One more minute Çeviri Türkçe
371 parallel translation
It will only last one more minute, then we shall see.
Bir dakika daha sürecek sonra göreceğiz.
But I'd rather die out there in a snowstorm, be buried alive than to stay here one more minute.
Ama burada bir dakika daha kalmaktansa, diri diri gömülüp... dışarıda kar fırtınasında ölürüm daha iyi.
Tell Jim Taylor and Joe Paine they have one more minute to make up their minds.
Taylor'la Paine'e söyle, karar vermek için bir dakikaları var.
One more minute and the Emperor might have been killed... or captured.
Bir dakika daha geçse, İmparator öldürülmüş,... ya da yakalanmış olabilirdi.
All right. Just one more minute.
Tamam sadece bir dakika daha.
Yes, I know Jonesy, and I'll give him about one more minute.
Evet, tanıyorum ve ona bir dakika daha veriyorum.
Guy, one more minute and it'll be tomorrow.
Guy, bir dakika daha ve sonra yarın olacak.
Now, please, just give us one more minute!
Lütfen, bir dakika daha izin verin!
If I have to stay in this room one more minute, I'm gonna go raving mad.
Eğer bu odada bir dakika daha kalmak zorunda kalırsam, keçileri kaçıracağım.
I'll listen for one more minute.
Seni bir dakika daha dinleyebilirim.
I'm gonna give you guys just one more minute, then I'm gonna let you have it.
Size bir dakika daha süre tanıyorum, sonra size hakkınızı vereceğim.
One more minute.
Biraz dur.
- No, one more minute.
- Hayır, bir dakika daha.
And you reporters have just one more minute on those telephones.
Onbirinci bitti, bir tane kaldı- -... ve siz gazeteciler, telefon için bir dakikanız kaldı.
One more minute, please.
Bir dakika daha, lütfen.
One more minute.
Bir dakika daha var.
Oh, uh... Just hold on one more minute, please.
Eee... bir dakika daha lütfen.
Not even one more minute.
Tek bir dakikamı bile.
- But one more minute!
- Bir dakikacık daha.
You should make some kind of sound, coming through the door. One more minute and I'd have hit you.
İçeri bir saniye geç girseydin elimdeki sana gelebilirdi.
Listen, little monster, I won't put up with this one more minute!
Dinle, küçük canavar, buna bir saniye daha katlanmayacağım.
One more minute and you're gonna drink it!
Bir dakika sonra sen içeceksin!
I can't take this kind of life one more minute.
Bu tür hayata bir dakika daha dayanamam.
Just one more minute!
Bir dakika daha!
One more minute, darlin'.
Bir dakika daha hayatım.
Just one more minute, soldier.
Azıcık daha zaman tanı, asker.
One more minute!
Bir dakika bekle.
Please, one more minute.
- Lütfen, bir dakika daha.
One more minute.
Bir dakika daha.
I'm gonna ask you to wait here just one more minute.
Sadece bir dakika daha beklemeni istiyorum.
Give me one more minute. I give you my word.
Bana bir dakika daha verin.
All right. You've got about one more minute.
Tamam, bir dakikanız daha var.
- One more minute.
- Bir dakika sonra.
Won't be one more minute, I'll have you down.
Sizi indireceğim, bir dakika bile sürmez.
One more minute, and over we go.
Bir dakika daha, sonra kurtulacağız.
" I give you one more week to liquidate Wenk, so you can plan everything reliably - - but not a minute longer -
"Wenk'i temizlemek için size bir hafta süre tanıyorum, " böylelikle her şeyi emniyetli bir şekilde planlayabilirsiniz...
That one minute was more intense than all the rest of my life combined.
O bir dakikalık zaman, geriye kalan tüm hayatımdan çok daha gerçekti.
- Just one more minute.
- Biraz daha bekleyin.
Please... Dear God... just one minute... more.
Lütfen Tanrım sadece bir dakika... daha.
Just one minute more, it'll be all over.
Sadece bir dakika sonra her şey bitecek.
Stay one more minute.
Yanılıyorsun.
We'll have more smooth sounds in just one minute.
Bir dakika sonra başka güzel parçalar dinleyeceğiz... ama öncelikle, saat başına on dakika kala, KRML'deki yayınımız...
One minute more.
- Hemen hemen bitti. Bir kaç dakika.
All right then, you can see him for one minute, but not one second more!
Pekala, bir dakika görebilirsiniz, ama bir saniye bile fazlası değil!
- I can't stay one minute more!
- Artık bir dakika da kalamam!
- We're just about there. One minute more.
- Neredeyse geldik, bir dakika.
It's enough that I have to put up with you, but I will not subject my dog to this one minute more.
Sana yeteri kadar katlandım, Ama köpeğimi buna bir dakika daha maruz bırakamam.
- That's more than one bus a minute.
- Bu da dakiKada birden fazla otobüs eder.
Yeah, great. Oh, oh, wait a minute, before I forget. One more question.
- Hey dur unutmadan, bir sorum daha var :
If we just had one minute more, sir.
Sadece bir dakikamız daha olsaydı efendim.
- One minute more.
- Bir dakika daha.
one more time 797
one more 931
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one more to go 21
one more 931
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one more drink 18
one more round 22
one more thing 865
one more to go 21
one more game 27
one more step 47
one more stop 17
one more week 20
one more question 124
one more try 17
one more big push 18
one more push 33
one more word 46
more minutes 101
one more step 47
one more stop 17
one more week 20
one more question 124
one more try 17
one more big push 18
one more push 33
one more word 46
more minutes 101
minutes 10070
minute 230
minutes ago 1231
minutes left 108
minutes later 237
minutes late 216
minutes a day 23
minutes of fame 17
minutes from now 35
minutes and 132
minute 230
minutes ago 1231
minutes left 108
minutes later 237
minutes late 216
minutes a day 23
minutes of fame 17
minutes from now 35
minutes and 132
minutes after 24
minutes or less 26
minutes away 180
minutes earlier 24
minutes or so 48
minutes past 17
minutes early 39
minutes and counting 20
minutes to go 37
minutes before 19
minutes or less 26
minutes away 180
minutes earlier 24
minutes or so 48
minutes past 17
minutes early 39
minutes and counting 20
minutes to go 37
minutes before 19