English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ M ] / My arse

My arse Çeviri Türkçe

476 parallel translation
♪ When I see a parson I gotta put my arse in ♪ The wagon that follows the tail of a crow
Bir rahip gördüğümde, kıçımı ortaya koyarım ki,... peşinden gelen araba karganın kuyruğudur,
My arse.
- Hadi oradan.
They come for my arse, not my mug
Kıçım için geliyorlar, suratım için değil.
Shove a stick up my arse like a puppet and shake me from side to side! Left, right, left, right!
Kıçıma kuklaymışım gibi bir sopa geçirip beni bir o yana bir bu yana sallamak isterdi!
- Retired, my arse.
- Emekliymiş, hadi oradan.
- I'll buy it for 180 - For 180 you can kiss my arse
- Onu 1,80'e alırım - 1,80'e anca kıçımı öpersin.
Sorry my arse.
üzgünüm
I'll get you a job if you lick my arse, Kermit.
Kıçımı öpersen sana bir iş bulurum, Kermit.
Kiss my arse
Kıçımı öp.
Said I was too old to show my arse.
Onlara kiç açma yasimin geçtigini söyledim.
Better than showing my arse in a nightclub.
- Daha iyi. Parti salonlarinda popomu sallamaktansa, - bunu tercih ederim ben.
Sit on my arse.
Kıç üstü oturuyorum.
I'd rather have a rusty spike shoved up my arse.
Kıçıma girmiş, paslı bir çiviyi tercih ederim.
Niece's wedding, my arse! The slime bucket's stalling.
Yeğeninin düğünüymüş, kıçımın kenarı.
Yes, your face, my arse.
Evet, yüzün kıçıma benziyor.
True my arse.
Doğruymuş, hadi ordan!
I have to walk my arse off to find you.
Seni bulmak için canım çıkacak.
Yesterday evening, he said he wished I had nipples on my arse.
Dün gece, "Keşke kıçında da memişlerin olsaydı." dedi.
- My arse.
- Popomu.
You better do mouth-to-mouth. My arse.
- Ağızdan ağza yapmalısın.
Thank you for saving my arse.
Kıçımı kurtardığın için sağ ol.
Then she'd say "Kiss my arse, you horny old bugger."
O da "Avucunu yalarsın, seni abaza, yaşlı sapık" derdi.
He liked my arse.
Kıçımın çok güzel olduğunu söyledi.
You like my arse too, don't you?
Kıçımı beğeniyor musun Paolo?
My tits, my arse...
Bahse girerim öylece duruyorsun, haydi anlat bana.
In my arse.
Kıçımdan.
He liked my arse.
Ne yaparsam yapayım ondan kurtulamadım!
And they said they'd come back and take it out on my arse, that's what they said!
Tekrar gelip, acısını benden çıkaracaklarmış. Böyle dediler!
Thinking about me, my arse.
Beni düşünüyordun, kıçımın kenarı.
Yes, but Hoxha was mad, he was dictator. Dictator my arse!
Evet ama Hoca deliydi, adam diktatördü.
- Prosecutor my arse!
- Kıçımın savcısı
My arse!
Saçma!
My arse!
- Saçma!
Pull my arse apart and hammer it. Here we come.
Burada olmalısın.
I've got hair enough on my arse to knit an entire sweater.
Kıçımda bir kazak örecek kadar kıl var.
! Your business my arse!
Senin işin benim kıçım!
Ah, kiss my arse.
Kıçımı öp.
Yeah, my arse your face.
Evet, benim kıçım senin yüzün.
Oh, aye. For all the good they've done me, I might as well have stuck them up my arse.
Bana yaptıkları onca iyilikten sonra onları kıçıma soksam yeridir.
I didn't come all this way to sit on my arse.
Onca yolu boş boş oturmaya gelmedim.
Stick your thumb up my arse!
Başparmağını kıçıma sok!
Kiss my arse!
Kıçıma anlat!
- You may kiss my royal arse.
- Soylu kıçımı öp.
My sister told me he'd only to see her dirty arse and he ejaculated
Kızkardeşim anlattı onun sadece kirli kıçını görmek istemiş, ardından boşalmış.
You can shove my money up your arse!
Al o paranı da götüne sok!
It seems, Passelewe, that my subjects are becoming a pain in the arse.
Öyle görünüyor ki, Passelewe, tebaam baş belası olmaya başladı.
Lots of lick-my-arse power trips around vicious 15-year-olds and you've just turned 16!
Bir sürü 15 yaşında hırçın, yalaka çocuğun arasında güç gösterisi yapabilirdin ama sen 16 yaşına girdin!
– Stuart — – While you tanned your hairy arse on the nude beaches of Crete, or wherever it was, swilling turpentine and stuffing vine leaves with a bunch of perverts, I was out there getting my masters degree
- Sen kıllı poponu Girit'in çıplaklar kampında bronzlaştırıp reçine içip sapıklarla dolma yerken ben master yapıyordum.
Bagley. Look, it's not in my nature to be a pain in the arse with such consistency. It's being forced on me.
Bagley, kıçımın tutuşmasına pek alışık değilim bu beni öldürüyor.
Tore the arse of my best employee, a poor orphan, just up from the boondocks, who cried her heart out in my arms.
En iyi elemanımın poposunu yırttı, zavallı öksüz kız, taşradan yeni gelmişti. Başına gelenleri kollarımda ağlayarak anlattı.
Let me guess, my foot in your arse.
Dur tahmin edeyim, ayagim senin götünde.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]