Look at your hair Çeviri Türkçe
134 parallel translation
Look at your hair.
Şu saçının haline bak.
- Look at your hair.
- Şu saçına bak.
You look just beautiful. Look at your hair.
Harika görünüyorsun, saçların çok hoş olmuş.
Look at your hair.
Baksana şu saçlara!
Look at your hair.
Saçlarına bakıver.
Look at your hair!
Saçına bak!
Look at your hair, even.
Saçına bir bak.
Look at your hair.
Saçın ne güzel olmuş.
Look at your hair!
Saçlara bak!
- Look at your hair.
- Saçına bak.
Let's look at your hair.
Bırak da saçlarını bir kontrol etsin.
Look at your hair.
Saçlarına bak.
Hard isn't it? Oh, look at your hair.
Saçlarına bak.
Look at your hair.
Kendi saçına bak.
Look at your hair.
Saçına bak.
Look at your hair.
Oh saçına bak
- Look at your hair.
- Saçının haline bak.
I mean, look at your hair. lt's all braided up and stuff.
Saçına bakar mısın... örülmüş, bağlanmış.
Look at your hair, Molly What a mess!
- Saçların hayatım. - Berbat görünüyor.
LOOK AT YOUR HAIR.
Saçına bak.
Sarah, look at your hair.
Sarah, şu saçIarının haIine bak.
Tsk, tsk, tsk, tsk, tsk. Just look at your hair.
Şu ilginç saçlı kızımıza da bakın hele.
Hey girl, look at your hair.
Hey kız, saçlarına bak.
Look at your hair.
Tanrım.
Oh god, look at your hair. Once again, Let me Wipe you...
hadi, gel, yoksa üşüteceksin.
Look at your hair. It's beautiful hair.
saçlarına bakıver.çok güzel saçların var.
Look at your hair, your clothes, the way you talk.
Giysilerine, konuşma tarzına.
Look at your hair and clothes, for god's sake.
Şu saçına ve kıyafetine bir bak Tanrı aşkına.
Ugh! Francine, when I look at your hair... I doubt I could eat the amount I want to vomit.
Francine, saçına bakınca o kadar midem bulanıyor ki, bir şey yemek istemiyorum.
Let me have a look at your hair.
Saçına bakayım.
I find it hard to look at you, Waynette, especially with those things in your hair.
Özellikle şu şeyler kafandayken.
Look at your tough hair.
Şu sert çocuğun saçına bakın.
Look at all your hair!
Saçlarına bak.
I want you to look at your mouth, your mouth and your hair.
Ağzına ve saçlarına bakmanı istiyorum.
Look at you, putting all that poison in your hair.
Hâline bak! Saçına bunca zehir sürüyorsun.
Look at your hair.
Saçlarının haline bak.
Get serious about your look at Hair Bomb on Melrose.
Kendinize çeki düzen verin biraz.
Look at your face. Look at your precious hair.
Yüzüne bir bak, kıymetli saçlarına bir bak.
Roberta, look at your hair
Roberta, saçına bak.
But you wake up in the next morning... and the kitchen smells like coffee... and the kids have their hair brushed all by themselves... and you look at your husband, and no... he's not the person you thought he was.
Fakat ertesi sabah uyandığında mutfak sıcak kahve kokarken çocuklar kendi başlarında giyinmişken kocana bakarsın ve hayır o senin sandığın insan değildir.
I mean, look at your hair.
Mesela saçın.
Look at your hair.
Saçların.
Look at you, with your blond hair!
Kendinize bir bakın sarı şaçlarınıza!
I'll look at their records and get out of your hair.
Sadece onların kayıtlarına bakacağım ve buradan çekip gideceğim.
It's not, "Oh, look at the twins with the blond hair." That doesn't cut it anymore, all right? So listen, instead of- - holding your arms out straight, try flapping them.
Kollarınızı düz tutacağınıza onları çırpmaya çalışın.
Look at your heroic daddy in there making funny faces, falling to the floor, shedding his hair, lying perfectly still...
Kahraman babana bak, eli yüzü şekilden şekle giriyor, yere düşüyor saçları dökülüyor ve kımıldaman yerde yatıyor...
Joan, can I borrow your hair dryer... so I can look extra handsome for my job interview at Wiener World?
Saç kurutma makineni ödünç alabilir miyim, Joan? Yarın Sosis Dünyasındaki iş görüşmemde ekstra yakışıklı görünmek istiyorum.
Look at all this sand in your hair, Ruth.
Saçında bir sürü kum tanesi var, Ruth.
I mean, look at you. You got your hair did, your nails lookin'all good.
Kendine bir bak, saçlarını yaptırmışsın, tırnakların güzel görünüyor.
Look your husband in the eye and go step, dip, hair, flip.
Kocanın gözlerine bak, bir adım at, eğil, saçlar, kıvrıl.
look at you, with your hair like that, sitting there in your... robe.
Kendine bir bak. Dağınık saçlarınla bornozunla orada oturuyorsun.
look at me 7366
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733
look at this 4731
look at him 1555
look at her 948
look at me now 78
look at you 3730
look at that 4253
look at your face 75
look at yourself 268
look at it 733