English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ J ] / Just let

Just let Çeviri Türkçe

47,382 parallel translation
And I got up, it was three o'clock in the morning, and I came down and I grabbed my biggest canvas that I had, and just let it all out.
Kalktım, saat sabahın üçüydü. Aşağı indim ve elimdeki en büyük kanvası aldım ve içimdekini tabloya akıttım.
So, what, we just let'em off?
Yani ceza vermeyecek miyiz?
Just let me be.
Yeter ki beni rahat bırak.
- Just let me out.
- İndir beni.
Why shouldn't I just jump, just let go?
Neden her şeyi boş verip atlamayayım?
just let me know as soon as you decide.
Karar verdiğinde bana bildir.
Just let go of her.
Ama onu hemen bırak.
Just let Titty Bean do this, Snuzzles.
Fasulye Meme'nin bunu yapmasına müsade et Snuzzles.
- Yeah, just let me know.
- Tamam bana da haber ver.
Just let me go, I'll leave you in peace.
Gitmeme izin verin. Sizi rahat bırakacağım.
Let's just say a soul does exist.
Diyelim ki ruh gerçekten var.
He never tried anything, didn't try to touch me, didn't play with it, he just whipped it out and let it hang the whole dinner--the whole lunch.
Bir şey yapmadı, dokunmaya falan kalkmadı. Onunla oynamadı, öylece çıkardı ve tüm yemek boyunca sallanıp durdu.
Let me just...
Bekle...
Okay, before we get to the sentencing phase, let's all just sit down to dinner.
Tamam, ceza aşamasına geçmeden önce hep birlikte yemeğimizi yiyelim.
Just... you know, let us know what's going on.
Bize neler olup bittiğini anlat yeter.
It's hard to say exactly how things turned, but... let's just say... that night, things escalated quickly.
Olaylar tam olarak nasıl gelişti, söylemesi zor ama o gece, her şey çok hızlı ilerledi.
And if that's not enough, we're just gonna have to find something else, because we have to let them know this is not a senseless tragedy, that there are reasons why this happened.
O da yetmezse başka bir şey bulmalıyız çünkü onlara bunun mantıksız bir trajedi olmadığını, sebepleri olduğunu göstermeliyiz.
Never mind, let's just keep going.
Boş ver, devam edelim.
I just think it's something you don't want to let me be part of.
Sadece beni dâhil etmek istemediğin bir şey olduğunu düşünüyorum.
Let's just say that the one person who actually witnessed it... isn't around anymore.
Diyelim ki buna tanık olan tek kişi artık yok.
She let everyone intimidate her over and over and over, until she just disappeared.
Herkesin defalarca kendisini sindirmesine göz yumdu, ta ki yok olup gidene kadar.
I don't let just anybody ride my bike.
Bisikletime herkesi bindirmem.
But let's just say he had some help.
Yardım da almıştır elbette diye ekleyelim.
Rather than rush off after it again... maybe let's just do this a while longer.
İki ayağımızı yine bir pabuca sokacağımıza bu seferlik azıcık ağırdan alalım.
Let's just do this, cool.
Hadi bunu yapalım, havalı.
Let's just, let's just get this over with.
Hadi, şimdi sadece Bu işi hallet.
It's just I went through way too much shit for that money to let it just get thrown around like that.
Sadece çok fazla bok geçtim. O para için Almasına izin vermek Öylece atılmışlar
Let's just go there.
Hadi gidelim oraya.
Can you just please let me go?
Beni bırakabilir misin lütfen?
You need to let everyone go and leave right now. Just walk away or this one dies.
Herkesi serbest bırakın ve buradan derhâl gidin.
Just each other, - and I'll never let you go.
Sadece birbirimiz ve seni hiç birakmayacagim.
Fine. Just grab the stupid thing while I grab her, and let's get the "F" out of "H."
Ben onu alırken sen aptal şeyi tut..... ve buradan siktir olup gidelim.
Let's just go home.
Hadi eve gidelim.
I want to taste ice cream, but not just put it in my mouth and let it slide down my throat, - but really eat it.
Dondurmanın tadına bakmak istiyorum ama sadece ağzıma koyup boğazımdan kaydırmak için değil gerçekten yemek için.
Let's just get through this as quickly as possible.
Bunu olabildiğince çabuk noktalayalım sadece.
I just... just need to rest my eyes, so let's make this one simple...
Sadece... sadece biraz gözlerimi dinlendirmeliyim o yüzden bu seferkini basit yapalım.
And if you do it, well let's just say your little problem goes up in smoke.
Bu işi halledersen ufak sorunun ortadan kalkar diyelim.
'Cause well, let's just say... When an ex-con threatens ya, demands the goods. The smart money says co-operate.
Çünkü, şöyle diyeyim sabıkalı biri seni tehdit edip malını istediği zaman işbirliği yapman gerekir.
All these years I just... Let it go, but no more.
Bunca sene aldırmadım ama artık yok öyle.
- Just call me tomorrow. Let me know.
Yarın beni arasınız.
All right, let's all just settle for a minute, okay?
Pekala herkes biraz sakinleşsin olur mu?
Please. Let's just settle.
Lütfen hepimiz bir sakinleşelim.
Let's... let's just... let's not go.
Yani gitmeyelim işte.
let's just go now.
Hadi gidelim.
Now, before you have a feeling, let's just both agree, this is gonna be a process.
Her şeyden önce ikimiz de anlaşalım, bu bir sürecin parçası.
Let me just get my keys.
Bekle anahtarlarımı alayım.
Let's just say for testimonial purposes, it's better that you don't know.
Sadece delil amacıyla diyelim. Bilmemen daha iyi.
I'm just saying, drop in to the emergency room, let'em take a look.
Acil servise gidelim. Sana bir baksınlar.
Let's just say certain organs of State Security would be involved.
Milli Güvenlik Bakanlığı'nın belli kolları dahil olur diyelim.
So they just saw the light of day and let you go out of the goodness of their hearts.
Birden aydınlandılar ve iyi kalpli oldukları için seni saldılar yani.
Let's just call Carrie and see what she thinks, okay?
Carrie'yi arayalım. Bakalım ne diyecek, tamam mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]