Maybe another time Çeviri Türkçe
414 parallel translation
Maybe another time?
Belki başka zaman, ha?
If he's busy, maybe another time.
İşi varsa... başka zaman.
Maybe another time.
Belki başka zaman.
I said maybe another time.
Belki başka zaman dedim.
Maybe another time.
Belki başka sefere.
Maybe another time, but tonight I have to wash my hair.
Belki başka zaman ama bu gece saçımı yıkamalıyım.
Maybe another time.
Belki başka bir zamana.
Maybe another time?
Belki başka bir zaman.
- Maybe another time.
- Belki başka zaman.
Maybe another time, okay?
Belki başka bir zaman, tamam mı?
Maybe another time, OK?
Belki başka zaman, olur mu?
Maybe another time?
Belki başka zaman
Look, George, I'm sorry, maybe another time, all right?
Bak, George üzgünüm ama başka bir zaman, tamam mı?
Maybe another time.
Belki başka bir sefere.
- Maybe another time, okay?
- Belki başka zaman, tamam mı?
No, thanks, but maybe another time.
Hayır, sağol, belki başka bir zaman.
I was just wondering, maybe you could take it along now, because there's another little job I want doing at the same time.
Sadece merak etmiştim. Belki de sen götürebilirsin. Çünkü o esnada yapılmasını istediğim başka bir iş daha var.
Maybe we are in for another time like'30.
Kim bilir, beklide 30'lu yıllardaki gibi bir salgınla karşı karşıyayız.
Maybe I should come back another time.
Ben daha sonra geleyim o zaman.
Maybe I should come back another time.
Belki başka zaman gelmeliyim.
Maybe she wants to do it another time.
Belki de başka zaman yapmak istiyordur.
Maybe it's time you had another man around the house.
Belki evde bir başka erkeğin bulunmasının zamanı gelmiştir.
It's maybe time to give him another wallop.
Onu istersen şimdi dövebilirsin, karışmam.
- Maybe I'll try a lightweight this time. - Another boy?
- Belki bu kez hafif sıkletten birini denerim.
So long Another time, maybe
# Elveda, yine görüşürüz belki #
Maybe, I'll come back another time?
Başka zaman mı gelsem?
Another time maybe.
Başka zaman belki.
If you will be patient maybe I will pay you something another time.
Eğer sabrederseniz... belki başka bir sefer size bir şeyler öderim.
Another time maybe, ok?
Belki başka bir zaman, olur mu?
I remember one time, I was maybe 7 or 8, my dad and I took a truckload of apples to market in another town.
Bir zamanlar, ya 7 yaşındaydım ya da 8, babam ve ben bir kamyon dolusu elmayı başka bir kasabadaki bir pazara götürdük.
Maybe we should do it another time.
- Belki başka bir zaman yapmalıyız.
I don't mean to bother you but maybe I should just come back another time, huh?
Ben seni rahatsız etmek istemezdim ama belki de başka bir zaman gelmeliyim ha?
Maybe I should come back another time.
Belki de, başka bir zaman gelmeliyim.
Maybe i'd better come back at another time.
Belki de başka bir zaman gelsem daha iyi.
Or maybe he was thrown back in time so that we would be able to take another road- - make... make a different choice.
Belki de, O, zamanda geri atılıp, bize, başka bir yola girmemiz için fırsat vermiştir. Farklı bir seçim yapmamız için.
Maybe it's time we took a vacation from one another.
- Belki de tatile çıkmanızın zamanı gelmiştir.
Given time, maybe you and Robert might get to like one another.
Biraz zaman vererek, belki senin ve hatta kardeşinin bile hoşuna gidebilebeği bir eş bulabilirsin de.
All right. Another time, maybe.
Tamam, başka bir zaman, belki...
Maybe time you had another lesson, eh?
Belki biraz daha ders alman gerekiyor, degil mi?
Maybe I'll see you again another time.
Belki başka zaman tekrar görüşürüz.
Maybe it's time we started talking with one another.
Belki de artık sohbet etmemizin zamanı gelmiştir.
Maybe you two could settle this at another time!
İkiniz bunu başka bir zaman çözseniz.
Well, maybe we should come back another time.
Belki de başka bir zaman gelsek daha iyi olur.
- Another time, maybe.
Belki başka zaman.
Maybe another time.
Belki başka bir zaman.
Maybe we could have our meetings at another time.
Belki toplantılarımızı başka bir zamana alabiliriz.
By the time there's another invasion..... of artificially intelligent, dung-eating robotic probes,..... maybe their Überchildren will have devised a way to save our planet.
Uzaydan gelen, yapay zekâ sahibi, gübre yiyen böceklerin bir sonraki istilası gerçekleşene kadar belki de bu çiftin torunları, dünyamızı kurtaracak bir yol bulabilirler.
Another time, maybe.
Başka bir zaman, belki.
You know, maybe it's time you got yourself another hero. Because, to be honest, the one you've got sucks.
Belki de artık kendine yeni bir kahraman bulma zamanın gelmiştir, çünkü dürüst olmak gerekirse... şu anki, berbat.
Maybe I should come back another time.
- Belki başka zaman gelmeliyim.
Maybe we should do this another time.
Belki bunu şimdi yapmasak daha iyi.
another time 384
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to die 52
time to go home 94
time flies 78
time is running out 68
time to wake up 54
time is of the essence 71
time is money 74
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is of the essence 71
time is money 74
time is up 41
time travel 83
time to go 627
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
time for bed 134
times in a row 26
times before 18
times a day 121
times change 49
times over 33
times are changing 28
time will tell 62
times a week 28
time for bed 134
times in a row 26
times before 18
times a day 121
times change 49
times over 33