Not too Çeviri Türkçe
19,585 parallel translation
Not too much gas.
Gaza çok basma.
Not too sure yet.
Henüz emin değilim.
Let's go now, it's not too far from your place.
Haydi, fabrikaya gidelim. Gideceğiniz yere uzak sayılmaz zaten.
I'm not too sure if Jung Chae-San is following along this time around.
Jung Chae San'ın gidip gitmeyeceğini bilemiyorum.
Not too good from the looks of it.
Anlaşılan pek iyi geçmemiş.
You know, that's not too complicated for me.
Aslına bakarsanız benim için çok da karışık değil bu.
It's not too late for Per Degaton to change.
Per Degaton'un değişmesi için çok geç değil.
And I'd had a bit involving the ladder, but my dad's not too keen.
Merdivenli bir numaram vardı ama babam pek hoşlanmadı.
Not too spry. You'll see.
- Çok iyi değil, gidince görürsün.
Not too nasty, I hope.
Umarım çok kötü değildir.
Not too late to turn back.
- Vazgeçmek için geç değil.
It is not too late to start, huh?
Başlamak için çok geç değil.
Not too neat... but... it'll do.
Çok temiz değil... Ama işe yarar.
- Hope I'm not too late.
- Umarım çok geç kalmamışımdır.
That is, if it's not too late.
Eğer çok geç değilse tabii.
That is, if it's not too late.
- İş işten geçmediyse tabii.
It's not too late, Astra.
Çok geç değil Astra.
Please tell me it's not too late.
- Lütfen çok geç olmadığını söyle.
Not too many people get a second chance, a shot at redemption.
Çoğu ınsanın elıne telafı şansı geçmıyor.
No, not too much longer here.
Yok, çok fazla burada değil.
I hope it's not too late for redemption.
Bağışlanmak için çok geç değildir umarım.
It is my decision, if they come or not, and they are not too young to watch.
Gelip gelmemeleri benim kararım ve izlemek için çok küçük değiller.
- It's not too late to go back.
- Geriye dönmek için çok geç değil.
I hope his mother is not too ill.
Umarım annesinin hastalığı ağır değildir.
- Not too close!
- Çok yakınlaşmayın!
She called me not too long ago.
Bir süre önce beni aramıştı...
That's not too hard to do, with the video.
Bunu farzetmek zor olmayacaktır, hele destekleyecek videomuz varken.
Yes, not only am I beginning to get it, I'm beginning to like it, too.
Evet, anlamaya başlamakla kalmadım beğenmeye de başladım.
Oh, that's not good. She's bleeding way too fast.
Çok hızlı kan kaybediyor.
Even though we're technically not friends, I told my wife we were, was too embarrassed to say otherwise.
Teknik olarak arkadaş olmasak da karıma arkadaş olduğumuzu söyledim. Diğer türlüsünü söylemeye çekindim.
Did it not seem... too easy?
Sana da çok kolay gelmedi mi?
Say not in grief, that she is no more, but be thankful that she ever was... and though she was taken far too soon, may her enduring light show us a way through this darkness.
Onun artık olmadığını.. .. keder içinde söylemeyin.. .. ama bir zamanlar bizimle olduğuna şükredelim.
- Too spicy. - He's not gonna like it.
- Sevmeyecek.
The accuser's not looking too good.
Suçlayan çok iyi görünmüyor.
For your daughter too, even if it's not her fault.
Aynı şekilde hiçbir suçu olmayan kızınız için de üzücü olabilir.
I'm sorry too, but I am not guilty, no one is.
Olanlara ben de çok üzüldüm ama bunun suçlusu ben değilim, kimse değil.
Being a doctor, you must not have a boyfriend. Since you are too busy.
Doktor olduğunuzdan erkek arkadaşınız yoktur herhalde...
You sure you're not pushing her too hard?
Onu fazla zorlamadığına emin misin?
I think it's too much of a coincidence not to be, but I ordered traffic cam footage, so hopefully it'll show us who was driving.
Bence bu kadar tesadüf biraz fazla. Trafik kamera kayıtlarını istedim. Kimin kullandığını görebiliriz umarım.
You know, he may have pushed too hard, and-and-and tried to make me something that I'm not, but in the end, it made me the man I am.
Beni çok fazla zorlamış, olmadığım birine dönüştürmeye çalışmış olabilir. Ama nihayetinde beni olduğum kişi yapan oydu.
And out of character for me, too. The whole "not wanting to have sex with you" thing.
Gerçi "Seninle sevişmek istemiyorum" olayı da benim karakterime aykırı.
Now, look, I'm not immune to the allure of James Olsen wearing a shirt that is unbuttoned one too many.
Düğmeleri birbiri ardına açılmış gömlek giyen James Olsen'nın cazibesine direnemiyorum.
I can't go on a date, not while Max and Bizarro are out there, it's too crazy right now.
Buluşmaya gidemem. Max'le Bizarro varken olmaz. - Ortalık manyak gibi şu anda.
Yeah. Kara's a little too trusting to notice when you're lying, but I am definitely not.
Evet, Kara yalan attığında fark etmeyecek kadar çok güveniyor ama ben kesinlikle güvenmiyorum.
- No, no. Not Tamika, too, man.
Bir de Tamika olmaz, dostum.
- It's not just armor, they're not created entirely out of physical matter, they're partly mental too.
Sadece zırh değil, tamamen bir maddeden yapılmamışlar.. .. bir kısımları da zihinsel.
Then do not judge yourself too harshly.
O zaman kendini bu kadar sert bir şekilde yargılama.
You must try not to scratch too much.
Çok fazla kaşıma bari.
Single moments when, not only do we betray everyone around us, but we betray ourselves too in the most terrible way.
Etrafımızdakilere ihanet etmekle kalmayıp çok kötü bir şekilde kendimize de ihanet ettiğimiz anlar.
Oh, not for the same reasons, but I miss Patty too.
Seninle aynı sebepten dolayı değil ama ben de özlüyorum Patty'i.
Then it's not long before Zoom does too, and then my daughter's dead, and that's on you.
Zoom'un öğrenmesi de uzun sürmez,... öğrendiğinde kızım ölecek, ve bu senin sorumluluğun.
not too shabby 64
not too bright 16
not too bad 203
not too long ago 36
not too late 30
not too much 153
not too hot 19
not too many 25
not too fast 55
not too good 62
not too bright 16
not too bad 203
not too long ago 36
not too late 30
not too much 153
not too hot 19
not too many 25
not too fast 55
not too good 62