I am leaving Çeviri Türkçe
1,146 parallel translation
And since I am leaving for sure this time, I'd like to take this opportunity to remind you that you can refuse secret service protection anytime.
Ve bu sefer kesinlikle ayrıldığım için, bu fırsatı kullanarak... size gizli servis korumasını istediğiniz zaman reddedebileceğinizi anımsatmak istiyorum.
I am leaving in two days.
İki gün sonra ayrılıyorum.
Ok, I am leaving.
Tamam, ben gidiyorum.
Don't mix up divorce with stocks Think it over, I am leaving now
boşandıgımızda stok yaparsın şey üzerinde, şimdi ayrılıyorum
Go I am leaving!
gidelim ayrılıyorum!
I am leaving.
Ben gidiyorum.
And believe me, I am leaving no stone unturned.
İnan bana. Her taşın altına bakıyorum.
And anyway I am leaving for London tomorrow. That leaves only today... which I want to spend with you.
Ayrıca, yarın sabah gidiyorum, yani sadece bugünüm boş.
- I am leaving.
- Gidiyorum.
You are rude and uncouth and presumptuous... and I am leaving now.
Çok kaba ve düşüncesizsiniz, küstahsınız. Ben gidiyorum.
I am leaving! Wait!
Buradan gidiyorum!
I am leaving. I have a meeting with her in half an hour's time.
Gidiyorum yarım saat içinde onunla buluşacağım.
Yes, I love Rahul, and I am leaving!
Evet, Rahul'u seviyorum ve gidiyorum.
I am leaving
Gidelim
I am leaving.
Ben çıkıyorum.
I am leaving next week and spending the rest of the year in Paris.
Kabul edildim. Gelecek sonbaharda buradan ayrılıyorum.
I am leaving now to see the King of Zhao.
Zhao İmparatorunu görmek üzere gidiyorum.
I am leaving this message for you because it appears I must leave Babylon 5 sooner than I had intended.
Bu mesajı sana bırakıyorum çünkü Babil 5'ten düşündüğümden erken ayrılmak zorunda kaldım.
Either way, as soon as I put my affairs in order, I am leaving Babylon 5.
Her halükarda, işlerimi yoluna koyar koymaz gidiyorum.
Uh, gentlemen, I am not leaving without my elephant.
Beyler, filim olmadan hiçbir yere gitmiyorum.
I am the Assistant General Secretary of the Northeast Region after all, but I do worry about leaving that man alone.
Ben kuzeydoğu bölgesi sorumlusuyum. ama o adamı yalnız bırakmak beni endişelendiriyor.
- I am not leaving.
- Gidiyorum.
Till I have you for lifetime's sakes, I am not leaving
Ve senle bir ömre sahip olana kadar, hiçbir yere gitmeyeceğim.
Am I leaving?
Gidiyor muyum?
In spite of that I am not leaving until we've had some sort of a breakthrough!
Ancak bu yaptığına rağmen seninle uzlaşmaya varmadıkça buradan asla gitmeyeceğim.
Good, because I am never leaving this room.
Tamam, çünkü bu odadan asla çıkmayacağım.
I am leaving!
Gidiyorum!
- Am I leaving?
- Ben ayrılıyorum?
Where am I leaving you?
Aarti, seni bırakabilir miyim ben?
If you're leaving this valley, I am coming with you.
Eğer vadiden ayrılıyorsan, seninle geliyorum.
- I am not leaving the dog.
- Hayır.
I am not leaving my house.
Evimi satmıyorum.
I am not leaving here.
Buradan gitmiyorum.
I swear I am never leaving the house again.
Yemin ederim bir daha evden ayrılmayacağım.
Anything ever happens again, I am packing my bags and I'm leaving.
Eger bir daha bir sey olursa, bavulumu toplayip giderim.
I am not leaving.
Ayrılmıyorum.
Am I leaving? Excuse us!
- Kusurumuza bakma.
I am not leaving you here... so you can do more harm than you've already caused.
Şimdiye dek sebep olduğun zarardan daha fazlasına sebep olman için seni burada bırakamam.
I am not leaving my husband.
Kocamı bırakmıyorum.
The point is, what kind of message am I sending to Frank... if the day after our betrothal, I'm leaving him to go on some photo shoot?
Ama Frank'a nişanımızın ertesi günü çekim için basıp gidersem nasıl bir mesaj vermiş olurum?
I am not leaving you out here.
Seni burada bırakmam, dostum.
- I am not leaving. Neither is Delenn.
Delenn de, ben de kalıyoruz.
- You damn well better explain because I am not leaving here until you do.
— Çok güzel açıklarsın Çünkü sen bir şeyler anlatana kadar hiç bir yere gitmiyorum.
I am not leaving here until you call that plane back.
Sen uçağı geri çağırana kadar buradan gitmiyorum.
In 15 minutes I am leaving here for the Dominion base on Soukara.
Onların ayarlamalarını bekleyemem.
My youngest child has been without a father for four years, yet I am certain of her well-being, that I conveyed my values to her before leaving, and I have confidence in the integrity of those around her.
En küçük çocuğum dört yıldır babasız büyüyor, ve onu yalnız bırakmadan önce etrafında ki bütünlükten fazlasıyla emin bir şekilde ayrıldım.
Well, I am not leaving her.
İyi, onu bırakmıyorum.
I said I am not leaving her, Teal'c!
Onu bırakmam dedim, Teal'c!
- I am not leaving you here!
- Seni burada bırakmam!
I am not leaving him here.
Onu burada bırakmam.
I am not leaving without you.
Sen olmadan gitmiyorum.
i am 12154
i am a nurse 16
i am flattered 27
i am fine 205
i am so hungry 36
i am a doctor 102
i am done 94
i am ready 157
i am calm 93
i am so proud of you 189
i am a nurse 16
i am flattered 27
i am fine 205
i am so hungry 36
i am a doctor 102
i am done 94
i am ready 157
i am calm 93
i am so proud of you 189
i am trying 78
i am very busy 19
i am tired 83
i am so glad 20
i am begging you 120
i am happy 170
i am so sorry 2194
i am hungry 77
i am your father 86
i am sure 177
i am very busy 19
i am tired 83
i am so glad 20
i am begging you 120
i am happy 170
i am so sorry 2194
i am hungry 77
i am your father 86
i am sure 177