English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ M ] / My side

My side Çeviri Türkçe

6,182 parallel translation
But if that day comes, I know who I'd want by my side.
Ama eğer o gün gelirse, kimin benim tarafımda olmasını isteyeceğimi biliyorum.
I can't ask you to stand by my side and keep secrets from you.
Senden yanımda durmanı isteyip senden sır saklayamam.
My side's just really freaking complicated.
Sadece tarafım fazlasıyla karmaşık.
I want you by my side ;
Yanımda olmanı istiyorum ;
- You're on my side, right?
- Benim tarafımdasın, değil mi?
Stay by my side and we'll get through this together.
Yanıma otur. Bunu beraber atlatalım.
With you at my side, We could fashion a universe of reason and intellect.
Senin yanımda olman ile akıl ve zihin gücüne sahip bir evren oluşturabiliriz.
The odds are on my side. Do the math all you want, but there's a boy breathing underwater, still alive.
İstediğin hesaplamayı yap ama orada su altında, hala hayatta olan bir çocuk var.
You're supposed to be on my side, Astrid.
Senin benim tarafımı tutman gerekiyor Astrid.
You don't even know what my side job is. Sure I do.
- Daha ek işimin ne olduğunu bilmiyorsun bile.
That's my side.
İşte hikayenin bendeki tarafı.
For taking my side.
Benim tarafımı tuttuğun için.
Thanks... for taking my side.
Teşekkürler. Benim tarafımı tuttuğun için.
Now I'm scared for my daughter and want her by my side.
Kızım için korkuyorum ve onu yanımda istiyorum.
When I march into Europe, I will have his head upon my spear and his child at my side.
Avrupa'ya sefere çıktığımda kellesi mızrağımın ucunda çocuğu da yanımda olacak.
That's the kind of information that my side gets.
Bu, birimimin ulaşabileceği bir bilgi.
I mean, you said, hold up my side of the deal.
Bir anlaşma yapalım dedin.
She's on my side.
Benim tarafımda.
-... to my side.
-... benim diyeceklerimi dinlerdi.
And she could still be on my side, but.. Thanks to the Alzheimer's, there's no mind left to salvage.
Hala benden yana olabilir ama alzaymır yüzünden kurtarılacak aklı kalmadı.
She was right... touching my side.
Kadın haklı idi, ben dokunmadan....
I want to tell you my side of this.
Bu işin benden olan tarafını sana anlatmak istiyorum.
He's on my side...
O benim tarafımda...
Quinn, stop pushing him on my side.
Quinn, onu bu tarafa itmekten vazgeç.
Thought it was on my side of the car?
Cüzdanın bu tarafta olduğunu mu düşündün?
You're looking at my side of the board.
- Benim tarafımdan bakıyorsun.
And just as good and evil existed side-by-side within S.H.I.E.L.D., the same was true in my own home.
İyi ve kötünün S.H.I.E.L.D.'ın içinde yan yana var olduğu gibi aynı durum kendi evim için de geçerliydi.
"Does Schmidt think that I'm an uncultured meathead " who has to rewatch football because I'm afraid of showing anyone my softer side? "
" Schmidt yumuşak tarafımı göstermekten korktuğum için futbol maçlarının tekrarını izleyen kültürsüz bir mankafa olduğumu mu düşünüyor?
My research said the basement entrance is around the side.
Araştırmalarıma göre, bodrum girişi yan tarafta bir yerlerde.
He may see you as my plus one now, but by the time the weekend is over, you could very well be on the other side of Sam's velvet rope.
Şu anlık seni artı birim olarak görüyor olabilir fakat hafta sonu bittiğinde Sam'in kadife ipinin diğer tarafında olabilirsin.
And I'm sure with Henry by my side...
- Harika.
~ Good. ~ I mean, yes, the moment I'd got back with Lizzie, the love of my life, I was ripped away from her and dumped in a shitty town in the middle of the desert on the other side of the world.
- Yani, evet, Lizzie'ye yeniden kavuştuğum an hayatımın aşkı, benden koparıldı ve dünyanın bir ucunda çölün ortasındaki boktan kasabada ondan ayrı kaldım.
My cousin Bruno's kid. By a girl he had on the side.
Kuzenim Bruno'nun çocuğuydu, onun akrabası bir kızdan olmuştu.
And I've gotten in touch with my feminine side plenty.
- Feminen tarafıma dokundum.
Ugh, what if I left now and gave you guys my popcorn and soda? Wow, Homer, you have a very generous side.
Uh, şimdi buradan ayrılsam ve size benim sodamla mısırımı versem nasıl olur?
I got to make space in the store for my new side business- - a tanning salon that secretly has cameras in the beds,
Yeni yan işim olan, yataklarında gizli kameralar olan... bronzlaşma salonu için dükkanımda yer açmam gerek.
Friend code states that in matters such as yours and Caroline's I must, with no exception, take the side of my best friend.
Arkadaşlık kanunlarına göre Caroline ve senin yaşadığın gibi durumlarda kesinlikle en iyi arkadaşımın tarafında olmam gerekiyor.
I've never had the law on my side ; you know, it's refreshing.
Ferahlatıcıymış.
Get a nice, soft light from this big window here because it tends to feature my good side.
Büyük pencereden yumuşak bir ışık alırız. Bunun iyi tarafımı yansıtacağını düşünüyorum.
I don't want to eat apples out of the side of my face.
Suratımın yanıyla elma yemek istemiyorum.
So I pulled my limo into the gas station, and then I realized my tank was on the other side, so I had to back it out, which is hard because it's a stretch.
Limuzinimi benzin istasyonuna çektim. Ama sonra fark ettim ki depom diğer taraftaymış bu yüzden geri çıkarmak zorunda kaldım. Zor oldu çünkü baya streç.
If memory serves, I was sharing how it pertained to my sobriety and how my fears and failures were things to be put to one side.
Yanlış hatırlamıyorsam benim ayıklığımla ve korku ve başarısızlıklarımı nasıl kenara koyduğumla ilgiliydi.
So I took it up with my captain, and the captain took the eggroll's side.
Ben de amirime gittim ama amirim yumurtanın tarafını tuttu.
We understand this as the light hitting the side of my hand and bending and smearing out slightly, just like water waves around an obstruction.
Bunu ışığın elimin yan tarafına vurmasından ve tıpkı bir setin önündeki su dalgaları gibi bükülmesi ve hafif bir iz bırakmasından anlıyoruz.
- There was a hole in the side of my stall.
Tuvalette delik var.
Ten years ago I could not have pictured myself dragging my family the other side of the world to start over in some mid-management job.
Bundan 10 yıl önce kendimi orta kademe bir yöneticilik işiyle yeni bir sayfa açmak için ailemi dünyanın bir ucuna sürüklerken hiç düşünmemiştim.
I threw the rock off the side, and it ricocheted and broke my tooth.
Attığım bir taş sekip, dişimi kırmıştı.
Yes, on my mother's side.
Evet, anne tarafından.
Now, on my dad's side, I come from a long line of park rangers.
Baba tarafım hep korucu.
I'm sorry, my dear, but you've chosen the wrong side.
Üzgünüm, tatlım ama yanlış tarafı seçtin.
Oh, must be from my mama's side.
Anneme çekmiş olmalıyım o zaman ben.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]