It seems that way Çeviri Türkçe
325 parallel translation
It seems that way because we're close and heading in.
Sadece öyle görünüyor çünkü yönümüz ona doğrultulmuş ve yaklaşıyoruz.
It seems that way, doesn't it?
Öyle gözüküyor, değil mi?
- It seems that way...
! - Öyle görünüyor.
It seems that way.
Öyle görünüyor.
At least, it seems that way.
En azından öyle gözüküyor.
But... From the way I see it... it seems to me that President Joo is waiting.
Fakat bence Başkan Joo bekliyor gibi.
I hadn't thought of it that way before. Nobody seems to think that way.
- Basit yaşamak konusunda söylediklerinden sonra bu kadar üzücü olmasa gülünç olurdu zaten.
Tough, but that's the way it seems to be.
Zor bir şey, ama öyle olması gerekiyor.
I ain't no general, but it seems to me that's one way to win.
Ben general değilim, ama kazanmanın tek yolu bu gibi geliyor bana.
We were discussing that. It seems there's no way of telling.
Biz de bunu konuşuyorduk ama tahmin etmesi imkansız.
It only seems that way.
Sadece öyle görünüyor.
I didn't know you felt that way about it but seems like a lot of fuss and grief over little furniture and stuff.
Bu şekilde hissettiğini bilmiyordum, ama o küçük mobilyalarda ve eşyalarda çok fazla kavga ve acı varmış.
- Sure seems that way don't it.
Öyle görünüyor, değil mi?
Seems that way, don't it?
Öyle görünüyor, değil mi?
It just seems that way.
Bir şeyim yok.
And then, do it later on but that seems like such a hack's way of getting married, so we're going to drive up-state, or over to Jersey, or wherever it is that you do it, and do it.
Gerisini de sonra yapacaktık. Ama bu çok sıradan göründü, o yüzden... Jersey'e veya bu işler nerede yapılıyorsa oraya gidip... yapacağız.
It just seems that way when you look at it.
Bakınca kasıtlıymış gibi görünüyor.
At the very moment when the grasp of the enemy is at its throat, then it seems that the only way to survive is to use the means of the enemy, to rest survival upon what is expedient, to look the other way.
Düşmanının elinin boğazını sıktığı an geldiğinde hayatta kalmanın tek yolu, düşmanın yöntemlerini kullanmak..... ve bundan menfaat sağlamak için........ başka şeyleri önemsememezmiş gibi görünüyor.
Sorry, it seems he is lost... Ah, that's all right, he is going to find the way...
Aaa geldiği yolu şaşırmış.
It seems to be that, perhaps out of an excess of caution, my colleagues keep asking you indirect questions to which you can only reply in a roundabout way.
Hissediyorum ki meslekdaşlarım aşırı dikkat göstererek dolaylı sorular sorup duruyorlar siz de onları ancak dolaylı yanıtlayabiliyorsunuz.
I don't know, it seems to me that if they ain't got you one way, they've got you another.
Kadınlar insanı ya öyle ya böyle yeniyor gibime geliyor.
Then it seems crazy to go all that way when you could go together.
Bu kadar uzun yolu niye birlikte gitmeyesiniz?
I've been thinking about the day and the way it has gone and it seems to me that now I need to make a few personal statements for a variety of reasons.
Bugün neler olduğunu düşündüm ve çeşitli nedenlerle bazı kişisel görüşlerimi belirtmek istiyorum.
It seems it's turned out that way.
Görünüşte öyle oldu.
Well, it always seems that way the first time... but you'll see, it's actually rather simple.
Evet, ilk defasında hep öyle gelir ; ama göreceksiniz aslında oldukça basittir.
- Seems that way, doesn't it?
- Öyle görünüyor, değil mi?
Well, that sure ain't the way it seems!
Hiç öyle görünmüyor ama.
With the way things are happening out there, it seems that figures are still the only things that don't lie.
Etrafta olan bitene bakacak olursak rakamlar yalan söylemeyen tek şey gibi.
- Yeah, it sure seems that way.
Sanırım evet.
I mean, it seems to me that I should thank a person in his way.
Yani, birisinin bana kendi yöntemiyle teşekkür etmesi gerçekten çok hoşuma giderdi.
That way it seems there's more of them.
Her gördüğün bir polis olabilir diyorsun.
It seems to me that this is the way to the village.
Burası bana köye giden yol gibi geldi.
It only seems that way to you!
Biraz sabır gerekiyor, Josef.
Yes, it seems reasonable, put that way.
Evet, öyle açıklayınca akla yatkın görünüyor.
That's the way it seems to be here... but your going back is what's so important
Burada olmanı isterdim... ama geri dönmen çok önemli ise
Well, you know, honey, I don't know much about these things, but it seems to me that when they take a buzz saw to your credit card in public, it's just their way of saying, "Get lost, deadbeat."
Canım, bildiğin gibi bu işlerden ben pek anlamam ama bence bankalar toplum içinde kredi kartı isteğine bakarlarsa, "kaybol bedavacı" derler.
When he talks he seems to be saying... let's go, let's go that way, but it's just a tic.
şöyle gidelim der gibi sanki. Ama bu sadece bir tik.
It's like sex, a painstaking task that seems to go on and on forever, and when you think that things are going your way, nothing happens.
Aynen seks gibi, sonsuza dek süren zor bir görev ve tam işler sizin için yoluna girdiğinde, hiçbir şey olmaz!
It seems the way they design the car alarms is so that the car will behave as if it was a nervous, hysterical person.
Araba alarmlarını tasarlarken sanki arabanın sinirli, histerik bir insanmış gibi davranması istenmiş.
I told you, when the digger wasp comes back with its grasshopper, it briefly leaves it on the side of the burrow and then it goes down the burrow, and what it seems to be doing there is checking that the burrow is clear, that there's nothing in the way.
Kazıcı eşekarısı çekirgeyle döndüğünde kısa bir süre çekirgeyi dışarı bıraktığını ve sonra yuvasına girdiğini ve orada yuvanın güvenli olup olmadığını ve önüne çıkan bir şey olmadığını kontrol eder gibi yaptığını söylemiştim.
Seems that way, doesn't it?
Öyle görünüyor, değil mi?
It seems to me that the best way of employing the first part of this period would be for all of you to attempt the verse again.
Bence dersimizin ilk saatinde bu şiiri tekrar yazmanız hepiniz için daha iyi olacak.
Seems that's the only way anybody remembers it.
Herkes onu hayal meyal hatırlıyor zaten.
That's the way the world is, it seems.
Dünya böyle bir yer işte.
When I think of why I make pictures the only reason I can come up with.... It just seems that I've been making my way here.
Neden fotoğraf çektiğimi düşündüğümde aklıma gelen tek neden bu güne dek yaptığım her şeyin beni buraya getirmiş olmasıdır.
Ah, it only seems that way, Charon.
Tek yol buydu, Charon.
I mean, it seems a little safer that way.
Bu daha güvenli.
I can't help it if that's the way it seems.
Eğer öyle görünüyorsa buna karşı bir şey yapamam.
Well, it seems so crazy, and I don't know why Chrissy remembers it that way.
Biliyorum çok saçma geliyor. Chrissy'nin neden bu şekilde hatırladığını bilmiyorum.
It seems to me that my desire... has destroyed everything that stood in its way :
Görünen o ki tüm arzularım önüne çıkan herşeyi yok etti :
It just seems that way.
Onun gibi birşey.