English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I love my job

I love my job Çeviri Türkçe

320 parallel translation
Not that I love my job.
İşimi çok sevdiğimden sanma.
See why I love my job so much?
İşimi niye bu kadar çok sevdiğimi anlıyor musun?
- I love my job!
- Mesleğime hayranım!
I love my job more than anything else!
İşimi herşeyden daha çok seviyorum!
I love my job.
İşimi seviyorum.
- Oh, oh, oh, I love my job so much.
- Korumak ve hizmet etmek için. - İşimi çok seviyorum.
I mean, I love my job but...
İşimi seviyorum.
- ( radio plays "Hot in the City" by Billy Idol ) - I mean, I love my job, and...
Ve ben ve ben gerçekten işimi çok seviyorum ve...
I love my job and I love being here, performing for you.
İşimi seviyorum, burada olup sizler için gösteri yapmayı.
And I love my job, it's the greatest job in the world for one very simple reason, and it's not that sharing of laughter and all that horse-shit.
İşimi seviyorum. Çok basit bir sebepten dolayı Dünya'nın en harika mesleği. Güldürücü olması gibi saçmalıklardan dolayı değil.
- I love my job, too.
- Ben de işimi seviyorum.
I love my job...
Ben işimi seviyorum...
People are nice, food's great, and I love my job.
İnsanlar sevecen, yemekler harika, ve işimi seviyorum.
I love my job.
İşimi çok seviyorum.
I love my job, and I'm doing great at it.
İşimi seviyorum ve çok iyiyim.
I LOVE MY JOB, MIKE.
Böyle yaparak beni tepe taklak ediyorsun.
- I love my job, Kerry.
- İşimi çok seviyorum Kerry.
You know why I love my job?
İşimi neden mi seviyorum?
I love my job, and I love to go to the movies.
İşimi seviyorum. Film izlemeyi seviyorum.
I love my job!
İşimi seviyorum.
I love my job.
Ben işime aşığım.
I am a lawyer! I love my job!
Ben bir avukatım!
Then I love my job, even at 8 AM.
- O zaman oyuncu olduğuma şükreder durumdan faydalanırım. Sabahın sekizinde bile.
I love my job, make tons and tons of money.
İşimi seviyorum, tonlarca para kazanıyorum.
I love my job, I love my friends.
İşimi seviyorum. Dostlarımı seviyorum.
- I love my job.
İşimi seviyorum.
- I love my job.
- Ben seviyorum.
Adrian, I love my job, but if I have to get a restraining order, I will.
Adrian, işimi seviyorum, ama yaklaşmama emri almam gerekiyorsa da, alırım.
Elise, I love my job, you know.
Elise, işimi seviyorum, biliyorsun.
Okay, yes, yes, I love my job.
- Tamam, evet, evet. İşimi seviyorum.
Well, to me, my job merely means that I'll be able to spend much more time doing the one thing I love most, going to the theater.
Benim için, işimin biricik anlamı, en çok sevdiğim şeye daha çok zaman ayırabilmek olacaktır, o da tiyatroya gitmek.
And I'll be damned if I'm going to jeopardize my job just because you're in love with a little colored boy!
İşimi sırf sen küçük bir çocuğa aşıksın diye tehlikeye atarsam ne olayım!
I love my job.
Dalga mı geçiyorsunuz?
I'm trying to shield you from it because I love you and it's my job.
Seni korumaya çalışıyorum çünkü seni seviyorum.
"Soothe me, save me, love me." I have to finish my job.
"Rahatlat beni, kurtar beni, sev beni." İşimi bitirmem gerek.
Oh, I love my job.
- İşimi seviyorum.
This is what I love about my job.
İşin bu kısmını seviyorum.
Would you still love me... if I gave up my programming job, and I stayed on the air, and I made a lot less money? I mean, you know, I'd have to leave you, but I'd still love you. Yes.
Eğer işimi bırakacak olsam, programcılık işini bırakıp, daha az para kazansam, beni yine sever miydin?
I liked my job before, but, God, do I love it now.
İşimi eskiden de severdim, ama Tanrım, şimdi bayılıyorum.
I would love to come over, but this is my job.
Gelmeyi çok isterdim, ama bu benim işim.
I'd love to stay and chat, but I still have my job, heh.
Seninle sohbet etmek isterdim ama benim hala bir işim var.
But this is my job, and I love it.
Ama, bu benim işim. Ve işimi seviyorum.
I love my job.
Seni görmek çok güzel, Crichton.
It's your job to love me no matter who I am or what I become because you're my father!
Kim olursam olayım, ne olursam olayım beni sevmek senin görevin çünkü babamsın.
My heart's broken and my sister's dead. Dammit, I love this job.
Lanet olsun bu işe bayılıyorum!
But I'm not gonna do that, because I really love my job.
Ama bunu yapmayacağım. Çünkü işimi çok seviyorum.
No, but I gotta tell you, it's been a tough few months getting back on my feet, and now that I have Amy at my side again, and I'm back doing the job that I love, I've never felt better.
Ama söylemeliyim ki, son birkaç ayı iyileşmeye çalışarak çok zor geçirdim. Şimdi Amy tekrar yanımda olduğuna ve sevdiğim işi yaptığıma göre kendimi her zamankinden daha iyi hissediyorum.
I love my new job!
Yeni işime bayılıyorum!
I love you. But it's not my job to fix your finances.
Ama maddi sorunlarını halletmek benim işim değil.
Even though I love it 90 percent of the time this job's costing me my personal life, my romantic life my sanity.
İşi zamanımın yüzde doksanında sevsem de bu iş kendi hayatıma, özel yaşantıma, akıl sağlığıma mal oluyor.
I would love to see you do my job for one day.
Bir gün seni, benim işimi yaparken görmeyi çok isterim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]