English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ L ] / Looking good

Looking good Çeviri Türkçe

7,123 parallel translation
Wasn't looking good.
İyi görünmüyordu.
- everything's looking good. - Thanks, Doc.
Teşekkürler doktor.
She's looking good.
İyi görünüyor ama.
Looking good, sugar.
İyi görünüyorsun şekerim.
- Looking good.
- İyi görünüyorsun.
Not looking good for our hero.
Kahramanımız için pek iyi durmuyor.
- Looking good out there.
- İyi gözüküyorsun.
- Looking good.
iyi görünüyorsun.
Not looking good.
İyi görünmüyor.
We're looking good.
İyi görünüyoruz.
You're a smart, successful, good-looking guy.
Akıllısın, başarılısın, yakışıklısın.
She thinks you're the most good-looking man in this bar.
Senin bu bardaki en yakışıklı erkek olduğunu düşünüyor.
- Mm. Good-looking doctors run in the family.
Ailemiz güzel doktorla dolu.
Good luck finding one in this neighborhood, especially looking and smelling like you do.
Bu muhitte özellikle öyle görünürken ve kokarken bir taksi bulmada sana iyi şanslar.
He's good looking.
İyi görünümlüdür.
We're gonna keep on looking until we find a knob that makes you feel good.
Seni iyi hissettirecek tokmağı bulana dek aramaya devam edelim.
because he's not looking too good right now.
- Çünkü adam şu an pek iyi görünmüyor.
Have you seen a really good-looking guy, looks a little bit like George Clooney?
Yakışıklı biri geçti mi buradan? George Clooney'i andırıyor biraz?
Uh, not as good-looking as he thinks.
Düşündüğü gibi "iyi görünmüyor".
Then she joined tough broad, got in shape, lost the weight, and good-looking men started paying attention to her.
Erkek Fatma ekibine katıldı, şekle girdi, kilo verdi sonra yakışıklı erkekler ona ilgi göstermeye başladı.
That's gonna be one good-looking kid.
Çok güzel bir çocuk olacak.
Good afternoon. I'm looking for Lord Julien.
İyi akşamlar Lord Julien'e bakmıştım.
Thanks to $ 35 and the internet, you are looking at the good reverend Phillip Humphrey Dunphy.
35 dolar ve internet sayesinde karşınızda Peder Phillip Humphrey Dunphy duruyor.
You're smart, you're good-looking.
Zekisin, yakışıklısın.
Oppa you're so good-looking!
Oppa, çok yakışıklısın!
He's sweet and good-looking.
O çok hoş ve yakışıklı biri.
Here is exactly what I'm looking for. Oh good, yeah, great.
Val, şimdi aynen şöyle bir şey istiyorum.
Show is looking real good, okay?
Dizi çok iyi görünüyor.
So good looking and still super nice.
- Evet, ne adam ama!
What are you looking for? Oh, good morning.
Ne arıyorsun?
Oh, by the way, I'm still looking to fill my fellowship, if you hear of anybody good.
İhtisas yaptıracağım birini arıyorum. İyi bir öğrenci duyarsan haberim olsun.
Oh. Senorita Morales, you're looking good.
Sinyorita Morales, çok güzel görünüyorsunuz.
Alright! Great, you're very good-looking!
Çok da yakışıklıymışsın!
But what's the point if you're only good-looking and rich?
Sadece zengin ve yakışıklıysa ne olmuş yani?
You're very good-looking!
Çok yakışıklısınız.
She was looking to find a good samaritan.
Karşılıksız iyilik yapacak birini arıyordu.
You're athletic, you're good-looking, you're smart.
Atletiksin yakışıklısın, zekisin.
Extraordinarily good-looking, - no doubt.
- Kesin olağanüstü yakışıklıdır.
I like you, and I think you're a hell of a good-looking woman, and I'd love to get to know you better.
Senden hoslaniyorum ve bence çok çekici bir kadinsin ve seni daha iyi tanimak istiyorum.
Such a good looking guy with a foul tongue.
Böyle yakışıklı bir adamdan böyle pis laflar.
Looking for a good time.
İyi zamanı bekliyorum.
Looking for a good time.
İyi zaman geçirmeye.
That's smart, good looking out.
Akıllıca, güzel çıkış.
He's not looking so good.
İyi görünmüyor.
Take a good look around, because he is looking at you.
Etrafınıza iyice bir bakın çünkü o şu an size bakıyor.
♪ He may not be very good looking ♪ ♪ But he's got some spirit ♪
Tamam fazla yakışıklı olmayabilir ancak cesur biri o.
I'm good-looking, I have a healthy ego.
İyi görünüyorum, sahlıklı bir egoya sahibim.
- No, just a soldier looking for a good time.
Yok, iyi vakit geçirmek isteyen bir asker.
No, Crash, the good-looking, taller one?
Hayır, Crash, yakışıklı, uzun olan?
You see, I was a very good-looking young man.
- Görüyorsunuz, çok yakışıklı bir delikanlıydım.
Much more good looking than those two. Eurgh!
Bu ikisinden katbekat daha yakışıklı!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]