In case you forgot Çeviri Türkçe
146 parallel translation
I brought some contraceptives with me in case you forgot.
Belki unutmuşsundur diye prezervatif getirdim.
Wanted to remind you, in case you forgot, when you testify tomorrow, remember, you're sworn to tell the truth, the whole truth and nothing but the truth, so help you God.
- Unuttuysan hatırlatayım demiştim. Yarınki soruşturmada tanıklık yaparken, doğru söylemeye yemin edeceksin. Tüm gerçeği ve sadece gerçeği.
In case you forgot, the US Army's looking for us... and you're just waving a red flag.
Unuttuysan hatırlatayım, Amerikan Ordusu bizim peşimizde ve sen karşılarında kırmızı bayrak sallıyorsun.
It's Wednesday, but in case you forgot, it's almost been nine years since you've been married to me, so... here's your prize.
Çarşamba evet, ama unutmuş olabilirsin, benimle evleneli neredeyse dokuz yıl oldu, bu yüzden... işte ödülün.
Well, in case you forgot, it's Marrakesh 1442.
Belki unutmuşsundur diye söylüyorum, Marakeş 1442.
In case you forgot, moron, Catholics don't get divorced.
Belki unutmuş olabilirsin ama Katolik olarak boşanmaman gerekir.
What you have to do, in case you forgot,
Peki yapman gerekenleri unutursan ne olur?
In case you forgot, that's from your graduate thesis.
Ve eğer unuttuysan, bu senin mezuniyet tezin.
In case you forgot, we're a very nonspirited group and pep rallies are all about spirit.
Unutmuşsundur. Biz oldukça cansız bir grubuz. Ve partiler tamamen canlılıktır.
In case you forgot, you're stronger than me.
Unutmuş olabilirsin ama sen benden biraz daha güçlüsün.
I hate to interrupt your whole "staring off into space aimlessly" thing that you got going on right now, but in case you forgot,
Şu anda yaptığın gibi amaçsızca boşluğa bakmanı engellemekten nefret ediyorum ama kötü...
Here's the police report I filled out that night, just in case you forgot.
Bu, o akşamki polis raporu, unutmuş olmana karşı.
In case you forgot, we still have the First Amendment here.
Unutmuş olmanıza karşın söylüyorum, Burada hala anayasa geçerli.
In case you forgot, I've been getting my hustle on long before you became assistant manager.
Belki unutmuşsundur ama, sen müdür yardımcısı olmadan çok önceden beri ben bu koyduğumun yerinde paramı kazanıyorum.
Want both barrels now or should I save one in case you forgot to clean the sheets?
İki koltuğu da istiyorum, çarşaflarını yıkamayı unutmuş olabilirsin diye birini saklamalı mıyım?
In case you forgot, I'm mortal now.
Unuttun diye söylüyorum. şu an ölümlüyüm.
They made a mistake because, in case you forgot, I'm definitely pollinated.
Bir hata yapmışlar çünkü hatırlarsan ben hamileyim.
In case you forgot,
Unuttuysan söyleyeyim.
In case you forgot, you're a criminal and a scumbag.
Unuttun galiba, sen bir suçlu ve pisliksin.
My family died here, in case you forgot!
Unuttuysan söyleyeyim. Benim ailem burada öldü.
And they left you here bleeding, just in case you forgot.
Seni burada kanlar içinde bırakıp gittiler, unuttun mu?
Well, I wrote this down, just in case you forgot.
Sen unutursun diye bunu yazdım.
And I got a five-year-old daughter... to take care of, in case you forgot!
Artık 16 yaşında değilim. Bakmam gereken 5 yaşında bir kızım var benim.
Sorry, but just in case you forgot, she's the reason I became like this.
Üzgünüz, ama sadece durumda o böyle oldu nedeni, unuttum.
Well, in case you forgot, you answer to me.
Belki unutmuşsunuzdur, bana cevap verirsiniz.
In case you forgot, the Great Writer-in-the-Sky recently wrote me out... permanently.
Unuttuysan Ulu İsim Yazıcı adımı gökyüzüne çoktan yazdı. Sonsuza dek...
This wasn't our first stop, in case you forgot.
Bu ilk durağımız değildi.
In case you forgot.
Belki unutmuşsundur diye.
I am a father, in case you forgot.
Ben bir babayım, şayet unuttuysan.
- In case you forgot, we wear uniform here.
- Farkındaysan, üniforma giyiyoruz.
L'm his wife, in case you forgot.
- Unuttuğun bu.
- In case you forgot, I'm a criminal.
Unuttun galiba, ben bir suçluyum.
In case you forgot, Neil, you're the one in jail.
Unuttuysan hatırlatayım Neil, kodeste olan kişi sensin.
In case you forgot, Hopper, Damien is the bad guy.
Eğer unuttuysan, Hopper, kötü adam Damien.
In case you forgot,
Eğer hatırlarsan...
In case you forgot, I am his mother.
Ve ben onun annesiyim bunu unutuyorsun.
In case you forgot, McKay and his sister are still missing.
Unutma ihtimaline karşılık, McKay ve kız kardeşi hala kayıp.
And I'm Emily, in case you forgot.
Ve ben de Emily, eğer unuttuysan.
Just in case you forgot you're in a zoo.
Bir hayvanat bahçesi kafesinde unutulup kalırsın.
No. No, in case you forgot, I'm a "freakishly" large man and these are "freakishly" small tights.
Unuttuysan söyleyeyim, ben "acayip" iri bir adamım ve bu "acayip" minik bir tayt.
In case you forgot, I brought you here.
Belki unutmuşsundur, ben seni buraya getirdim.
And you work for us, in case you forgot.
Ve sen bizim için çalışıyorsun bunu unutma.
Well, of course, you do, but just in case you forgot, it sucks.
Tabii ki biliyorsun. Ama unuttuysan söyleyeyim, berbat.
I lost a patient, and in case you forgot,
Hastamı kaybettim, Eğer unuttuysan söyleyeyim...
In case you forgot, my last term at the helm was a complete disaster.
Eğer unuttuysan, dümendeki son dönemimin felaketle sonuçlandığını hatırlatayım.
While you're whining about your case seems you forgot about Harper Anderson Lori Thatcher, the women in Philly.
Davan için mızmızlanırken Harper Anderson'ı, Lori Thatcher'ı ve Philadelphia'daki kadınları unutuyorsun.
I just wanted to tell you that in case I forgot.
Bunları unutmuş olabilirsin diye tekrar hatırlatmak istedim.
- In that case, you forgot the heaving.
- Bu durumda inip kalkışlarını unuttun.
Just in case you forgot.
Unutmamamız için arada bir yine herkesi korkutacaklar.
I got paged for the midnight to 8 shift, and i really... well, in that case, there is something that i have to do tonight that i forgot to tell you.
Gece yarısından sabah 8'e kadar ki vardiyaya çağrıldım ve benim gerçekten... Bu durumda, sana söylemeyi unuttuğum ve yapmak zorunda olduğum bir iş var.
I just wanted to call you and tell you that I Iove you, in case that you forgot.
Beni unutmayasın diye, seni arayıp sevdiğimi söylemek istedim.