an hour ago.
Bir saat önce biriyle telefonda konuştum.
About an hour ago.
- Bir saat kadar önce.
He arrived not quarter of an hour ago.
- Geleli daha on beş dakika olmadı.
Patrol just picked her up a half-hour ago.
Devriyeler onu yarım saat önce almış.
About a half-hour ago.
- Yaklaşık yarım saat önce.
Killed an hour ago in El Centro.
Bir saat önce El Centro'da öldürüldü.
No. He was supposed to meet me an hour ago.
Hayır, benimle bir saat önce buluşması gerekiyordu.
She went home sick an hour ago.
- Bir saat önce hastalanıp eve gitti.
Ness was killed inside his own office building less than a half hour ago.
Ness yarım saat kadar önce çalıştığı binada öldürüldü.
Yeah, I took a video of him at the hospital an hour ago.
Evet, bir saat önce hastanede videosunu çektim.
And put him down a half an hour ago.
Yarim saat önce yatirdim ayrica.
Anyway, my shift ended an hour ago. Right.
- Neyse, mesaim bir saat önce bitti...
Did manage to, uh, hook a good-sized trout about an hour ago.
Bir saat önce büyükçe bir alabalık yakalamayı becerdim.
Landis Murphy used his ATM card about an hour ago at a gym in Hell's Kitchen.
Landis Murphy bir saat önce, Hell's Kitchen'daki bir spor salonunda banka kartını kullanmış.
She left an hour ago, sir.
Bir saat önce ayrıldı efendim.
A corner drug dealer in Bushwick got beaten and robbed about a half hour ago.
Bushwick'te bir torbacı bir saat önce saldırıya uğrayıp soyulmuş.
About an hour ago, two Miami cops were shot by an ex-NYPD officer. One fatally.
Bir saat kadar önce iki Miami polisi, eski bir NYPD polisi tarafından vuruldu.
Just over an hour ago, a male fitting his description was involved in a shooting incident with police at the Philadelphia Amtrak station.
Bir saat önce onun eşkaline uyan bir erkek Philadelphia Amtrak istasyonunda polisle çatışmış.
So it just be coincidence that somebody posted a craigslist ad an hour ago that says, " looking for Sophie B. Hawkins,
Öyleyse bir saat önce seri ilanlarda gördüğüm... " Kamu üniversitesinde bu gece düzenlenecek baloya katılmak üzere Sophie B. Hawkins veya inandırıcı Sophie B. Hawkins taklitçisi... aranmaktadır.
Well, they called their dealer about an hour ago.
Bir saat önce torbacıyı aradılar.
No, you're not. An hour ago, you were having a seizure, flopping around like a fish on a hook.
Bir saat önce kancada çırpınan balık gibi nöbet geçiriyordun.
I tried that an hour ago.
Onu bir saat önce denedim.
Soon was an hour ago.
'Yakında'dediğin bir saat önceydi.
An hour ago, I concluded the last of my meetings with Lord Rothschild and the Governor of the Bank of England.
Bir saat önce Lord Rothschild ile yaptığım toplantıda anlaşma yapıldı. Kendisi İngiltere bankasının yöneticisi.
The, uh, camera went live about an hour ago.
Kamera bir saat kadar önce yayına başlamış.
I just realized... I was due home an hour ago.
Şimdi fark ettim, bir saat önce evde olacaktım.
Oh, I guess it got tricky about an hour ago.
Bir saat önce kötüleşmeye başladı.
An hour ago you said you're coming in 20 minutes.
Bir saat önce yirmi dakikaya geleceğim dedin.
Person matching his description was just seen checking into the Stargazer Motel off I-66 an hour ago.
- Onun tarifine uyan biri bir saat önce I-66 yolu üzerindeki Stargazer Oteli'ne giriş yaparken görülmüş.
He saw her leaving the Young farm an hour ago.
Bonnie'yi bir saat önce Young Çiftliği'nden ayrılırken görmüş.
I mean, a-about an hour ago, I-I heard- - I heard vocalizations and--and knocking on wood.
Yaklaşık bir saat önce falan sesler duydum, tahtaya vuruş sesleri.
He picked up the walk-around money about a half an hour ago, said he was gonna pay the crew.
Yarım saat önce bir miktar para aldı. Ekibe parasını ödeyeceğini söyledi.
Well, it was working an hour ago.
Bir saat önce çalışıyordu.
Half an hour ago.
- Yarım saat önce.
About a half an half hour ago, an off-duty police officer on his way home from a party apprehended an armed robber.
- Yarım saat önce, görevde olmayan bi memur partiden eve giderken silahlı bir soyguncuyu yakaladı.
Left an hour ago.
Bir saat önce kalkmış.
She was supposed to be here a half hour ago.
Yarım saat önce gelmesi gerekiyordu.
Emptied your bank account an hour ago.
Banka hesabını bir saat önce boşaltmışsın.
An hour ago Monica Davis was the intended target of a shooter in Hollywood.
Bir saat önce Monica Davis Hollywood'da bir saldırının hedefi oldu.
Byron Rodgers didn't make it - he died half an hour ago.
Agnes'e bütün kapıları kitleyip ekibi beklemesini söyle.
Oh, can we get a round of shots? You're looking at the happy hour menu, and it ended seven minutes ago.
Mutlu saat menümüze bakıyorsunuz ve o menümüz, yedi dakika önce bitti.
She was admitted an hour and a half ago, right to the I.C.U.
Bir buçuk saat önce yoğun bakıma alındı.
agony 24
agos 130
agostino 34
agol 18
hour shift 40
hour and 17
hour drive 72
hour days 31
hour surveillance 22
hour flight 49
agos 130
agostino 34
agol 18
hour shift 40
hour and 17
hour drive 72
hour days 31
hour surveillance 22
hour flight 49