English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I call

I call Çeviri Türkçe

89,731 parallel translation
Should I call mom tomorrow.
Yarın annemi aramalı mıyım?
I am a little busy Tara, can I call you back?
Biraz meşgulüm Tara, seni sonra arayayım mı?
You don't mind if I call you Suzanne?
Sana Suzanne desem sorun olur mu?
I call it the Realm.
Ben Realm ( Alem ) diyorum.
Get out of here before I call the cops.
Polisi aramadan önce buradan defol git.
I'll write you your goddamn prescription, and then I want you out of this house before I call the police to take you back to fuckin'prison.
Sana lanet olası reçeteyi yazacağım ve seni hapishaneye götürmeleri için polisi aramadan önce bu evden gitmeni istiyorum.
Anyone who takes a header off a horse and then lives to tell about it is a man I'd be honored to call my friend.
Bir ata kafa tutup olanları anlatacak kadar uzun yaşayan birine arkadaşım demekten onur duyarım.
- Sorry I missed your call.
- Telefonu açamadığım için üzgünüm.
I'm just saying that maybe we don't need to call a family meeting every single time Holden leaves the house.
Holden her evden çıktığında bir aile toplantısı düzenlemeyelim diyorum.
You want to hear what I found from this Churchill guy's call list or not?
Churchill denen adamın telefonunda,... ne bulduğumu duymak ister misin?
I just got the call and you're not home!
Az önce telefon ettim ve evde değildin!
- I'll just call you back.
- Seni sonra arayacağım.
I used to call him papa...
Eskiden ona baba derdim..
I was going to come on to the wireless, or the radio, as we tend to call it nowadays, because one of the people you've been complaining about in fact, you've actually called for his record to be banned from the airwaves,
Ben de o konuya gelecektim kablosuz veya radyo Son günlerde bu çağrıya biz de ilgiliyiz.. .. Çünkü siz bu konudan şikayetçi olan birisisiniz. Nick Wilding'in kaydının radyodan yasaklanması için çağrı yaptınız.
I have a reverse charge call from Leamington.
Leamington'dan bir aramanız var.
I'll make you whole. You call it earnest money, okay?
Kapora niyetine sayarsın, tamam mı?
I suggest you place a call to the Federal Reserve at 230 South LaSalle, and you order yourself up a shit-pot full of cash.
230 South LaSalle adresinde bulunan ABD Merkez Bankası'nı arayıp çuval dolusu nakit para talebinde bulunmanızı öneririm.
It's probably not a good idea, but I'll call you tomorrow for Christmas.
Muhtemelen iyi bir fikir değil. Ama yarın Noel için ararım.
Do I have to call you Lady Stark now?
Artık sana Leydi Stark mı demem gerekiyor?
Call Grey Worm and the Unsullied back.
Gri Solucan ile Lekesizler'i geri çağırın.
I'll call the ambulance.
Ambulans çağırıyorum.
I hereby call to order this meeting of the shadow wedding planners.
Gizli düğün planlayıcılarının toplantısını açıyorum.
You call 911?
911'i sen mi aradın?
I'm gonna call this in.
Bildiriyorum bunu.
I'll call it in from the ambulance.
- Ambulanstan bildiririm.
You want me to call Vincent?
Vincent'i aramamı ister misin?
- I'll call him when it's done!
- Bittiğinde ararım.
I was in the area and thought I'd call on him.
Bölgedeydim ve onu aramayı düşündüm.
I can't say I expected your call.
Aramanı beklediğimi söyleyemem.
I'm just going to call Murray directly. He's an old friend of mine.
Direk Murray'i arayacağım, kendisi eski dostumdur.
- I should call Tom Ericson. - Who?
- Tom Ericson'u aramalıyım.
I need to call my son.
Oğlumu aramam lazım.
Um, I would like to call Luisa Leon to the stand.
Luisa Leon'u kürsüye çağırmak istiyorum.
I mean, obviously very intelligent, but I always was after him to hustle more, call his publisher, or stand up to my father.
Yani, açıkçası çok akıllı ama her zaman daha fazlası için ittim yayıncısını aradım babama karşı çıktım.
I'm gonna call a doctor first thing tomorrow morning and... and figure out the process.
Yarın sabah ilk iş önce bir doktor çağıracağım ve süreci anlamaya çalışacağım.
I know you're screening my calls, Nina, but you might want to call me back, because...
Aramalarımı dinlediğini biliyorum Nina. Ama beni aramak isteyebilirsin.
I'll call Nina.
Nina'yı arayacağım.
I'll call the Augmentin in to Rite-Aid.
Rite-Aid'den Augmentin söyleyeceğim.
- You should call Gottlief.
Gottlief'i aramalısın.
I don't see this going anywhere, so, what do you say we call it?
Bence bu işin oluru yok böyle durumlarda ne diyorduk?
Besides, I need to work on my Pinterest page so that I can fix up that bachelor squat you call a condo.
Ayrıca Pinterest sayfamı düzenlemem gerek. Böylece kaldığın bekar evini, yuva diyeceğin bir yere dönüştürebilirim.
They call it "Revival", but that's all I know.
Oraya "Diriliş" diyorlar, tüm bildiğim bu.
All right, Wags, call me tomorrow, and I'll give you the rest.
Pekala Wags yarın ara kalanını da gönderirim.
Perhaps I take good luck and call it "magic."
Belki de iyi bir şansım olur ve ona "büyü" derim.
I would definitely call you if I could.
Mümkünse sizi kesinlikle arayacağım.
I've been meaning to call you, it's just- - why?
Seni aramaya niyetli oldum, sadece- - neden?
Wants to call a marriage counselor every time I flick a match.
Her kibrit çakışımda evlilik danışmanını aramak istiyor.
Dare I hope this is a social call, miss grange?
Bayan Grange, umarım sadece merhaba demek için gelmişsinizdir.
Hey, I left him a note. I told him to call me.
Ona beni aramasını söyleyen bir not bıraktım.
Niggers were drug dealers. I don't know if I'd call it a total loss.
O zenciler uyuşturucu satıcısıydı, bence pek de vahim bir durum yok.
I'll make the call.
Polisi ben ararım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]