English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ I ] / It's only a dream

It's only a dream Çeviri Türkçe

96 parallel translation
This show is a choreographer's dream, and only you can do it.
Bu şov, her koreografın hayalidir ve yalnız sen başarabilirsin.
I don't know, but a love like ours just can't fade away... as if it were only a dream.
Bilmiyorum, bizimkisi gibi bir aşk böyle yok olup gitmemeli... sanki bir rüyaymış gibi.
I know it's only a dream but I'd rest much easier if you hadn't had come to Coronado.
Bir rüya olduğunu biliyorum ama Coronado'ya gelmemiş olsan daha rahat uyuyacaktım.
I've told you about a dream I have, but I'm not sure it's only a dream.
Sana gördüğüm rüyayı anlatmıştım ama sanırım bu sadece bir rüya değil.
IT'S ONLY A DREAM.
Sadece bir rüya.
Then comes the awareness that it's all false, that "it was only a dream,"
Sonra da tamamen yanlış olduğunun farkına varılır,
it's only a dream I had.
O sadece gördüğüm bir rüyaydı.
But it's only a dream.
Ama bu sadece bir rüyadır.
It's only a dream.
Bu sadece bir rüya.
It was only a bad dream.
Yalnızca kötü bir rüyaymış.
- But it's only a dream.
- Fakat bu sadece bir hayal.
But everything's fine, because it's only a dream.
Çünkü bir rüyaymış.
It's alright. It's alright, Georgie. It's only a dream.
Tamam Georgie, sadece bir rüya.
Thank goodness it was only a dream.
Neyse ki sadece rüyaymış.
It's only a dream.
Sadece bir rüya.
Of course, it's only a dream.
Tabii bu sadece bir rüya.
It's only a bad dream.
Kötü bür rüyaydı yalnızca.
Right now it's only behind a counter, but I dream about doin'make-up for movies.
Filmler için makyaj yapmak gibi bir hayalim var ama şu anda bunu gerçekleştiremiyorum.
who knows if it's just a dream, only I can make sense Sleeping in peace here, my great ability awaits assent
Kim bilir hangi rüyaların gerçek çıkacağını.... yada kimbilir gerçeklerin sadece kabus olacağını!
Only it's not a dream.
Ama düş değildir.
It's only a dream.
- Sadece bir rüyaydı.
Sammy, Sam, it's only a dream.
Sammy, sadece bir rüyaydı.
- It's only a dream!
Bu sadece bir rüya!
It's only a dream.
Bu sadece bir rüyaydı.
- But it's only a dream.
Ama bu sadece bir hayal!
oh, it was only a dream.
Oh, sadece rüyaymış.
Whatever happened to "It's only a dream. Don't worry about it?"
Peki "bu sadece bir rüya, kafana takma" ya ne oldu?
It's a dream. It's only a dream.
- Hepsi rüyaydı.
Since it's only a dream, indulge your fantasies, Jack.
Sadece bir hayal olduğuna göre, fantezilerinin keyfini çıkar, Jack.
The band may be a small dream, but it's the only one I've got. I'm Audi 5000.
Grup küçük bir hayal ama tek hayalim.
It was only a dream.
Sadece bir rüyaymış.
It's only a dream.
Sadece rüyaydı.
It's only a dream.
Sadece bir rüya!
It's only a dream.
Evet.
Maybe it's only a dream!
Belki de bunlar sadece rüyadır!
it's only a dream.
Evet, bu bir rüya.
I should tell you, only because it's a sign of good luck among my people... that I saw you in a dream last night.
Halkım arasında şans getirdiğine inanıldığı için söylemek isterim ki dün gece seni rüyamda gördüm.
- Up here It's only a dream, now.
O şu anda sadece bir rüya.
It's only a dream, angel.
- Sadece rüya meleğim.
( woman ) You know how some movies have a dream sequence, only they don't tell you it's a dream?
Bazı filmlerde rüya sahneleri olduğunu ama o sahnenin rüya olduğunu söylemediklerini bilir misiniz?
It's only a dream.
aklıma bir şey geldi!
It's only a dream. It's only a dream!
Sadece bir rüyaydı, sadece rüya!
Darling, come back to bed, it's only a dream!
Sevgilim, dön yatağa, sadece bir rüya!
But all the drugs in the world aren't going to change the feeling that your whole life's been a dream and it's only now that you're waking up.
Fakat dünyadaki bütün uyuşturucular hissettiklerini, bütün yaşamının bir rüyadan ibaret olduğu ve şimdi bu rüyadan kalkmak üzere olduğun şeklinde değiştirmeyecekler.
It's only a dream!
O yalnızca bir rüyadır!
Penny, it's only a dream.
Annie, bu sadece bir rüya, uyan.
Not only because it involved the young people who shared his dream but more intimately, it implicated Philotas, his companion from boyhood when a page confessed that a few days before, he'd informed Philotas...
Bu sadece hayallerini paylaştığı içoğlanlarının alet edilmiş olmasından değildi. Üzüntüsü, daha çok çocukluğundan bu yana yoldaşı olan samimi dostu Philotas`ın bu işe karışmış olmasındandı.
That's your big plan, is don't have a dream,'cause if you have a dream, it'll only turn to shit.
Bir rüyan olmaması senin büyük planın... çünkü bir rüyan olursa, boka dönecek.
It was only a dream.
Söylediğin gibi, sadece bir rûyaymış.
Just to be back here with all these guys, you know, especially Farm back on our home terrain, it's special - it's one of those once in a lifetime reunion trips that you only dream about.
Tüm çocuklarla, özellikle de Farm'la burada, kendi mekanımızda buluşmak gerçekten çok güzel. Bu özel. Bu sadece hayal edebileceğiniz hayatta bir kez olabilecek buluşma seyahatlerinden biri.
It's only a dream.
Bu bir rüya.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]