Not drinking Çeviri Türkçe
1,288 parallel translation
- I'm not drinking that.
- O içme değilim.
And don't drink. After you're done not drinking... drink tons of water and take two aspirins before bed.
İçki içmemen bitince de tonlarca su iç.
I'm not drinking.
Ben içmiyorum.
No, I'm not drinking.
Hayır içmiyorum.
Not drinking today?
Bugün içki içmiyor musun?
Hey, I'm not drinking, okay?
Ben artık içki içmiyorum.
Just, um... I'm not drinking right now.
Şu aralar içmiyorum.
- He's not drinking anything.
- O hiç bir şey içmiyor,
- He's not drinking...
- O içmiyor,
Not drinking tonight?
Bu akşam içmiyor musun?
I'm not drinking.
Burada olmaman gerekir.
- You remember what I said about not drinking anything you didn't mix yourself?
- Kendin karıştırmadığın içkiyi içmemen gerektiğini söylediğimi hatırlıyor musun?
- You're not drinking?
- İçmiyor musun?
You're not drinking anything.
Dışarıya bir yere? Evet, New York.
You tell him you're not drinking.
Ona artık içki içmediğini söylüyorsun.
I'm not drinking it for taste, but for my health.
Ben bunu zevk için içmiyorum, sağlığım için içiyorum.
Make a drink of Blue Label for uncle, fast I'm not drinking.
Hadi gidelim Çabuk ol
- You are not drinking?
- Sen içmiyor musun? - Hayır.
You're not drinking more, are you?
Daha fazla içmiyorsun, değil mi?
Matteo said you were not drinking anymore, you bad boy.
Matteo artık içmediğini söyledi, yaramaz çocuk.
You know, I'm not allowed to get in a car with a driver - who's been drinking.
Biliyorsunuz, şoförü içen bir arabaya binmeme izin verilmiyor.
No drinking in front of a lady But I can drink because I'm not a nice guy.
Ama ben kötü bir genç olduğum için içebilirim.
I guess drinking's not for everyone.
Görünüşe göre, içmek herkese yaramıyor.
I'm not cutting into your precious drinking time, am I?
Çok değerli içki vaktinden çalmıyorum ya?
This is place for drinking, not for getting married.
İçki içilen bir yer burası, evlenme yeri değil.
You're not used to drinking anisette, huh?
Anizet içmeye alışık değilsin, öyle mi?
I need you here, working, not off drinking yourself into a coma, chasing ghosts.
Burada çalışmana ihtiyacım var, komaya girene kadar içmene değil.
Staying awake till 8am drinking whisky and teaching poker was not strictly tactical.
Sabah 8'e kadar viski içip bir yandan poker öğretmek pek te iyi bir fikir değilmiş.
I do not have a drinking problem.
Benim içki sorunum yok.
Not for me, obviously, seeing as I've not really been drinking as i have to drive home.
Eve arabayla döneceğim için içki içmedim. Ben istemem.
Oliver's got his car, he's not been drinking.
İçki de içmedi. - Patrick'i bırakırsın, değil mi?
They've been drinking long enough not to mess around with the cheap shit.
Ucuz ıvır zıvırlarla takılmayacak kadar uzun süredir içiyorlar.
Not only was your brother drinking, Andrew left the scene of the crime.
Alkollü araba kullanmasının yanı sıra, Andrew anyı zamanda suç mahallini de terketti.
Based on your history of drinking, not good.
içki geçmişinle ilgili, iyi değil.
They're not even drinking.
- Ben onlara içiririm.
- You're not drinking.
Sen içmiyorsun. - Böyle iyiyim.
I'm not supposed to be drinking, but you know, I'm in pretty good shape.
Aslında içmemem lazım ama gayet formumdayım.
It's not like when I was drinking with homer.
Ama Homer ile içtiğim ki gibi iyi hissetmiyorum kendimi.
No, of course not, but he thinks there was, so he started drinking again, he beat up Adriana and he threw her out of the fucking house.
Hayır, Elbette olmadı, Ama o öyle düşünmüyor. İçki içmeye başlayıp onu feci şekilde dövmüş.. ... ve Adriana'yı evden kovmuş
But not so bad as the time I went drinking with General Dashkewytch in Novgorod. That was worse headache.
General Dashkewytch'le Novgorod'da içki içtiğimiz zamanki kadar değil, başağrısı daha kötüydü.
Because we are damn glad not to be a bunch of British tea-drinking nancy-pants.
Çünkü biz bir grup çay içen nonoş İngiliz olmadığımız için memnunuz.
And I'm not the one in Bardstown drinking every Saturday.
Her cumartesi Bardstown'da kafa çeken ben değilim.
So drinking was not a good thing for her.
İçmek ona hiç yaramamıştır öyleyse.
We might not get back tonight when we get to drinking and talking and all.
Bu gece dönmeyebiliriz. Konuşup içmeye başlayınca...
I'm not drinking it cold!
Ben öyle içmem.
She's not going to be drinking while she's pregnant.
Hamileyken içki mi içecek sanki?
Safe drinking water might just be achieved by 2015 as promised... although not in Africa.
Sağlıklı içme suyu söz verildiği gibi 201 5'te sağlanabilir... Afrika'dan olmasa da.
It says here that billions don't have clean water... or thousands are dying of AIDS, but you know it would be better... if you could see children drinking the dirty water... or, you know, see a child... No, I mean, not see a child dying... but, you know, something that would make it more real.
Burada milyarlarca insnaın temiz suyu olmadığını söylüyor... ya da AlDS'ten binlerin öldüğünü, ama biliyorsun, şayet... o pis suyu içen çocuğu görebilsek daha iyi olur... ya da biliyorsun, bir çocuğu.... hayır, demek istediğim, çocuğu ölürken görmek değil... ama biliyorsun, bunu daha gerçekçi kılacak bir şeyler.
No I'm not drinking with him! Really!
Hayır, hayır onunla içmiyorum.
Let's not get pathetic already, we just started drinking. Ok?
Şimdiden başlama karamsarlığa, daha yeni içiyoruz.
Not the drinking.
İçmeyi değil.
drinking 264
drinking wine 19
drinking beer 18
not dead 136
not done 22
not down 33
not dad 16
not directly 86
not drunk 16
not deaf 24
drinking wine 19
drinking beer 18
not dead 136
not done 22
not down 33
not dad 16
not directly 86
not drunk 16
not deaf 24