Make sense Çeviri Türkçe
10,227 parallel translation
If you ask yourself does it make sense? No.
Bir anlamı var mı diye kendinize sorarsanız, hayır.
That doesn't even make sense.
- Anlamsız bir kere.
No, no, no, it doesn't make sense, unless this was done by a professional.
Hayır, hayır, hayır. Bu hiç mantıklı değil, tabii bir profesyonel yapmadıysa.
There's still one thing that doesn't make sense to me.
Aklıma yatmayan bir konu var hala.
But that angle wouldn't make sense if the victim was hit by a car.
Kurbana araba çarpmışsa o açı çok anlamsız olur.
I'd guess bacterial pneumonia, but it doesn't make sense that it spread so quickly.
Bakteriyel zatürre olduğunu sanıyorum bu kadar hızlı yayılması mantıklı gelmiyor.
A troll farmer, a counterfeiter, a company that launders money for the Cabal, now this Djinn- - it doesn't make sense.
Kabal için para aklayan şirketten sonra şimdide Djinn Bu hiç mantıklı değil.
That doesn't make sense.
Hiç mantıklı değil.
It doesn't make sense.
Bu hiç mantıklı değil.
It doesn't make sense, but it does.
Akıl alır gibi değil ama öylesin.
Dean, doesn't it make sense?
Dean bu hiç mantıklı gelmiyor.
It doesn't make sense.
Hiç mantık değil, değil mi?
It doesn't make sense.
- Hiç mantıklı değil.
I-I know this doesn't make sense to you, but there's people in that house, one especially, they don't deserve this.
Sana saçma geliyor farkındayım ama o evde bunu hak etmeyenler var özellikle de birisi etmiyor.
We don't need it to make sense.
Mantıklı olması gerekmiyor.
It's their job to make sense out of it, not ours.
Mantık bulmak onların işi, bizim değil.
But it's finally starting to make sense.
Sonunda mantıklı gelmeye başladı.
This doesn't make sense. Someone's always here.
Burada her zaman birileri olurdu.
Might make sense to wait.
Beklemek mantıklı olabilir.
This doesn't make sense.
Eskiden her Pazar annemle ekmek ve şarap ayinine giderdik. Debbie. Koluna ne oldu?
Doesn't make sense.
Çok anlamsız.
I'm just... I'm trying to make sense of it all.
Sadece olanları anlamlandırmaya çalışıyorum.
Yeah, but that doesn't make any sense.
İyi de bu çok mantıksız.
The dates are off by three days. It doesn't make any sense.
Tarihlerinin arasında üç gün var.
Doesn't make sense.
- Çok mantıksız.
That doesn't make any sense.
Bu hiç mantıklı gelmedi.
This is all starting to make sense to me now.
Şimdi her şey yerine oturmaya başladı.
Make sense?
Anladın mı?
She's not going to risk life imprisonment when she's a couple of months away from becoming a consenting adult? It doesn't make any sense.
- Bu hiç mantıklı gelmiyor.
Doesn't make any sense.
- Hiç mantıklı değil.
And that would make so much sense if it was God that was doing the talking.
Eğer konuştuğun tanrı olsaydı bu mantıklı olurdu.
It doesn't make a whole lot of sense.
Çok fazla mantıklı gelmiyor.
Can you take a look at these transactions, see if they make any sense to you?
Şu işlemlere göz atıp bir şey anlayabilecek misin diye bakar mısın?
And I know that's ridiculous and it doesn't make a ton of sense, but...
Çok saçma biliyorum, hatta çokta anlamsız ama...
It doesn't make any sense...
Mantıklı değil.
Dates are off by three days. It doesn't make any sense.
Tarihler üç gün yanlış, Hiç mantıklı değil.
Ah, this doesn't make any sense.
Bu çok mantıksız.
Unless the unsub's having a complete psychotic break, these transfusions have to make some sense medically.
Şüpheli tamamen aklını kaçırmadıysa bu nakillerin tıbbi açıdan mantığı olmalı.
Yeah, don't take this the wrong way, Rick, but you don't make any sense.
Yanlış anlama Rick ama, mantıklı davranmıyorsun.
It doesn't make any sense, dude.
Hiç mantıklı değil oğlum.
It just doesn't make any sense.
Hiç mantıklı değil.
That doesn't make any sense.
- Bu çok saçma.
- I know, because I make no sense. I make no sense.
Biliyorum çünkü ben mantıklı değilim.
This is a reference book with a due date card, which doesn't really make any sense because reference books can't be checked out.
Bu vade kartı olan bir danışma kaynağı bu çok mantıksız çünkü danışma kaynakları kontrol edilemez.
The dates are off by three days, it doesn't make any sense.
Tarihlerinin arasında üç gün var.
That doesn't make any sense.
- Bu hiç mantıklı değil.
That doesn't make any sense.
Mantıklı gelmiyor.
But still, that doesn't make any sense.
Fakat yine de hiç mantıklı gelmiyor.
Okay, yeah, but it doesn't make any sense to me.
Tamam ama aklım hiç almıyor.
Okay, this doesn't make any sense.
Bu çok saçma.
Danny, you make the most sense.
- En uygun kişi de sensin Danny.
sense 44
sensei 439
sense of humor 23
make your move 45
make it happen 119
make some noise 52
make a wish 235
make it rain 28
make it count 38
make a difference 25
sensei 439
sense of humor 23
make your move 45
make it happen 119
make some noise 52
make a wish 235
make it rain 28
make it count 38
make a difference 25
make it work 61
make it last 17
make it up 16
make me proud 45
make me happy 23
make it two 94
make your choice 53
make me 142
make love to me 50
make a statement 17
make it last 17
make it up 16
make me proud 45
make me happy 23
make it two 94
make your choice 53
make me 142
make love to me 50
make a statement 17
make a hole 97
make a decision 55
make it stop 329
make it so 49
make it 257
make it look good 18
make it better 21
make love 46
make it quick 271
make it right 27
make a decision 55
make it stop 329
make it so 49
make it 257
make it look good 18
make it better 21
make love 46
make it quick 271
make it right 27