English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ N ] / Neither are you

Neither are you Çeviri Türkçe

791 parallel translation
I'm not getting those pearls, neither are you.
O kolyeyi almayacağım, sen de almayacaksın.
And neither are you, I'm happy to learn.
Sen de öylesin, öğrendiğim iyi oldu.
Michael may not be in the social register, but then neither are you, anymore.
Michael sosyete mensuplarından olmayabilir, ama... artık sen de değilsin.
We ain't going nowheres and neither are you.
Bir yere gitmiyoruz, sen de öyle.
- Neither are you.
- Sen de öyle. İşi bırakıyoruz.
- Neither are you.
- Sen de öyle.
Neither are you.
Sen sanki farklısın.
I'm not a waiter anymore, and neither are you.
Artık garson değilim, sen de.
The government's not gonna stop me either, and neither are you.
Beni ne hükümet ne de siz durdurabiliriniz.
Neither are you when you're hungry.
Sen de aç değildin zaten.
My wife is not leaving this house, and neither are you.
Karım bu evden çıkmayacak. Siz de bu evden çıkamayacaksınız.
He's not being scientific and neither are you.
Bilimsel davranmıyor, sen de.
I'm not the ideal girl for Don, but I know one thing neither are you!
Don için ideal kız olmayabilirim. Ama bildiğim bir şey varsa, siz de öyle değilsiniz.
You don't drink Sake, neither are you interested in women. Why on earth have you become a mercenary then?
Sake içmiyorsun, kadınlardan hoşlanmıyorsun ne diye paralı asker oldun o halde?
Neither are you.
Sen de öyle.
Neither are you.
Sen de gitmiyorsun.
I'm not what I appear to be and then again, neither are you.
Ben göründüğüm gibi değilim ve siz de aynı şekilde, değilsiniz.
I ain't no deadbeat welfare chiseler, and neither are you.
Ben beleşçi bir yardım bürosu dolandırıcısı değilim. Sen de öyle.
Neither are you
Hiçbiriniz iyi değilsiniz
Well, neither are you very mature!
Senden daha kart değil!
- Neither are you.
- Sen de.
Yeah, well, it wasn't, and neither are you.
Evet ama iyi değildi, sende iyi değildin.
If, on the other hand, you are convinced that the evidence is indeed fiction, then i must tell you in the words of the counsel of the prosecution that neither youth nor beauty nor provocation can be held to mitigate
Öte yandan, bu delilin bir kurgu olduğuna inandıysanız o zaman sizlere iddia makamının sözleriyle seslenmek zorundayım. Ne gençlik ne güzellik ne de provokasyon cinayet suçunu hafifletmek için kullanılamaz.
The characters are neither heroes nor villains but plain people like you and me
Karakterler ne kahraman ne de kötü ama ben ve sizler gibi normal insanlar.
Neither you nor he are to go within a hundred yards of his aeroplane. Mind that.
Ne sen ne de o, onun uçağının yanına 100 metreden fazla yaklaşmayacaksınız.
because you are neither a philosopher, nor a gentleman.
- Kurtulan olmadığına emin misin?
Maybe that's one thing you ain't gonna do. I ain't taking orders from no loud mouth, neither are Andy or Leach.
Asla senin gibi bir yabancıdan emir alamam ben,... Andy ve Leach de öyle.
Neither are you.
- Sen de öyle.
Now neither one of you are making sense.
Şimdi ikinizin de söyledikleri bir anlam ifade etmiyor.
I mean, neither of you are in love or anything.
Ne sen ne de o aşık falan değilsiniz.
Are you doing a beauty cure or have you fallen in love? - Neither.
Güzellik kürü mü yaptırıyorsun, yoksa âşık mı oldun?
Neither are you.
Sen de.
Well, uh, you're both wrong, because neither one of you are taking me home.
İkiniz de yanılıyorsunuz... çünkü ikiniz de beni evime bırakmayacaksınız.
YOU ARE NEITHER AN EFFICIENT BANK TELLER
Ne verimli bir kasiyersiniz ne de verimli bir çalışan.
You are interlopers in a country where you are neither wanted nor welcome.
Ülkemde fazlalıksınız ve "Hoş geldiniz!" demiyorum.
To my mind, you are neither.
Bence, ikisi de değil.
And because you are neither exact nor precise, a young girl was killed and my temple was profaned.
Bu yüzden genç bir kız öldü ve tapınağım yerle bir edildi.
'Course you ain't married neither, are you, Jim?
Sen de evli değilsin, değil mi Jim?
I think that neither you or I... are pleased... with, um...
Sanırım ne siz ne de ben bu durumdan memnun değiliz.
Neither one of you's a communist, are you?
Kimse komünist değil, değil mi?
You are neither.
İkisi de değilsiniz.
Neither one of you are going to Rio tonight.
İkinizden biri bu akşam Rio'ya gitmiyor.
Neither of you are going anywhere tonight.
Bu gece ikiniz de hiçbir yere gitmiyorsunuz.
Are you sorry to find out you're not my son, that I'm neither your father or mother?
Oğlum olmadığını, başka bir deyişle... annen ya da baban olmadığımı öğrenmek seni üzdü mü?
Neither you nor your people are at present charged with a crime.
Ne siz ne de insanlarınız şu anda bir suçla suçlanıyor.
And neither you are interested!
Seni de ilgilendirmiyor!
Don't worry, I'm not dead and you are neither.
Endişelenme, ben ölmedim ve sen de ölmedin.
You have come to her funeral but you are neither interested in her, me or our son.
Cenazesine geldiniz ama onunla, benimle ya da oğlumuzla ilgili değilsiniz.
I can't eat ifs and neither can you while Julia Rainbird and you are waltzing around in the great beyond.
Julia Rainbird ve sen medyumlukla uğraşırken ne sen ne ben "eğer" lerle karnımızı doyuramayız.
I am Nameless Neither do I want to know who you are
Ben "Adsız" ım senin adınıda bilmek istemem
Are you sure that neither one of you heard anything this afternoon between 4 : 00 and 5 : 00?
Bir şey duymadığınızdan emin misiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]