It ain't pretty Çeviri Türkçe
188 parallel translation
It's pretty, ain't it?
Çok güzel değil mi?
Pretty, ain't it?
Çok güzel, değil mi?
- My, it's pretty, ain't it?
- Vay. Çok güzel, değil mi?
- Pretty nice campus, ain't it?
- Güzel kampüs, değil mi?
Well, that's pretty sudden, ain't it?
Bu çok ani olmadı mı?
River sure looks pretty today, ain't it?
Nehir bugün çok güzel görünüyor, değil mi?
Pretty, ain't it?
Güzel değil mi?
Pretty, ain't it?
Güzel, değil mi?
Well, if it ain't, I'd be pretty hard to please.
Etmezsem, memnun edilmesi zor biriyim demektir.
Well, the system has worked pretty good up to now, ain't it?
Sistem şimdiye kadar iyi gitti değil mi?
It's pretty, but it ain't true.
Güzel ama doğru değil.
I ain't never heard you sing that before. It's pretty.
Bunu daha önce söylediğini hiç duymamıştım.
Hey, uh, look, mister, it ain't none of my business... but we got a pretty good doctor down the street there.
Bakın efendim beni alakadar etmez ama aşağı caddede çok iyi bir doktor var.
Them two is gonna tangle for certain, and when they do, it ain't gonna be pretty.
O ikisinin birbirine girmesi kesin. Yaptıklarında bu hiç hoş olmayacak çünkü önlerinde 1,000 milleri olacak.
Pretty grubby ain't it
- Evet, birçok daireyi çok kötü bir hâlde buluyorum. - Öyledir.
- Pretty picture, ain't it?
- Güzel manzara değil mi?
It ain't pretty... and it could be dangerous.
Hiç hoş değil ve tehlikeli olabilir.
- Pretty early for you, ain't it?
- Senin için çok erken, değil mi?
Ain't it pretty?
Güzel değil mi?
- Pretty, ain't it?
- Çok güzel, değil mi?
- It's pretty, ain't it?
- Çok güzel, değil mi?
As I understand it, when you ain't here with us... you keep pretty close to your house, uh, with your mother.
Anladığım kadarıyla, bizle burada değilken annenle evin oldukça yakındı.
- Yeah, it's a pretty night, ain't it? Yeah.
- Ne güzel bir akşam, değil mi?
- Pretty country, ain't it?
- Güzel topraklar, değil mi?
- Pretty steamy, ain't it?
- Epey şehvetli, değil mi?
This magazine of yours it's, uh- - It's for a pretty clean fight game ain't it?
Derginiz, hilesiz, temiz bir boks maçı olmasını ister mi?
Let me tell you something, it ain't gonna be but a half an hour before that sheriff comes over here. So you get yourself dressed up real pretty, and you come on downstairs and get your breakfast.
Bak ne diyeceğim Şerifin buraya gelmesi en fazla yarım saat sürer İyice süslen püslen, cici elbiseni giy sonra aşağı inip kahvaltını yap.
Gee, ain't it pretty?
Güzel, degil mi?
Look, Trumbull, I know you pretty well, and you ain't the least bit concerned with my health, so what's on your mind, and how much is it going to cost me?
Bak Trumbull, Seni yeterince iyi tanıyorum. ve senin yapacağın son şey benim sağlığımla ilgilenmektir. Kafandan geçen nedir ve Bana neye mal olacak?
That's pretty fat there, ain't it, boy?
Bu biraz şişkince evlat, öyle değil mi?
- Pretty, ain't it?
Güzel, değil mi?
If Cod ever made better inventions than a pretty woman or a bottle of whiskey, I ain't heard of it.
Eğer Tanrı, güzel bir kadın ve bir şişe viskiden daha iyi iki şey yarattıysa bile, ben bunu duymadım.
Getting pretty close to home, ain't it?
Gittikçe memlekete yaklaşıyor.
It's kind of pretty out there, ain't it?
Manzara pek güzel, değil mi?
I know it ain't gold, it's just fool's gold, but it's kinda pretty.
Altın olmadığını biliyorum, bu sadece budala altını, ama yine de çok güzel.
I mean, that's pretty poor pay for 20 years'hard work, now ain't it?
20 zorlu yıldan sonra çok az bir para, değil mi?
Well, now, sonny, that box is done up right pretty, ain't it?
Evlat, bu kutu çok güzel paketlenmiş, değil mi?
It's pretty, ain't it? Beautiful, ain't it?
Çok hoş, güzel, değil mi?
Say, partner, that's a pretty fancy rig you're driving, ain't it?
Çok güzel bir kamyonun olduğunu söylemeliyim, değil mi? Tamam.
Whole ship's rocking pretty bad, ain't it, captain?
Tüm gemi berbat bir halde, değil mi kaptan?
- Well, it's sure a pretty day, ain't it?
Kesinlikle güzel bir gün, değil mi?
If he didn't make it, he ain't gonna look too pretty.
Başaramadıysa pek yakışıklı görünmeyecek.
I'll tell you this, it ain't gonna be pretty.
Pek hoş olmayacak.
- Yeah, it's pretty, ain't it?
- Evet, çok güzel değil mi?
- Ain't it pretty?
— Tatlı değil mi?
Now, it ain't fancy, it ain't pretty, but it works... if you got the stomach for it.
Şimdi, bu kafanda canlanmayabilir, hoşta olmayabilir, ama iş yapar... Eğer ona dayaklılığın varsa.
- All this stuff's pretty old, ain't it?
- Tüm bu eşyalar, oldukça eski değil mi?
Pretty sight, ain't it?
Güzel manzara, değil mi?
Pretty comfortable house, ain't it?
Çok konforlu bir ev?
Pretty hard to believe, ain't it?
İnanılır gibi değil, değil mi?
- It's pretty obvious, ain't it?
- Çok açık, değil mi?
it ain't 131
it ain't right 63
it ain't me 21
it ain't over 16
it ain't easy 18
it ain't worth it 25
it ain't gonna happen 45
it ain't much 23
it ain't happening 25
it ain't like that 34
it ain't right 63
it ain't me 21
it ain't over 16
it ain't easy 18
it ain't worth it 25
it ain't gonna happen 45
it ain't much 23
it ain't happening 25
it ain't like that 34
it ain't my fault 18
it ain't working 22
pretty 763
pretty please 116
pretty girl 128
pretty little liars 50
pretty little thing 17
pretty cool 211
pretty bird 24
pretty boy 183
it ain't working 22
pretty 763
pretty please 116
pretty girl 128
pretty little liars 50
pretty little thing 17
pretty cool 211
pretty bird 24
pretty boy 183
pretty sure 147
pretty good 760
pretty one 24
pretty lady 91
pretty bad 77
pretty nice 37
pretty amazing 49
pretty awesome 32
pretty soon 246
pretty well 90
pretty good 760
pretty one 24
pretty lady 91
pretty bad 77
pretty nice 37
pretty amazing 49
pretty awesome 32
pretty soon 246
pretty well 90