Not done Çeviri Türkçe
7,037 parallel translation
We are not done yet.
- Daha işimiz bitmedi.
No, it is not done.
Hayır, daha bitmedi.
No, I'm not done here.
Dur, daha bitmedi.
I swear, I have not done that.
Yemin ederim ki öyle bir şey yapmadım.
No, we're not done.
Hayır, bitmedi.
What became I'd if I had not done policy?
Siyaseti beceremesem şu an nerelerde olurdum, hiç düşündünüz mü?
Not done yet.
Henüz bitirmedim.
See, you're done with the past, but the past is not done with you.
Görüyorsun ya, geçmişi halletmişsin sen, ama geçmiş seni daha halletmedi.
Actually, I'm not done talking to Oliver.
Oliver'la konuşmam bitmedi.
Yeah, well, your time's not done! It's out of my power, as you're so fond of saying.
Senin deyişinle elimde değil.
- I'm not done!
- Bitirmedim!
Five of my players that have been mistreated time and again by their school... and by their teammates... and I have not done enough to stop it.
Kendi okullarında ve kendi takım arkadaşları tarafından hırpalanmış beş oyuncum. Bu durana kadar ne yapsam az.
It's... it's not done yet.
Henüz... Henüz bitmiş değil.
Oh, I hope you're not done yet.
Bence tam olmadı.
I'm not done here!
Söyleyeceklerim bitmedi!
- I'm not done speaking.
- Konuşmam bitmedi.
No, you gave him fired for something he had not done,
Hayır, onu yapmadığı bir şey için kovdun.
I have not done anything to thwart my motherland!
Ben vatanıma karşı bir şey yapmadım!
We're not done, Dwight.
İşimiz daha bitmedi Dwight.
Kabir, what you have done is not correct.
Kabir, yaptığın hiç doğru bir şey değil.
- Now is not the time. If you have anything to say then say it now and be done.
Söyleyecek bir şeyin varsa söyle de kurtul.
We're not done.
İşimiz bitmedi.
Oswald... have you done things... you should not?
Oswald... Yapmaman gereken şeyler yaptın mı?
We've... We've done our best for Christmas and... for Rebecca and everything, but... it's not the same.
Noel, Rebecca ve her konuda elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz ama aynısı olmuyor.
- I've done nothing! - You do not have to say anything. But anything you do say may be used in evidence against you.
- Bir şey söylemek zorunda değilsiniz ancak söyleyeceğiniz her şey aleyhinize delil olarak kullanılabilir.
It's not done yet.
Henüz bitirmedim.
You're not clearing anybody. You're done.
Kimseyi temize çıkarmıyorsun, işin bitti senin.
Because our work here is not yet done.
Çünkü buradaki işimiz daha bitmedi.
I want you to understand all the work we have done! We've given you security, we've given you peace. We're not the bad guys.
Yaptıklarımızı anlamanızı istiyorum sizlerden sizlere güvenlik sağladık, sizlere huzur getirdik.
The virus is not yet done with us, Mr. Cole.
Virüsün henüz bizimle işi bitmedi, Bay Cole.
Perhaps if Nadine had heard the words Jane was saying, and not just seen the look in Michael's eyes, she wouldn't have done what she did next.
Belki Nadine, Jane'in söylediği şeyleri duymuş olsaydı, ve Michael'ın gözlerindeki bakışı görmemiş olsaydı, birazdan yapacağı şeyi yapmazdı.
What's done is done, but I do not think that you should be with him.
Olan oldu, ama onunla olman gerektiğini düşünmüyorum.
I should not have done what I did.
Yaptığım şeyi yapmamalıydım.
Your father has done enough damage and I will not let him destroy us!
Baban bize yeterince zarar verdi ve bizi yok etmesine izin vermeyeceğim!
~ We couldn't call an ambulance Ricky, not with what you've done..... to Lisa, with blood all over the floor! It was just so, so fast.
Her şey çok hızlı gerçekleşti.
Not when I'm done with him.
Eğer bu olmazsa sizin dediğiniz olur.
We're not together. We're done.
Birlikte değiliz.
It would take a monster to do the things that were done to those poor souls, a monster like Charles Siringo, not me.
O zavallı ruhlara yapılan şeyler için canavar olmak gerekir. Ben değil Charles Siringo gibi bir canavar.
'I don't know what it is you want, nor what you've done. 'We are NOT for sale.
Ne istediğinizi ya da ne yaptığınızı bilmiyorum ama biz satılık değiliz.
Because I'm not delusional. The group is done.
Hayalperest değilim de ondan, grubun işi bitti artık.
I've done plenty of things I'm not proud of.
Gurur duymadığım bir sürü şey yaptım.
"I shall not know or understand of any manner of thing " to be attempted, done or spoken against His Majesty's person. "
"Kral hazretlerinin şahsına karşı yapılan, konuşulan ya da yapmaya çalışılan hiçbir şeyi bilmeyeceğim ve tanımayacağım."
I shall not know or understand of any manner of thing to be attempted, done or spoken against His Majesty...
Kral hazretlerine karşı yapılan, konuşulan ya da yapmaya çalışılan hiçbir şeyi bilmeyeceğim ve tanımayacağım.
It's not a done deal yet.
Henüz kesin değil.
We've all done things we're not proud of, Dennis - - things we'd like kept quiet.
Hepimiz gurur duymadığımız şeyler yaptık Dennis hakkında suskun kalmak istediğimiz şeyler.
I do not know what Mr Norrell has done.
- Bay Norrell'in ne yaptığını bilmiyorum.
Not when I must live with what I've done.
Yaptıklarımın sorumluluğuyla yaşayacağım sürece hayır.
What I have done, it, um... it cannot be forgiven. Girolamo, it is not for you to decide.
Ettiğim kusur affedilemez.
You're still not yet done?
Hala işiniz bitmedi mi?
I'm not spending what time I have left getting tests done in a hospital.
Kalan zamanımı hastanede test yaptırarak geçirmeyeceğim.
And after I'm done being grounded, if you want to do something that's not lame, like watch basketball or whatever, I'd be down.
Ve cezadan çıktıktan sonra eğer ezik olmayan bir şey yapmak istersen basketbol izlemek veya başka bir şey zevkle gelirim.
done 2605
done deal 48
done it 42
done and done 93
done that 156
done for 16
done with what 16
done what 44
not dead 136
not down 33
done deal 48
done it 42
done and done 93
done that 156
done for 16
done with what 16
done what 44
not dead 136
not down 33
not dad 16
not directly 86
not drunk 16
not down here 16
not deaf 24
not drugs 19
not death 21
not dr 22
not drinking 16
not doing it 26
not directly 86
not drunk 16
not down here 16
not deaf 24
not drugs 19
not death 21
not dr 22
not drinking 16
not doing it 26