English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / If he's in there

If he's in there Çeviri Türkçe

637 parallel translation
Even if he continues to talk back, act brash or bratty in the future be understanding of him, and continue to be there for him, okay?
Dinlemese de, gururlu davranıp her şeyi pat diye söylese de onu anlamaya çalışıp hep yanında ol.
Now, mum, if hornblower puts his hand to that, he'll have been done in the eye and 6,000 out of pocket. You will have a very nasty neighbor there.
Evet madam Hornblower bu işi yapınca cebinden 6 bin çıkmış olacak ve siz çok kötü bir komşu olacaksınız.
If he wants to look at'em, let him look at'em. There's no harm in that ".
Ne zararı olur? " dedim.
If he's in continual fear and suspicion he's bound to lose his head and do something... that will make his guilt as plain... as the fact that there's no poker in this room.
Eğer sürekli korku ve şüphe içindeyse kafasının karışması kaçınılmazdır ve suçunu açığa çıkaracak bir şeyler yapar. Tıpkı, aslında bu odada soba maşası olması gerekirken hiç olmaması gibi.
If he got in here, there must be some way out.
Eğer o buraya girdiyse, bir çıkış yolu olmalı.
He says you come in peace today, but there won't be any peace... if you try to take the singing wire through the Ogallala nation.
Barış için geldiğinizi söylüyorsunuz, ama eğer şarkı söyleyen teli Ogallala Ulusunun toprakları içinden geçirmeye çalışıyorsanız burada barış olmayacak.
And if there were a man like that, with a kink in his brain, running around loose what would he be like?
Eğer öyle bir adam varsa, kafası karışık kendini kaybetmiş... Neye benzerdi?
The Hoxton Creeper, to the best of my knowledge, is not a madman or if he is then there's method in his madness and that method I'm convinced is supplied by Giles Conover.
Hoxton Creeper, bildiğim kadarıyla, bir deli değil, öyle olsa bile, deliliğinde bir yöntem var ve bu yöntem bence Giles Conover tarafından sağlanmış.
And I don't think there's a man in the world that wouldn't get out of a mess like this if he could. Oh, we mustn't quarrel.
Üstelik kaçmaya fırsatı varken böyle bir dertten kaçmayacak adam...
When in the action you are hot and dry and that he calls for drink, I'll have prepared him a chalice for the nonce, whereon but sipping, if he perchance escape your venomed point, our purpose may hold there.
Kavgada kızışıp susadığınız zaman, Hamlet bir şey içmek ister nasıl olsa, öyle özel bir içki hazırlarım ki ona, bir yudum içmeyegörsün, istediğimiz olur senin zehirden kurtulacak olursa.
He mentioned that his mother owned a farm in Illinois, and I told him I was sure... there wouldn't be much trouble getting his wife discharged if he took her out of the state.
Annesinin Illinois'de bir çiftliği olduğundan bahsetti ben de eğer eyalet dışına çıkacaklarsa eşinin taburcu olmasında sıkıntı olmayacağını söyledim.
He can fix anything if there's money in it for him.
Parasını verdikten sonra her şeyi ayarlar o.
If all the eligible maidens in my kingdom just happened to be there, why, he's bound to show interest in one of them, isn't he?
Eğer krallığımdaki bütün evlenmemiş genç kızlar da bir şekilde orada olursa, onlardan birine ilgi duyabilir, öyle değil mi?
If he ain't so tough, there's been an awful lot of sudden natural deaths in his vicinity.
O kadar sert değilse çevresinde böyle çok ani doğal ölüm olması korkunç.
If he's in Mexico City, I'll see him there.
Eğer Mexico şehrinde ise, onu orada görürüm.
Zouk lives up in the garret. Shall we go see if he's there?
Zouk yukarıda, çatıda yaşıyor.
And if there's a God in heaven, I'm sure he'll be in Gus'corner tonight.
Ve cennette Tanrı varsa, bu gece Gus'ın köşesinde olacağına eminim.
There won't be a word said in Big Daddy's house that he can't hear if he wants to.
Koca Baba'nın kendi evinde, onun arkasından... tek kelime bile konuşulamaz.
If he put the jacket in there and it's gone now then somebody must have taken it out again.
Ceketi bu valize koymuştun ama şimdi kayıp Demek ki birileri onu oradan almış. Muhtemelen.
There's another thing now if we're all going to be in here three or four days, close together like it might be a good idea if a certain party, not to mention no names was to do what he said he'd do.
Bir şey daha var. Hepimiz üç dört gün burada burun buruna kalacaksak... ismi lazım olmayan birinin yapacağını söylediği şeyi yapmasında... fayda var.
There's one thing about him. He'll always help if I'm in any sort of trouble.
Onun en iyi yanı, ne zaman sıkıntım olsa bana yardım eder.
IF HE F IN DS OUT, THERE'S NO TELLING WHAT H E'D DO.
- En yakın telefon nerede? - Jerry!
In the humble opinion of a scientist if there's anything to that stuff you sell he might have gotten a little just a little help from up there!
Bir bilim adamı olarak bence satışını yaptığın şey gerçekse yukarıdan birazcık destek gelmesi gerekirdi!
Somebody tell him if he's going to be in Ruby tonight... that I'll be there sometime.
Ona söyleyin, bu gece Ruby'ye gideceğim.
If he's out there... he'll be in our sector till morning.
Endore eğer oradaysa... sabaha kadar bizim bölgemizden çıkamaz.
- Listen to him, he's crazy. If I hadn't made up my mind already, that performance in there would have settled it forever.
Kararımı önceden vermeseydim bile..
There's a taunting attitude in his phone calls... as if he has an extreme hatred for Mr. Gondo.
Telefon görüşmelerindeki iğneleyici tavırları nedeniyle... Bay Gondo'dan tarif edilemezcesine çok nefret ettiği sanılıyor.
If there's anything at all in what you say, he murdered her.
Söyledikleriniz doğruysa kadını o öldürdü.
but if there's just one chance in a thousand that he has got something... boy, I'd rather take it than just sit around here waiting to die.
Fakat hayatta kalmak için binde bir şansımız varsa.... çocuğun durumu da kötü. burada oturup ölmesini beklemekten iyidir.
There's Philips'lab, but I don't know if he'll talk to us.
Philips'in laboratuarı var ama bizimle konuşacağından emin değilim.
- He'd push oatmeal if there was loot in it. He's my man.
Yeterince para varsa yulaf ezmesi bile satarmış.
He's going to stay there till you get back on your feet, even if it costs Sarek his life.
Sen geri alana kadar orada kalacak, Sarek'in hayatına mal olsa bile.
Lebec's gang's bound to be at the funeral and if Clouseau happened to be there as well, there's no knowing what information he might turn up with.
Lebec'in çetesi de cenazede olacak, efendim... Clouseau da cenazeye katılırsa nasıl bir bilgiyle geri döneceğini kimse bilemez. Tahmin bile edemezsiniz.
He's not hiding in there, if that's what you're thinking.
Saklandığını sanıyorsanız, kendisi içeride değil.
If I can keep his eye on me he'll still think there's one of us in this house.
Eğer dikkatini çekebilirsem birimizin hala içeride olduğunu sanacak.
There's no danger if he gets medication in time.
İlacını zamanında alırsa sorun olmaz.
If there's a God, Howard, he probably lives in this building. Now, this is a big step for you.
Bir Tanrı varsa muhtemelen bu binada yaşıyordur.
If he doesn't, there's no guarantee anyone west of Piedmont will be alive in the morning.
Eğer yapmazsa, Piedmont'un batısındaki hiçbir yerin hayatta olacağına garanti veremem.
Now, you see, he's putting in a peg down there Because I'm quite a way up now And if I come unstuck here
Oraya çivi çakıyor, çünkü çok yüksekteyim ve ayağım kayarsa aşağı uçarım.
There are several bruises, almost as if he'd been in a fight.
Sanki kavga etmiş gibi bir kaç sıyrık var.
Karen, go in the house and see if he's there.
Karen, eve gidip, orada mı bak.
- The man up there, he said he'd like it better if he could go in to the judge and tell him... that you'd made one good case for Uncle and you were working on some others.
Savcı, yargıcın karşısına çıkıp senin, bir davada "Amca" ya yardım ettiğini ve başka davalar için de çalıştığını söyleyebilirse bunun çok iyi olacağını belirtti.
He'll get it coming to him! And what if Vitya is in there? What if he's burned?
Ya yandıysa?
Axel feels appreciated if, when he's done, assuming he's alive, there's a little reward.
İşi bittiğinde ölmezse eğer, küçük bir ödül var. Axel'in çok hoşuna gidecek.
If there's a God in heaven, please help me! Maybe he'll try it again.
Belki yine dener.
I figured if he wasn't dead, he couldn't live more than two hours out there in that heat.
Ölmüş olmasa bile, o sıcakta iki saat bile yaşayamazdı.
If Captain Turner's right and there is a homicidal maniac on board this ship... and it's not Dr. Svevo, then he's in as much danger as we are.
Eğer Kaptan Turner haklıysa ve gemide bir katil varsa ve Dr. Svevo değilse o da en az bizim kadar tehlikede.
If there's a God, he doesn't send Hyer to prep school and Yale to let him die in a plane.
Eğer Tanrı varsa, niye Hyer gibi bir herifi Yale'den mezun etmek için vakit kaybediyor sonrada ölmesi için bir uçağa bindiriyor.
He said if you're not there in ten minutes, he's getting John Houston!
10 dakikaya kadar gitmezsen John Huston'ı arayacakmış!
There's a trout living in this cove... that weighs 10 pounds if he weighs an ounce.
Bu koyda beş kilo kadar çeken... bir alabalık yaşıyor.
If there is a God, then he's a shit, and I'd like to kick him in the butt.
Eğer Tanrı varsa,.. ... O boktan biri. O'nun kıçını tekmelemek isterdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]