English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / I say it

I say it Çeviri Türkçe

31,554 parallel translation
... and don't come out until I say it's safe. Okay?
... ve ben güvendeyiz diyene kadar da oradan ayrılma.
Because she's a junkie who'd say anything to get him out of what he did, so I got her out of the way'cause he did it.
Çünkü onu kurtarmak için her şeyi söyleyecek bir keşti, ben de onu saf dışı bıraktım. Çünkü o öldürdü.
- Well, I'd like to say it was no big deal, but I'd be lying if I didn't say it was the most satisfying moment of my entire career.
Önemli bir şey değil derdim ama kariyerimin en tatmin edici anı olduğu için öyle diyemeyeceğim.
I say we do it.
Kabul edelim derim.
She di... She didn't say her name, but yes, I believe it was.
Adını söylemedi ama bence oydu.
( GROANING ) I could unfaze them now, but in their current positions... Well, let's just say it'd get a bit messy.
Onları şimdi çözebilirim fakat içinde bulundukları durumu düşünürsek ortalığın biraz karışabileceğini söyleyebiliriz.
I know it sounds strange to say this, but I get a sense of déjà vu here.
Bunu söylemenin garip olduğunu biliyorum fakat burada bir dejavu hissediyorum.
Well I won't say it wasn't worth it cuz it wasn't.
Buna değmediğini söylemeyeceğim, çünkü değmedi.
I say if the people want their water, let them have it.
Bana kalırsa suyunu istiyorsa alsın.
I think you and I need to clarify which one of us has final say when it comes to medical decisions.
Tıbbi kararlarda son kararı hangimizin vereceğine açıklık getirmemiz gerek.
[Clinton] But I want to say a few words about it.
Ama bu konuda bir şeyler söylemek istiyorum.
We're going to say it after this and after I'm locked up and after everybody's locked up, that you can jail revolutionaries, but you can't jail a revolution.
Bundan sonra, ben hapse girdikten sonra, herkes hapse girdikten sonra, devrimciler hapsedilebilse bile devrimin hapsedilemeyeceğini söyleyeceğiz.
ALEC has recently made what I would describe as a PR move to say that it's gonna be right on crime.
ALEC kısa süre önce halkla ilişkiler hareketi denebilecek bir şey yaptı, suçu doğru ele alacağını söyledi.
If I just cop out and say that I did it, nothing's gonna be done about it.
Tırsar ve yaptım dersem bu konuda bir şey yapılmamış olacak.
Okay, I'm gonna choose not to respond to that except to say, did it ever occur to you to rent to someone without the bullpen?
Peki buna cevap vermeyeceğim ama şunu söyleyebilirim ortak ofis olmadan birilerine kiralayabileceğin aklına geldi mi?
Well, I'd say you're shit out of luck because it is not my call.
O zaman şansına küs derdim çünkü ben karar vermiyorum.
Well, you might as well say it, because from where I'm standing, they are gonna get worse whether you tell me or not.
Aklındaki neyse söyle bari çünkü durum görünüşü itibariyle söylesen de söylemesen de kötü hale gelecek.
I'd rather not say, but it fit you to a T.
- Söylememeyi tercih ederim ama size cuk oturuyor.
It's okay. I know who he'll say yes to.
Sıkıntı değil, kime evet diyeceğini biliyorum.
I appreciate that, Louis, but you didn't have to say it, because actions speak louder than words, and you doing this says it all.
Teşekkür ederim Louis ama söylemene gerek yok. Çünkü eylemler sözlerden daha etkilidir. Bunu yapışın her şeyi anlatıyor.
You say you can, and I want to know how you do it.
Sen öyle olduğunu söyleyebilirsin, Ben de bunu nasıl yaptığını bilmek isterim.
What it doesn't say in there, is that the earnings aren't gonna grow, because the CEO doesn't give a shit, which makes it a value trap dressed up like a princess, and I wouldn't touch it with a ten-foot pole.
Orada söylenmeyen şey ise, Kazancın artmayacağı. Çünkü CEO işi sikine takmıyor, ki bu da onu prenses gibi giyinmiş bir para tuzağı ³ yapıyor.
Well, I say it is.
Yapmanı söylüyorum.
I did think of it, and they would have said what they always say,
Tabiki de geldi, ve her zaman ne söylüyorlarsa onu söyleyecektiler :
I didn't say I wasn't taking it seriously.
- Ne? Ciddiye almıyorum demedim.
So whatever it is you're gonna say, let's just pretend you said it, and I let it go, and we move in our separate directions, okay?
Yani her ne söyleyeceksen söylemişsin sayalım, boş verelim. Sonra da kendi yolumuza gidelim.
You can, uh... you can say I took it.
Aldığımı ona söyleyebilirsin.
Mm. I guess it's hard to say which is worse for some fathers.
Sanırım bazı babalar için hangisinin daha kötü olduğunu söylemek zor.
I'll issue it, but I can't say that anyone will follow it.
Bunu yayınlayacağım, ancak başkasının onu takip edeceğini söyleyemem.
Uh, I'm gonna say it now.
Dilimi tutmayacağım.
I know this isn't good to say, = but isn't it only one person? =
Bunu söylemek doğru değil biliyorum ama o tek kişi değil mi?
I do it inside of my head everyday darling, I'd love to say it out loud.
Sevgilim, hergün kafamın içinde söylüyorum. Yüksek sesle söylemeyi de çok isterim.
- Well, I want to say it, too.
- ben de söylemek istiyorum.
I think it's fair to say that you became obsessed.
Sanırım takıntılı hâle geldiğini söylemek yanlış olmaz.
It's better if I don't say until I know more.
Daha fazlasını öğrenene kadar sana söylemesem daha iyi.
How many times have I got to say it?
Daha kaç kere söylemem lazım?
It's like I always say... a team that trusts is a team that triumphs.
Her zaman dediğim gibi : Güven veren bir ekip, başarı kazandırır.
I just want to say you're an amazing talent, and it would be a shame to see you throw your career away chasing Bigfoot.
Sadece harika bir yeteneğin olduğunu ve Koca Ayak'ın peşinde kariyerini heba ettiğini görmek yazık olur demek istiyorum.
I'm gonna say it has changed you.
Bu senin için değişti.
If you say it, Doc, I believe it.
Eğer bunu söyleyen sensen, Doktor, inanırım.
So unless I cross it, I'm not in violation of your restraining order.
Bu çizgiyi aşmadığım müddetçe yasaklama emrini ihlal etmiş sayılmam.
If I didn't know any better, I'd say your heart's not in it.
Eğer bilmeseydim bu işte gönlünün olmadığını söylerdim.
It won't do what I say!
Söylediğim şeyi yapmıyor.
I can't say it was a pleasure.
Büyük bir zevkti diyemeyeceğim bunun için.
Don't say anything. I got it.
- Bir şey söylemene lüzum yok.
I want to ask you something, but... I'm not sure how to say it.
Bir şey sormak istiyorum, ama... nasıl sorsam bilemiyorum.
I'm not even gonna say anything about it being 5 : 03 and that being your second bourbon.
Saatin kaç olduğunu söylemeyeceğim bile, 5 : 03 ayrıca bu senin ikinci bourbon'un.
And I got you the commercials, got you the soaps, eventually got you a job paying you almost three million dollars a year, making you so famous that you could wear a ski cap when it is 80 degrees outside, and no one would say a damn thing.
Sana reklamlar, günlük diziler, ve en sonunda sana öyle bir iş buldum ki neredeyse yılda 3 milyon dolar, kazandırıp seni meşhur yapan ki dışarısı 40 dereceyken bile kayak beresi takıp gezebilmene, kimsenin birşey söyleyemeyeceği bir iş.
If I'm overstaying my welcome, I wish you would just say it.
eğer burada kalmam sana batıyorsa, sadece bana bunu söylemen yeter.
The year, I shall not reveal, but suffice it to say that we each carried...
Yılını söylemeyeceğim ama ikimizin de kendi yükümüzü...
He went and changed his whole life, and I don't even got a say in it.
Gitti hayatını değiştirdi, bu konuda söz hakkı bile vermedi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]