English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ L ] / Look at it

Look at it Çeviri Türkçe

13,457 parallel translation
Dawn, just look at it like a vacation, ok?
- Dawn, tatil gibi düşün, tamam mı?
I need to look at it.
Bakmam lazım
Well, if that's how you want to look at it, then pucker up, because that man is a threat, and he's aligned with Louis, and I am in no mood for a power struggle.
- Eğer konuya öyle bakmak istiyorsan yalakalığa başlasan iyi olur, çünkü bu adam bir tehdit ve Louis'le birlikte ve güç kaybetmemek için savaşmak istemiyorum.
Well, Robert, we don't look at it that way.
- Robert, biz buna öyle bakmıyoruz.
How exactly do you look at it, Will?
- Tam olarak nasıl bakıyorsunuz Will?
We look at it as a gift to a couple of vultures trying to pick the flesh off the bones of an old case.
Eski bir davanın kemiklerindeki eti almaya çalışan iki akbaba için hediye olarak.
Roy, look at it!
Roy, ona bak! Roy!
But the way we look at it, you don't just blow up the whole thing'cause one part is broken.
Ama biz olaya şöyle bakıyoruz : Tek bir parçası çalışmıyor diye her şeyi silip atamazsın.
Well then, I will look at it again tomorrow then.
Yarın bir daha bakarım o zaman.
Look at it.
Baksana!
Kent, look at it.
Kent, bak işte.
Look at it scientifically.
Konuya bilimsel olarak bak.
What will happen is that people will look at it and they'll wonder "Is that...?"
İnsanlar bunu görünce ne olacak dersin? Onlar "yoksa bu şey değil mi...?"
May we take a look at it?
Bir bakabilir miyiz?
Just... 'Come and take a look at it.
Gelip bir bak lütfen.
It's OK, look at it.
Bir sorun yok, şu haline baksana.
When the one person presenting conflicting evidence shows up dead, without that evidence, I'd be a fool not too look at it at more angles.
Kafa karıştıran kanıtlar sunan birisi ölü bulunduğunda o kanıtlar olmadan daha fazla açıdan bakmazsam aptal olurum.
We just don't want to look at it that way.
Onlara o şekilde bakamayız.
Maybe I could take a look at it.
Belki de ben de göz atmalıyım.
Look at it.
Şuna bakın.
You don't have to take these out in here, please go home and look at it.
Burada çıkarmayın böyle de evinize gidip orada -
So, next time you think you might see one, I suggest you take a real close look at it.
Yani gelecek sefer karşına çıktığını düşünürsen iyice bakmanı tavsiye ederim.
Yeah, that's how the police look at it.
Evet, polisin buna bakışı böyle.
Is it too late for you to take a look at my camera?
Kamerama bakman için çok mu geç?
You guys, look at the timestamp. It's from just after midnight.
- Gece yarısından hemen sonra.
So i look it up, and actually by law It turns out that bourbon has to be at least 51 % corn.
Kanunen araştırdım, bourbonın üretimi için bourbonın % 51'inin tahıl olması lazımmış.
What if it happens again? Severide needs to take a hard look at rice,
Severide'ın yumruklarını kaldırıp üzerime gelmek yerine Rice'ı doğru düzgün izlemesi lazım.
Look at it!
Bak!
If you're really worried about the drama in your life, Brandon, look at the common denominator, okay? It's you!
O sensin!
Look at this place, man, it was built not to have any.
Şuraya bir bak, dostum. Burası hiç olmaması için inşa edilmiş.
look at me. It is gonna be OK, I promise you.
Ellie Ellie... bana bak.
It's who he didn't talk to that we need to look at.
Bakmamız gerek şey konuşmadığı kişiler.
No, not really. Okay, when I look at trees, I want to know what kind of tree it is.
Ben ağaçlara bakınca ne tür ağaçlar olduğunu bilmek istiyorum.
I mean, look at this place, C.J. I told you it's going off, huh?
Şuraya baksana C.J. Harika olduğunu söylemiştim değil mi?
IF YOU LOOK AT AN ANALOG CLOCK AND YOU'RE LOOKING AT THE SECOND HAND AS IT'S GOING AROUND, JUST AS YOU GRAB IT WITH YOUR ATTENTION,
Bir analog saate bakınca saniyenin döndüğünü görürsünüz sanki dikkatinizle onu yakalayacakmışsınız gibi saniye ibresi durur ve devam eder.
SO, WHEN WE LOOK AT A NORMAL PARTICLE, BECAUSE THE PARTICLE CARRIES SOME KIND OF CHARGE, THAT CHARGES STICKS IT TO THE THREE DIMENSIONS.
Normal bir taneciğe baktığımızda bu partikülün bir yükü olduğundan bu yük onu üç boyut arasında sıkıştırır.
BUT TO FIND THE BACKWARDS IN TIME TRAVELING HIGGS SINGLET, WE'LL HAVE TO LOOK AT WHAT HAPPENS BEFORE THE COLLISION THAT CREATED IT.
Ama Higgs Bozon'unun ne olduğunu bulmak için onu oluşturan çarpışmadan önce neler olduğunu bulmalıyız.
It's obviously a message, and my assumption is that it has something to do with the mouth,'cause look at this.
Belli ki bir mesaj veriyor ve tahminimce ağızla alakalı bir şey, şuna bir bak.
Take a look at the engine, it's an original
Motora bir bak... Orijinal.
When we look up at the sky, we're not seeing the universe as it is today but as it was hundreds, thousands, millions of years ago.
Gökyüzüne baktığımız zaman evreni bugünkü haliyle görmeyiz. Yüzlerce, binlerce, milyonlarca yıl önceki haliyle görürüz.
But I look at my fear... and I pray to find some small piece of bravery to face it.
Ama korkuma bakıp korkumla yüzleşecek bir nebze cesaret bulmak için dua ederim.
Look, as long as he is at his desk, the second you take control, he will notice, report it, and find you.
Bak, kendisi masasındayken kontrolü aldığın an farkına varacak, durumu rapor edip seni bulacaktır.
You could look at this any way you want, but I saw the panic in Brandon's eyes when he ran out of here. And it's the same exact panic that was in Eric's eyes when we went into the interrogation room on day one.
Bu konuya istediğin gibi bakabilirsin ama buradan kaçtığında Brandon'ın gözlerindeki paniği gördüm ve ilk gün sorgu odasına girdiğimizde Eric'in gözlerindeki panik tam aynısıydı.
In the meantime, look around at your future in case you make it here.
Bu esnada, burayı seçersiniz diye etrafınızdaki geleceğinize bakın.
Why would I wanna look at a bunch... of boring old-fashioned ways to do things when I have this cool tech to do it for me?
Benim yerime iş yapacak bu harika teknoloji varken neden bir sürü antika alete bakayım ki?
It was all shadows, so I didn't get a good look at him, but it would explain a lot...
Sadece gölgesiydi. Tam göremedim ama bu çoğu şeyi açıklığa kavuşturur.
Do you know how it would look to have no ceremony at all for my family?
Ailem için bir cenaze yapılmaması nasıl gözükürdü herhangi bir fikrin var mı?
I just remembered because it was so strange. A beautiful woman coming here, asking me to look at pictures.
Hatırladım çünkü güzel bir bayanın buraya gelip resimlere bakmamı söylemesi çok tuhaftı
Because you couldn't look over at the car in which your friend was kidnapped, or you would've been asked to identify it.
Çünkü arkadaşınızı kaçıran arabayı görseydiniz... -... onu teşhis etmeniz istenecekti.
I took a look at the man in the mirror, and I decided it was time to make a change.
Aynada kendime baktım ve değişme zamanının geldiğine karar verdim.
Don't look at me. You said it.
Bana bakma, konuşan sensin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]