English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I'm good

I'm good Çeviri Türkçe

55,106 parallel translation
I did it because I believe in the good guys.
İyilere inandığım için yaptım.
Yeah. Yeah, I think this was a good first step, Cisco, but yeah, we have a ways to go.
Evet, sanırım bu iyi bir ilk adımdı Cisco ama katetmemiz gereken çok mesafe var.
Uh, yeah, I'm good.
- Evet, bir şeyim yok.
If Cisco saves my life, tell him I'll... put in a good word with my sister.
Cisco'ya söyle, eğer hayatımı kurtarırsa kardeşime onu överim.
I'm all good.
Ben iyiyim.
If I want to make good, that starts with killing Sybil.
Eğer iyi bir şey yapmak isteseydim, buna Sybil'i öldürmekle başlardım.
I'm reflecting on the good things... For a change.
İyi şeyler düşünüyordum bir şeylerin değiştiğini.
Well, all things considered, I think we made good time.
Her şeyi gözden geçirdik sanırım iyi vakit geçirdik.
I'm good.
Ben iyiyim.
Hmm. Well, I hope Bonnie comes up with something good.
Umarım Bonnie iyi bir şey bulur.
I could really uses something good in my life right now.
Şuan gerçekten iyi bir şeylere ihtiyacım var.
And I'll need some good parenting advice.
Ve biraz ebeveyn tavsiyesine ihtiyacım var.
I'm not a good person.
Ben iyi biri değilim.
I'm just saying we had some good things happen to us, too, right?
Sadece iyi şeyler de yaşadık diyorum öyle olmadı mı?
I'm good. I'll stay here.
- Gerek yok, burada kalacağım.
Luci, listen, I have underestimated you for all of my existence, both in your ability to frustrate me and your capacity for good.
Luci, bütün varlığım boyunca senin beni sinir etme kapasiteni ve içindeki iyiliği daima küçümsedim.
No, I think I'm good.
- Sağ ol kalsın. Ben böyle iyiyim.
More importantly, Detective, you deserve someone as good as you... because... well, you're special and I'm...
Daha da önemlisi dedektif, sen en az senin kadar iyi birisini hak ediyorsun. Çünkü sen özel birisin.
I guess we make a good team after all, don't we?
İyi bir takım oluşturuyormuşuz galiba değil mi?
I'm trying to be good. I think you're good.
Bence iyi birisin.
I'm good.
Böyle iyi.
Look, what I'm saying is it ain't all black and white, good versus evil.
Demek istediğim her şey siyah ve beyaz, iyiye karşı kötü değil.
I'm good, actually.
Aslına bakarsan ben iyiyim.
I'm a quick study. Well, good for you.
- Ben çabuk öğrenirim.
I did good, right?
İyi iş çıkardım değil mi?
I guess the, princes of hell are pretty good at staying off the radar.
Sanırım cehennemin prensi göz önünden uzak kalmakta iyiymiş.
No, my leg busted up the way it is, I'm no good in a fight.
Hayır ayağım kötü durumda dövüşecek durumda değilim.
I'm very good at following instructions.
Yönergeleri izlemek konusunda çok iyiyimdir.
- I'm good, I'm...
- Ben iyiyim, ben- -
I'm hoping these guys get some good footprints.
Ekibin işe yarar ayak izleri bulacaklarını umuyorum.
I've been doing this for nearly 30 years. I'm bloody good at it.
30 yıldır bu işin içindeyim ve bu işte gayet iyiyim.
Look, I'm sorry I wasn't good enough in that interview.
- İfade alımında yeterince iyi değildim bunun için üzgünüm. - Bunun o konuyla...
I'm not good at that sort of stuff.
- Bu işlerde iyi değilim.
Good. I'm up for anything, me.
Ne istersen razıyım.
I know I've not been good at the dad thing, but I love you so much, Daze.
Sana iyi bir baba olamadığımı biliyorum ama seni çok seviyorum Daze.
Not too good, I hope.
Umarım çok iyi değildir.
You are alive only because I am curious to know who you are, and if you'll fetch a good price.
Kim olduğunu merak ettiğim için ve iyi bir fiyata seni satarım diye hayattasın. Çek.
I'm sorry you don't have a good first impression of him.
Üzerinizde iyi bir intiba bırakmadı demek, tüh.
I'm sure they had a good reason for not telling us about Monty.
Eminim ondan bahsetmemelerinin bir sebebi vardır.
Well, it's a good thing I stocked up on peaches and canoes.
İyi ki şeftali ve kano stoku yapmışım.
Good news, I managed to get through to the local sheriff's department.
Haberler iyi, karakola ulaştım.
Now, I have it on good authority that vice president MacLeish personally took over the manhunt for Lozano and issued a shoot-to-kill order.
Başkan Yardımcısı MacLeish'in, Lozano takibinde komutayı ele alarak ölümcül güç emri verdiğine dair güvenilir kaynaklardan duyum aldım.
I'm here to make good on my promise.
Ben sözümün eriyimdir.
I hope you good and rested, mr.
Umarım iyice dinlenmişsinizdir kayıtçı bayım.
Oh, I think I'm good. I think I-I... I got it.
Önemli değil, ben hallederim.
And I didn't steal that. I paid good money for it.
O bilgisayarı çalmadım, parayla aldım.
Oh, no. I'm good.
Yok, böyle iyiyim.
The point is, I do take responsibility, and I'm ready to move ahead with a- - with a clean life, a good life.
Sorumluluğumu kabul ediyorum. Mesele bu. Daha namuslu ve iyi bir hayat sürmeye hazırım.
But I'm good at helping people.
Yardım etmede başarılıyım.
Starting with my no-good father, who ran off with a stripper from Galveston, to Louis B. Mayer, I have been lied to and cheated on by men my entire life.
Galvestonlu bir striptizciyle bizi terkeden ipe sapa gelmez babamdan hayatım boyunca bana yalan söyleyip, aldatan Louis B. Mayer'a kadar. Erkekler beni hep kandırdılar.
Well, good morning, Miss Davis, I am such a fan.
Günaydın Bayan Davis. Büyük hayranınızım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]