I'm lying Çeviri Türkçe
4,531 parallel translation
And I'm having a party tonight, and I just can't have him lying on the couch, wiping his tears with deli meat.
Ve bu gece bir parti veriyorum. Kanepede yatıp salam dilimiyle göz yaşlarını silmesini istemiyorum.
I'm lying to my best friend.
En yakın arkadaşıma yalan söylüyorum.
But not when I'm lying.
- Yalan söylerken değil.
Every time your name was mentioned today and every time I didn't say, hey, yeah, I know him, I'm lying.
Bugün adının geçtiği her seferde ve her zamanda "onu tanıyorum, herifle yatıyorum" demedim.
So if I'm hearing you right... you're not so much mad about the prostitute in the kitchen... as you are about my lying to you.
Yanlış anlamadıysam, mutfaktaki fahişeye sana yalan söylemiş olmam kadar kızmadın.
I'm not lying
Yalan söylemiyorum.
Perhaps I ought to be careful where I leave my trousers lying.
Pantolonlarımı bıraktığım yere de dikkat edeyim artık.
I'm not lying because I want to!
İstediğim için söylemiyorum!
I would, but I'd be lying.
Açmadım desem yalan olur.
I was lying about that bag.
- Çanta sattığım yalandı.
I'm not lying anymore.
Ben artık yalan değilim.
I'm not gonna take it lying down like the pansy she was dating before me.
Benden önce çıktığı nonoş gibi olanları kabul etmeyeceğim.
That I'm not from new money. That I've been lying.
Sonradan görme olmadığımı, bunca zamandır kandırdığımı.
I'm lying. I briefly lost the $ 10 million bra and the models made me feel stupid.
Yalan söyledim. 10 milyon dolarlık sütyeni kaybettim ve mankenler kendimi salak gibi hissettirdi bana.
I'm sorry for lying to you.
- Kandırdığım için üzgünüm.
Then are you saying I'm lying, right now?
Öyleyse ben mi yalan söylüyorum?
OK, if I'm lying, then how come I know her best friend Kelly?
Peki, yalan söylüyorsam, en iyi arkadaşı Kelly'yi nereden tanıyorum?
And if I'm lying, then how come I know Rachel's in a witness protection programme?
Ve yalan söylüyorsam, Rachel'ın tanık koruma programında olduğunu nasıl biliyorum?
If I can add one more thing to that... It would be of my wife tending to my wounds from work when I'm lying down in bed.
Bir şey daha ekleyecek olsaydım, dizlerinde uyuduğum karımın yaralarıma ilaç sürmesi olurdu.
I'm not gonna take this lying down.
Ben silinmeyi kabul etmeyeceğim. Ya sen?
Are you saying I'm lying?
- Bana yalancı mı diyorsun?
Like I'm lying.
Yalan söylüyormuşum gibi.
I'm sorry. You're just lying to yourself anyway.
Üzgünüm ama, sen zaten kendi kendine yalan söylüyorsun.
No, I'm not lying!
Hayır, söylemiyorum!
I'm not lying!
Söylemiyorum!
No, I'm not lying.
Hayır, söylemiyorum.
That morning that Carl left for the jump as I was lying in bed,
O sabah Carl atlayış yapmaya gitti ve ben yatakta kaldım.
9 : 00. If you lying, Jay, I'm gonna shoot you in the other shoulder.
Jay, yalan söylüyorsan seni diğer omzundan vururum.
I'm not lying.
Yalan söylemıyorum.
And I'm tired of lying.
Yalanlardan artık yoruldum.
I'm even lying about that. I know what I'd do.
Bu konu hakkında bile yalan söylüyorum, ne yapardım biliyorum.
I'm lying, dude.
Yalan söylüyorum, dostum.
Only thing I believe in is Joan and whatever undiscovered mystery's lying between those legs of hers.
Tek inandığım şey Joan ve artık bacaklarının arasında keşfedilmemiş ne sırlar varsa onlar.
And I'm not lying.
Ayrıca yalan söylemiyorum.
Now I'm home, lying in my bed, and it's like...
Artık evimdeyim. Yatağımda yatmak sanki...
I'm lying in the dirt.
Toprakta uzanıyorum.
By the time I'm finished, he's lying in a pool of his own piss and blood.
İşim bittiğinde kendi kanının içinde yerde yatıyordu.
What if my teacher finds out I'm lying?
Ya öğretmenim yalan söylediğimi öğrenirse?
I can my Leave women magazines openly lying around.
Benim eşyalarımı ortalıkta rahatca kullanabiliriz!
My problem is that I hate lying and I'm terrible at keeping secrets.
Derdim, yalan söylemekten nefret etmem ve sır saklayamamam.
- I'm not... I'm not lying.
- Ben... ben yalan söylemiyorum.
Baby, he's not lying to me. I'm lying to him.
Bebeğim, o değil, ben ona yalan söylüyorum.
What I did to you, lying all this time... there's no excuse.
Sana ne yaptım, bunca zaman yalan söylemek mi? Affedilecek bir yanı yok.
Oh, well, I would, but I'm pretty sure... he's lying to me and sleeping with you.
Sorarım ama eminim bana yalan söylüyor ve seninle düşüp kalkıyor.
Honestly, Katie... I don't know what's going on with you, but for your sake, I hope you're lying.
Açıkçası Katie, ne yapıyorsun bilmiyorum ama kendi iyiliğin için umarım yalan söylüyorsundur.
It's not that I don't want to. Some part of me... I'd be lying if I said that.
İstemiyor değilim çünkü bunu söylersem bazı kısımlarım için yalan olur.
But I'm not lying to you right now when I say that I've been seeing a doctor.
Ama şu anda sana yalan söylemiyorum. Sana söylediğim zaman gerçekten bir doktorla görüşüyordum.
It was lying vacant for 10 months, so I grabbed it.
Burası 10 aydır boş duruyordu, bu yüzden burayı ben kaptım.
No, I was just lying down.
Hayır, sadece uzanmıştım.
Unbelievable. How do you know I'm not lying?
- Yalan söylemediğimi nereden biliyorsun?
Am I lying?
Yalan mı söylüyorum sence?
lying 195
lying bitch 21
lying down 18
lying to me 23
lying there 19
i'm larry 20
i'm late 792
i'm leaving soon 26
i'm losing it 52
i'm looking for a job 19
lying bitch 21
lying down 18
lying to me 23
lying there 19
i'm larry 20
i'm late 792
i'm leaving soon 26
i'm losing it 52
i'm looking for a job 19
i'm late for school 19
i'm leaving 1647
i'm listening 1328
i'm leaving right now 35
i'm leaving tonight 38
i'm late for class 22
i'm lost 234
i'm looking forward to it 134
i'm leaving today 16
i'm late for a meeting 42
i'm leaving 1647
i'm listening 1328
i'm leaving right now 35
i'm leaving tonight 38
i'm late for class 22
i'm lost 234
i'm looking forward to it 134
i'm leaving today 16
i'm late for a meeting 42