English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I came alone

I came alone Çeviri Türkçe

326 parallel translation
Once again I came alone, and in darkness, to the house of my parents.
Bir kez daha ailemin evine, karanlıkta ve yalnız geldim.
I came alone, I'll leave alone.
İçeri tek başıma girdim, ve öyle çıkacağım.
I came alone.
Yalnız geldim.
No, I came alone
Babanı boşuna arama, tek geldim.
He says that when I came to this land... I gave my oath that I came alone and in peace.
Diyor ki, bu adaya geldiğinde tek başına ve barışla geleceğine yemin ettin.
I told you before. I came alone.
Daha önce de söylemiştim, yalnız başıma geldim.
It caught great sun in the morning, therefore, I came alone.
Güneşte fazla kalmış, o yüzden yalnız geldim.
Before you came, I was all alone. It is bad to be alone.
Sen gelmeden önce tamamen yalnızdım.
And I used it on Lilli when I came back with the smelling salts and found her alone.
Amonyak ile döndüğümde yalnız görünce Lilli üzerinde de kullandım.
I came by... I thought you'd be alone. All alone.
Yalnız olduğunu... sandığım için gelmiştim....... yapayalnız.
I came down here... because he threatened to make a scene unless I'd see him alone.
Buraya onunla yalnız görüşmezsem olay çıkaracağını söyledi diye geldim.
I consider it almost humorous the way you came hot-footing it after me alone.
Peşimden böyle ateşli şekilde... tek başına gelmeni neredeyse eğlenceli buluyorum.
Miyoharu came alone, so I sent her away without seeing her.
Miyoharu yalnız geldi, ben de görüşmeden gönderdim.
Once I came up with a friend of mine and... once alone.
Bir keresinde bir arkadaşımla, birinde de yalnız.
I came here alone, Mr. Parrish.
Buraya yalnız geldim Bay Parrish.
Since you came over and talked to me, I don't feel alone anymore.
Buraya gelip benimle konuştuğun için artık kendimi yalnız hissetmiyorum.
That's how I came to be an orphan, alone and abandoned, whilst the boyars governed in my name and handed over Russian territory to foreign enslavement.
İşte böylece yalnız ve öksüz kaldım. Boyarlar benim adıma ülkeyi yönettiler. Rus topraklarını, yabancılara peşkeş çektiler.
I came here alone.
Buraya yalnız geldim.
Since I will marry one day, then you would be alone. Then you have to came to my house...
Evlenirsem sen yalnız kalır ve muhtemelen bizim yanımızda kalmak istersin.
I noticed that he was alone when he came into the saloon.
Salona geldiğinde yanlız olduğunu duydum.
He came mounted and alone, but I'm sure it's he.
Yalnız başına atıyla geldi. O olduğuna eminim.
I'm sorry I came back alone.
Üzgünüm tek başıma dönebildim.
Look. I came here alone.
Bak, buraya yalnız geldim.
I came here alone but won't leave alone
Buraya yalnız geldim ama yalnız gitmeyeceğim!
It's not easy to leave the palace, but since I heard so much about you I came here alone and asked the mistress to call you.
Sarayı terk etmek kolay değil ama senin hakkında bu kadar çok şey duyduğum için buraya tek başıma gelip patroniçeden seni çağırmasını istedim.
I don't know, I came here alone.
Bilmiyorum, buraya yalnız geldim.
I came here alone this morning after food.
Sabah yemek yedikten sonra yalnız başıma buraya geldim.
I told him to leave you alone but he came anyway.
O'na seni rahat bırakmasını söyledim ama yine gelmiş.
Relax I came all alone.
Gevşeyin biraz, tek tabanca geldim.
You don't think I'd believe you came to Rome alone to kill Benito Mussolini?
Roma'ya, Benito Mussolini'yi tek başına öldürmeye geldiğine inanmamı beklemiyorsun, değil mi? .
I think it helped our army and made them realise, because the British came down from the north and did help, that this was going to be a cooperative effort, that we couldn't win it alone.
Bence bu, ordumuza yardımcı oldu ve bir şeyi farketmelerini sağladı - çünkü İngilizler kuzeyden geldiler ve bu işe yaradı - bu, ortaklaşa gerçekleştirilen bir efordu ve yalnız başımıza kazanamazdık.
I came here because I thought that Rynn might be alone.
Buraya geldim çünkü Rynn'in yalnız olabileceğini düşündüm.
I just came in to be alone for a minute, to think.
- Biraz yalnız kalıp düşünmeye geldim. - Sen ne yapıyorsun burada?
I was going to give it to you before we came up here here, but... things got so hectic and this is really the first chance we've had to be alone.
Sana bunu daha önce verecektim ama fırsat bulamadım. Geldiğimizden beri ilk kez yalnız kalabildik.
I came here alone?
tek başıma mı geldim?
When your horse came back alone, I was so afraid something had happened to you.
Atın eve yalnız gelince, başına birşey geldi diye çok korktum.
I didn't tell him that you left here on Tuesday night with a certain young lady and that you came back wednesday morning, and you were alone.
Ve çarşamba sabahı buraya yalnız döndüğününü ona anlatmadım. Şimdi eğer özel dedektifle hatta polisle bile konuşursam,
Am I late? I came to see you alone.
Seni yalnız görmek için geldim.
When I came here, all I asked was to be left alone.
Buraya geldiğimde tek ricam yalnız bırakılmaktı.
I was wondering if you came alone.
Yalnız mı geleceksin diye merak ettim.
I'll say! The nights I've slept alone since I came to Paris I could count on the fingers of one hand.
Bir sürü, Paris'te olduğumdan beri yalnız geçirdiğim geceler bir elin parmaklarıyla sayılabilecek kadardır.
Except for that woman's voice, and a man I met as I came out of the sewers, I was alone throughout my tour of the ghetto.
Tabii o kadının sesini duyduğum zamanı ve lağımdan çıkarken gördüğüm adamı saymazsak, diyor.
I thaught you'ld be alone this morning, I came.
Bu sabah yalnız olacağınızı düşünerek geldim.
I wanted to ask you why you came alone.
Niye yalnız geldiğini sormak istiyorum.
- I came out here to be alone.
- Tek başına buraya geldim.
I was alone a moment ago, but you came
Bir dakika öncesine kadar yalnızdım, siz geldiniz.
You told me if I came with you to the opera... then you'd leave me alone forever.
Bana dedin ki, seninle operaya gelirsem beni sonsuza kadar bırakacaktın.
What I... what I realized is that, uh... I'm alone in this world. I mean, uh, nobody came to visit me.
Fark ettim ki ben bu dünyada yalnızım.
See, I was out walking alone. I couldn't face being around people, so I came here.
Yalnız başima yürüyordum, insanlarin arasinda olmaya dayanamadım, ben de buraya geldim.
Only I wasn't alone when Spot came back.
Ancak Spot döndüğünde yalnız değildim.
He was alone even when I came here.
Buraya geldiğimde bile yalnızdı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]