English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I'm moving on

I'm moving on Çeviri Türkçe

540 parallel translation
- I'm not moving on again! - I had to do it!
Yapmak zorundaydım!
I'm moving on.
- Ben gidiyorum.
If you don't, I'm moving on.
Eğer olmazsan, ben giderim.
I'm for moving on now, Bob.
Ben artık yürüyebilirim, Bob.
Cassidy, I'm moving the Triangle cattle in on Little River.
Üçgen sığırlarını Küçük Nehir'e taşıyorum.
I'm gonna try moving up on the ridge on the left flank there.
Sol cenahtan tepeye tırmanmayı deneyeceğim.
- I'm taking no chances on moving you.
- Seni duygulandırmanın imkanı yok.
I didn't plan on moving. Came for a visit and stayed.
Bir planım yoktu, buraya geldim ve kaldım.
But when I'm finished here, I'll be moving on.
Ama burayı bitirdiğim zaman gideceğim.
I'm moving in on Saturday with all my stuff.
Cumartesi günü bütün eşyalarımla birlikte taşınacağım.
Well I suppose you'd like to be moving on.
Evet sanırım yoluna gitmek istersin.
I have to get used to them. Come on, get moving.
- Onlara alışmam lazım.
Just tell him that I'm moving on before winter sets in.
Kış bastırmadan önce gideceğimi söyle.
Then my men and I will be moving on now.
O zaman ben ve adamlarım hemen yola çıkalım.
I felt obliged to come and pay my respects before moving on.
Gitmeden önce uğrayıp saygılarımı sunmak istedim.
I suppose you'll be moving on now?
Sanırım yoluna devam edeceksin?
You'll not be moving far on that leg, if I'm any judge of wounds.
Yaradan anlıyorsam, bu bacakla fazla uzağa gidemezsin.
I'm moving on.
Devam ediyorum.
You moving on today, sir? As soon as I get some water for my men, I'll proceed for Leydsdorp.
Adamlarım için biraz su bulur bulmaz Leydsdorp'a devam edeceğim.
I'm out by the bakery moving north on the Scottsville road.
- Fırının oradayım, kuzeye doğru gidiyorum.
I found an apartment on Houston Street, and I'm moving in.
Houston Caddesi'nde bir ev buldum ve oraya taşınacağım.
You're surprised that I'm moving on.
Benim hayatıma devam etmeme şaşırıyorsun.
Come on keep moving, I'm going, I'm going, okay?
Gidiyorum, tamam?
I turn you on, all right. The only problem is that I'm still moving!
Duygularını kabartıyorum evet ama ben hala canlıyım.
- So I'll be moving on?
- Yani yukarı çıkacağım?
I just found myself a great new house down on the beach, and I'm in the middle of moving in.
Kendime deniz kenarında harika bir ev buldum ve şu an taşınmanın tam ortasındayım.
Maddy, I'm thinking about moving on in a couple of days.
Maddy, bir kaç içinde gitmeyi düşünüyorum..
I was on the coast yesterday, but I'm moving inland.
Dün kıyıdaydım, ama şimdi iç kesimlere gidiyorum.
I'm really looking forward to just moving back in with him and getting on with my life.
Şimdi geleceği düşünüyorum. Yapmak istediğim çok şey var.
I'm moving on. You'll be dead in a year, son.
Bir sene sonra ölmüş olursun evlat.
It started when I almost broke my leg jumping on a moving ferry.
Hareket eden bir tekneye atlarken neredeyse ayağımı kırıyordum.
I just stopped in there for a minute and I'm moving on now.
Birkaç dakikalığına uğramıştım şimdi yoluma devam ediyorum.
Well, I guess it's time for me to be moving on.
Galiba gitme zamanım geldi.
I think I understand it. My car started moving. Then 10 minutes later, your tongue was in my mouth.
Arabam hareket etti ve on dakika sonra dilin ağzımın içindeydi.
Look, i'm moving on.
Devam etmem gerek.
So you go talk to Rossum, and I'll start things moving on my end.
Öyleyse sen git Rossum'la konuş, ben de sonumu hazırlamaya başlayayım.
Isn't that what you're here to tell me... that I'm a nut and you're moving on?
Bir deli olduğumu söylediğimi Duymak istemiyor musun? Böylece yoluna devam edebileceksin.
Okay, I'm gonna be moving on now.
Tamam, hemen gidiyoruz.
I'm moving on.
Ben gidiyorum.
I just rode up nineteen floors with two sweaty moving men munching on chili-dogs which they proceeded to drip onto my suede shoes.
Az önce iki terli hamalla tam 1 9 kat çıktım. Sosisli sandviç yiyorlardı. Sosunu süet ayakkabıma damlatmayı başardılar.
I'm moving on.
Ben hayatıma devam ediyorum.
I didn't want to risk moving her, so I had to leave her on the Bridge.
Onu hareket ettirerek riske girmek istemedim, bu yüzden onu Köprü'de bıraktım.
Now I'm cleaning up and I'm moving on, going straight and choosing life.
Artık temize çıkıp, yola devam ediyorum, doğruca ilerleyip yaşamayı seçeceğim.
I'm finally moving on with my life.
... hayatıma devam ettiğimi hissediyorum.
Uh, moving on then, um, how can I help you?
Size nasıl yardım edebilirim?
I guess I should get moving on this, huh?
Sanırım bunun üzerine gitmeliyim, değil mi?
Once we get the girls back home, and defeat Kirilus I'll be moving on.
Kızları evlerine geri götürünce ve Kirilus'u yenince, yoluma devam ediyor olacağım.
ALL RIGHT, I'M MOVING. EGAN'S CAMPED OUT AT SOME DUMP ON ROSCOE IN THE VALLEY.
Egan, Vadi'deki Roscoe'daki bir çöplükte kamp kurmuş.
I've been there and done that, and I'm moving on.
Avladım bitti. Şimdi hayatıma devam ediyorum.
I'm moving on.
Başka yere geçiyorum.
And I'm finally moving on.
And I'm finally moving on.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]