English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I'm happy to

I'm happy to Çeviri Türkçe

8,021 parallel translation
I will be happy to provide you with any records you require, Detective Beckett.
İhtiyacınız olan kayıtları size sağlamaktan mutluluk duyarım Dedektif Beckett.
I'm happy to oblige.
- Memnuniyetle yaparım.
I'm always happy to help you, Jim, but I-I, I don't recall...
Sana yardım etmekten her zaman mutluluk duyarım Jim, ama ben...
I'm so happy you came to me for help, Jim.
Yardım için bana gelmene çok sevindim Jim.
I'd be happy to give anyone who wants to leave their share of whatever we have left, but we're not selling the ship.
Ayrılmak isteyen olursa bıraktığı ne varsa onu geri vermekten mutluluk duyarım ama gemiyi satmıyoruz.
After zero consideration, I'm happy to say, "hard pass."
Düşünmek için beynimi bile yormadan pas geçiyorum.
I'd be happy to help.
- Seve seve yardım ederim.
I will be happy to assist you if you will just admit, Raymond, that you threw my decoy in the garbage.
Size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım, tabii Raymond yemliğimi çöpe attığını kabul ederse.
I'm so happy for you and I never want to see your daughter or remember this day.
Senin için çok mutluyum ve kızını asla görmek veya bunu günü asla hatırlamak istemiyorum.
I'd be happy to answer all your questions.
Sorularınızı cevaplamaktan mutluluk duyarım.
You'll be happy to know I've improved the efficiency of the coolant systems by eleven percent.
Soğutma sistemlerinin verimliliğini... % 11 arttırdığımı duyunca sevinirsiniz.
You might not want to hear it, but I'm happy now.
Bunu duymak istemeyebilirsin fakat şu anda mutluyum.
I'm very happy to welcome you to Hell Week here at Kappa House.
Kappa evindeki Cehennem Haftasına hoş geldiniz.
And I'd be happy to help you with... anything you might need.
Ve ihtiyanız olan her konuda yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
But I mean, this is what I love to do, and if she loves me, she'll let me do what makes me happy.
Fakat yani, yaptığım işi seviyorum, ve eğer o beni seviyorsa, beni mutlu eden neyse onu yapmaya devam etmeliyim.
I'm just happy to see that Josh is happy.
Josh mutlu olduğu için ben de mutluyum.
I'm happy to avoid the fuss.
Bu gereksiz yaygaradan uzak duracağıma seviniyorum.
Well, if you would like an older, parental figure to help guide you I'm happy to guide as closely as you would like.
Eh, eğer yaşlı, babacan bir figür size rehberlik etsin istiyorsanız Ben seve seve ederim istediğiniz yakınlıkta.
I thought you'd have been happy, Antipas, having given over responsibility for Jesus to me.
İsa'nın sorumluluğunu bana bıraktığın için mutlu olursun sanmıştım, Antipas.
But I know you'll be happy whatever I give but when I think about it my head gets confused and I don't know what to do.
Sana ne verirsem vereyim mutlu olacağını biliyorum ama ne zaman düşünsem kafam karışıyor ve bu konu hakkında ne yapacağımı bilemiyorum.
Oh, I was happy to help.
Oh, yardım ettiğim için mutluydum.
I'm so happy to meet all of you.
Sizlerle tanıştığıma memnun oldum.
You act all happy to see me, you messed up my hair, you make me smoke cigarettes, and then when I say, "You wanna hang out?" you say you can't because you have to unpack your bags, but then I find you with this Yaron guy?
Beni gördüğüne sevinmiş gibi yapıyorsun, saçımı bozuyorsun bana sigara içtiriyorsun sonra ben "Takılalım mı?" deyince "olmaz, eşyalarımı boşaltmalıyım" diyorsun ama bir bakıyorum Yaron'lasın.
I'm happy to do another song.
Bir tane daha seve seve söyleyebilirim.
Although I'm happy to try.
Denemekten memnunum.
I thought she had come to wish me a happy birthday.
Doğum günümü kutlayacağını sanmıştım.
I'm happy to see you.
- Seni gördüğüme sevindim.
I was happy to, if only to thank you again for your intervention with that mob.
Ben de öyle hem o ayaktakımına müdahâle ettiğiniz için tekrar teşekkür etmek istedim.
Uh, you know, I'd be happy to hand over all our records if that helps.
Bu arada eğer yardımı dokunacaksa bütün kayıtlarımızı verebilirim.
I'm happy to help, Mr Carson.
Yardım etmekten mutluluk duyarım Bay Carson.
Mm, all right, well, let's call her up, tell her what we're about to do, and if she's okay with it, then I'm happy to help.
Tamam madem biz de onu arayalım. Yapmak üzere olduğumuz şeyi anlatalım, eğer sorun etmezse seve seve yardım ederim.
Now, if you've got a problem with that, I'm very happy to jump back on the plane to Orlando.
Hâlâ bir sorunun varsa seve seve Orlando uçağına atlamaya hazırım.
You know, I was perfectly happy lawyer just minding my own business before Nick's aunt came to town.
Nick'in teyzesi ortaya çıkmadan önce kendi işinde gücünde, mutlu bir avukattım ne güzel.
I'm happy to go through that.
Onları izlemek hoşuma gider.
I tried to make this a happy home for Jerry.
Bu evi Jerry için mutlu bir yuva yapmaya çalıştım.
Well, for now, I'm just happy to serve the people of my district.
Şu anda bölgemdeki insanlara hizmet etmekten memnuniyet duyuyorum.
I'm just happy to do my part.
Görevimi yaptığım için mutluyum.
Happy, I'm not gonna apologize for what I did earlier,'cause I wanted to protect you.
Happy, evvelce yaptığım hareket için özür dilemeyeceğim çünkü amacım seni korumaktı.
Well, don't take it so hard. I would be happy to assist.
Ben yardım etmekten mutluluk duyarım.
They've come here. They've stolen our beloved totem. They've ruined our perfect, happy life, and yet we don't know who they are or why they want to hurt us, but I promise you this.
Buraya geldiler, totemimizi aldılar mutlu mesûd hayatımızı mahvettiler ama daha onların kim olduğunu ve neden bize zarar vermek istediklerini bilmiyoruz.
Chef Sylvester, on the other hand, I'm happy to say your suffering'succotash was absolutely delicious. Thanks.
Aşçı Sylvester'e gelecek olursak haşladığınız fasulye ve mısır tanelerinin çok lezzetli olduğunu söylemekten mutluluk duyarım.
I'm just happy to see you.
- Seni gördüğüme sevindim de ondan.
Mm-hmm. You know, I don't think I've ever been so happy to be home.
Evde olmaktan bu kadar mutlu olacağım hiç aklıma gelmezdi.
I'm happy to show you around.
Etrafı seve seve gezdiririm.
I was heading out when you called, but always happy to help the police.
Aradığınızda tam da çıkmak üzereydim ama polise yardım etmek benim için zevktir.
I'm happy to stay.
İstiyorsan kalabilirim.
Well, I'm happy to help. I'm just saying, "why me?"
Yardım etmekten mutluluk duyarım ama "neden ben" diye sormam gerek.
I'm happy to prepare anything for you.
Sizin için ne hazırlayabilirim?
Because I'm happy to pay once Will and I finalize things.
Çünkü Will'le mâli durumları düzelttiğimizde masrafını karşılamaktan mutlu olurum.
I always thought a fear of clowns was just subverting what used to be a happy childhood memory.
Palyaço korkusunu hep mutlu bir çocukluk anısının anlamını değiştirmesi sanardım.
Hi, I'm Gus, and I'll be happy to serve you.
Merhaba, ben Gus ve size hizmet etmekten onur duyarım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]