English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ L ] / Let them have it

Let them have it Çeviri Türkçe

249 parallel translation
Come on, let them have it.
Hadi, servis yapalım.
Let them have it!
Saldırın!
Let them have it.
At kafalarına.
Let them have it.
Bırak alsınlar.
Yes, and he let them have it, he did.
Evet ve onlara dünyanın kaç bucak olduğunu gösterdi.
Let them have it all.
Bırak onların olsun.
All right, Charlie, Larry, let them have it!
Sizin tüm silahlarınızı almadan bırakmayacağım.
I'd get all the coppers, governors, posh whores, army officers, and members of Parliament, and stick them up against this wall and let them have it, because that's what they'd like to do to blokes like us.
O zaman bütün polisleri, yöneticileri,.. ... ordu mensuplarını, lüks düşkünlerini ve parlamento üyelerini tutar şu duvara yapıştırır ve kırbaçlarım,.. ... çünkü onlar da bizim gibi heriflere bunu yapmak isterler zaten.
Let them have it!
Ateş et bakalım!
She really let them have it and sent those guys to heaven
Onları gerçekten iyi benzetmişti ve sonunda hepsini öldürdü.
Make way. Let them have it.
Yoldan çekil de tanısınlar dünyayı.
If people want hate, let them have it.
Nefret edeceklerse bırak etsinler.
- Let them have it!
- Onları haklayalım!
Okay, let them have it!
Su püskürtün!
Gerald, let them have it, man.
Dediklerini yap!
If the Romulans wish the honour of first contact, let them have it.
Romulanlar ilk temas şerefini istiyorlarsa, tamam öyle olsun.
Let them have it.
Bırak onların olsun.
I'm really going to let them have it this time.
Bu işi bu sefer gerçekten çözeceğim.
Let them have it.
- Göster onlara.
It is a man's world, Gabrielle. Not because it should be, but because we let them have it. It's based on a woman's weakness.
Bu erkeklerin dünyası, Gabrielle... böyle olması gerektiğinden dolayı değil... ama biz onların sahip olmasına izin verdiğimizden dolayı.
"It is a man's world. Not because it should be...,... but because we let them have it."
Böyle olması gerektiğinden dolayı değil... ama biz onların sahip olmasına izin verdiğimizden dolayı.
All right, mates, let them have it!
Pekala millet, gösterin günlerini!
Erica, you shouldn't let either of them have it, it's highly dangerous.
Erica, ikisinin de almasına izin verme, çok çok tehlikeli
Do not let them pull you in. But if he takes a sock at ya, let him have it.
Sakın dalaşma onunla ama sataşacak olursa, gösterirsin ona.
Don't you know that the greatest men in the world have told lies... and let things be misunderstood if it was useful to them?
Gelmiş geçmiş en büyük şahsiyetler de yalan söyleyip ve onlara faydası dokunacaksa işlerin yanlış anlaşılmalarına sebebiyet vermemişler midir?
I never should have let them keep it here.
Onları burada muhafaza etmelerine izin vermemeliydim.
Let's at least have the pleasure of telling them about it, Charlie. Sink this ship?
En azından onlara anlatmanın zevkini tadalım.
Let them have the herd, make a run for it back to the fort.
Sürüye ele geçirmelerine izin ver, Sürünün gerisine gidin ve kaleye doğru yönelin.
Harry wouldn't have let them do it.
Harry bunu yapmalarına izin vermezdi.
Take off them guns and let's have it out!
Bırak silahını da hesaplaşalım!
It sadden me, but I have to let them do.
Bu beni üzdü, ama yerine getirmek zorundayım.
All right, let them have at it.
Pekala haydi başlasınlar.
We have to let them see it.
Görmelerine izin vermeliyiz.
Let them have it.
Ver onlara gitsin.
- He wouldn't have let them do it.
- O bunu yapmalarına izin vermezdi.
Let them have your arms. It's not me.
Silahlarını almalarına izin ver.
But before they collect their prize, let's just have a look at what made it possible... for them to be here with us tonight.
Ama onlar ödüllerini almadan önce, bu gece bu ödülü onlara neyin kazandırdığına bir göz atalım.
When it comes time for them to let off steam you have to allow them some room.
Yani kendilerini biraz bıraktıklarında onlara imkan tanıyorum.
But Confucius has answered them with the final whistle! It's all over! Germany, having trounced England's famous midfield trio of Bentham, Locke and Hobbes in the semi-final, have been beaten by the odd goal, and let's see it again.
Yarı finalde İngiltere'nin ünlü orta saha üçlüsü Bertham, Locke ve Hobbes'u bozguna uğratan Almanya tek golle yenildi.
"Here, let me have it." l've tried to take things away from grown people, I've never had them say, " Will you let me have...
Yetişkinlerden bir şey almak istediğimde bu kadar uğraşmadım. "Ver, versene şunu bana."
We're not going to let them have it, are we?
Kazanı almalarına izin vermeyeceğiz, değil mi?
Let them have the view if they want it.
İstiyorlarsa manzara onların olsun.
Let me have them, and I might consider it. No.
- Verin bana, üzerinde düşünürüm.
And when it's over... take a break, let them have a shot at you.
Bitiğinde de.. .. bırak birazda onlar saldırsın.
You could have let them keep it.
Bıraksaydın da onlarda kalsaydı.
Well, let me serve notice, as soon as I have the necessary evidence, I intend to expose them and make it absolutely clear that they are not welcome here.
Herkesi uyarmama izin ver, gerekli delillere sahip olduğum anda, onları ifşa etmeyi... ve burada hoş karşılanmadıklarını iyice anladıklarından emin olmaya niyetliyim.
- You shouldn't have let them do it.
Yapmalarına izin vermemeliydin.
It seems fair to let them see what they have saved.
Uğruna savaştıkları şeyi görmeye hakları olduğunu düşünerek kabul ettim.
I'm taking this piece over to S.T.A.R. Labs to let them have a look at it.
Bu parçayı incelemeleri için STAR laboratuvarına götürüyorum.
I suppose you have to let them sell it.
Bence pazarlamalarına izin vermelisin.
Why not just let them get married and let it be their problem, why did you have to make it mine?
Neden evlenmelerine ve bunun onların sorunu olmasına izin vermedin? Neden bunu benim sorunum haline getirdin?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]