No interest Çeviri Türkçe
1,667 parallel translation
- I have no interest in your father.
- Baban ilgimi çekmiyor.
But I have no interest in talking.
Ama konuşmakla ilgilenmiyorum.
I have no interest in staying.
Kalmakla ilgilenmiyorum.
Well, if this is the life you've chosen... I have no interest in knowing the real you.
Eğer seçtiğin hayat buysa gerçek halini tanımakla ilgilenmiyorum.
Before you know it, he'll have no interest in spending time with me at all.
Biliyorsun benimle pek vakit geçirmek istemiyor.
Why teach it to us if there's no interest?
İlgimi çekecek bir şey olmasa öğretmenler öğretir miydi?
I have no interest in spending my nights 10,000 miles away from you.
Gecemi senden 10.000 mil uzakta geçirecek hiçbir teklif ile ilgilenmiyorum.
Why am I not surprised that this fair holds no interest for you?
Bu fuarın ilgini çekmemesine neden hiç şaşırmadım acaba?
Because I have no interest in standing in the Rose room of the Pasadena Marriot, in front of a group of judgmental strangers who wouldn't recognise true genius if it was standing in front of them giving a speech. Which if I were there, would be.
Çünkü Pasadena Marriot'ın Gül Odası'nda, bir grup yargılayıcı yabancının önünde durup konuşamam ki o insanlar önlerinde bir dahi konuşsa anlayamayacak insanlar ki ben orada olsaydım öyle olurdu.
Kyle has no interest in getting back together with him.
Kyle'ın onunla tekrar birlikte olmaya niyeti yok.
I have no interest in doing it. "
"Bunu yapmak bana bir şey kazandırmaz."
I've no interest in that.
Benim ilgi alanıma girmiyor.
You complain I take no interest in your work.
İşinle hiç ilgilenmememden şikayet ederdin.
The real problem is you have no idea and no interest in who I am or what I want.
Asıl sorun kim olduğum ve ne istediğimle ilgilenmiyor oluşun.
I have no interest in money
Ben parayla ilgilenmiyorum.
I want things... need things... glenn had no interest in.
Bazı şeyler isterdim... İhtiyacım olan şeyler... Glenn ilgi duymazdı.
He has no interest in sending someone who's innocent to prison.
Masum birini hapse yollamak gibi bir istediği yok.
No, she had no interest in acting.
Hayır, rol yapmakla ilgilenmiyordu.
No, I mean, really Ö we havenít still come to your question about Islam, but no interest at all in what they think.
İslamla ilgili sorunuza hâlâ gelemedik. Ama ne düşündükleriyle hiç mi, hiç ilgilenmiyorum.
Because, ms.Serabian, I have no interest in prosecuting you for attempted murder when I have an actual murder to solve.
Çünkü Bayan Serabian, ortada çözülmesi gereken gerçek bir cinayet varken size cinayete teşebbüsten hüküm giydirme niyetinde değilim.
I've no interest in babes.
Kızlarla bir alakam yok.
That's handy, cos they've got no interest in you.
Sorun değil, onların da seninle alakası yok zaten.
I got no interest in knocking over trucks.
Kamyonlara çarpmakla ilgilenmiyorum.
Well, I'm tired, too, of being married to somebody with no interest in the world, so everybody's tired.
Ben de yoruldum. Böyle dünyaya hiçbir ilgi duymayan bir adamla evli olmaktan. Yani, herkes yorgun.
I have no interest in digging up the past.
Geçmişi kurcalamak gibi bir niyetim yok.
Oh, I have no interest in the boy.
Artık o çocukla ilgilenmiyorum.
I have no interest in going to a party -
Benim partiyle işim olmaz.
Milly had no interest in others in the past.
Milly kimsenin geçmişine ilgi duymaz.
Didn't you say besides music, you've no interest in anything?
Müzik dışında hiçbir şeyle ilgilenmediğini söylemedin mi?
I have no interest in anything else except my own business
Ben, kendi işim dışında başka bir şeyle ilgilenmem.
I have no interest in a real football, unless it is signed by Joe Montana And I don't believe that is the case here.
Joe Montana tarafından imzalanmış olmadıkça gerçek futbola hiç ilgim yok. Ve şu anki konumuzun o olduğunu hiç sanmıyorum.
Except for the end, and I've got no interest in that.
Sonu hariç ve bununla da ilgilenmiyorum.
Have no interest in anyone of the opposite sex?
insan için senin açıklaman ne?
This woman, i have no interest in her. Sarah?
Ne hissettim biliyor musun?
There's no love interest.
Deli saçması bir anlatımı vardı.
No, in fact, the only time he expressed any interest at all... don't tell me.
Yo, aslında, endişeli göründüğü tek zaman... söyleme.
The king makes no obvious declaration of interest.
Belirgin bir harekette bulunmadı ama..
He has no vested interest in this company, saul.
Bu şirkette zorunlu yatırımı yok, Saul.
I have no idea how I'm going to write a love story without a love interest.
İçimde aşk hissetmeden nasıl aşk hikayesi yazacağım hiç bilmiyorum.
- No, marriage does not interest me.
Hayır! Düğünü falan düşündüğüm yok.
We have no overlapping areas of interest I'm aware of.
Bildiğim kadarıyla konuşabileceğimiz herhangi bir ortak noktamız yok.
So, there is no conflict of interest for you?
- Burada bir çıkar çatışması yok mu sizce?
Even if I have no romantic interest in him, your jealousy makes me feel desirable.
Onunla hiçbir ilişkim olmasa da kıskanman hoşuma gider.
I have no sexual interest in you!
Size karşı cinsel bir ilgi duymuyorum! Hey!
Iíve no interest at all in what they think.
Ama öyle görünüyor ki...
She reports that you are reclusive, secretive, and... i beg your pardon, and i assure you that i intend no disrespect ; i only speak in your best interest...
Senin çok içine kapanık biri olduğunu ve gizli kapaklı işler çeviren bir tip olduğunu rapor etmiş ve... affınıza sığınarak, ve sizi temin ederim ki saygısızlık olarak algılamayın ; en göze batan özelliğin...
No, officially he's a "person of interest."
Hayır, resmi olarak ilgisi olanlar içinde
It is in our best national interest to keep ourselves apart from affairs to which we have no attachment.
Alakamızın olmadığı meselelerden kendimizi ayrı tutmak kesinlikle ulus olarak bizim için en iyisidir.
I have no illusions that any sketches I leave behind will be received by the public with any favor or read by them with any interest, you know?
Bıraktığım herhangi bir taslağın halk tarafından lütufla karşılacağını veya ilgiyle okunacağını hiç sanmıyorum.
Uh, in all honesty, Mr. Patel, we've had a lot of interest, but as they say, no cigar.
Tüm içtenliğimle konuşuyorum Bay Patel, çok ilgilenen var ama dedikleri gibi elden ne gelir.
Good no, we were seeing the sculpture and he was speaking much of her, but... it did not interest the subject to me and I did not render too much attention to which it said.
Heykele baktık, adam durmadan konuştu ama konuyla ilgili olmadığımdan dediklerine çok da dikkat etmedim.