English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ N ] / Not too well

Not too well Çeviri Türkçe

1,057 parallel translation
They're fine, but not too well behaved
İyiler ama pek de iyi bakamıyorum.
- Not too well, Mr. Barnier.
- Pek iyi değil, Bay Barnier.
This road's not too well-travelled.
Burası pek kullanılan bir yol değil.
Not too well.
Çok iyi değil ama.
- One that's not too well done!
- Bir tane daha fena olmazdı!
- Not too well done!
- Fena olmaz mıydı!
And if you're not too proud to talk to Dorfmann... and you're half the pilot you think you are, well, maybe you will.
fakat gururunuzu bir köşeye bırakır ve Dorfmann konuşursanız - o zaman sizin gerçekten yarım bir pilot olmadığınızı düşünürüz, gerçekten.
Sorry. I do not understand the English too well.
Üzgünüm, fazla İngilizce bilmiyorum.
Well, it's not too good, I'm afraid.
Korkarım çok iyi şeyler değil.
He's not doing too well, but he's alive, muchachos!
Çok iyi değil, ama hayatta, çocuklar!
well, you can't be too careful, not with hereditary.
Sağlık konusunda dikkatli olmak gerek.
It was Elsa, and it was soon apparent that she'd had some kind of encounter with other lions, or perhaps a leopard, and had not come off too well.
Elsa çıkageldi ve besbelliydi ki Elsa diğer bir grup aslanla, ya da leoparlarla karşılaşmış, ve bu ona çok iyi gelmemişti.
He's not too well.
İyi değilmiş.
Well, not too much.
Şey, pek iyi değil.
No wonder my wife's not looking too well.
Karımın pek iyi görünmemesine şaşmamalı.
Well, Ogden, too bad you're not up to scratch.
Tam olarak iyileşmiş olmamanız çok kötü.
He's not feeling too well.
Kendini iyi hissetmiyormuş.
- Well, it's not too good, is it?
- Bu hiç iyi değil, değil mi?
Well, that's too bad, because the stock is not for sale.
Bu çok kötü, çünkü hisselerim satılık değil.
Well, not just French, but charming and exquisite, too.
Pekala, sadece Fransızlar için değil, cezbedenler içinde kullanılır.
You know, you fellas just might not make out too well on the day somebody says you either go up or you go down.
Biliyorsunuz ki, birileri size şunu yap, bunu yapma demediği zaman bile üzerinize düşen görevi yerine getirmelisiniz.
She's not feeling too well.
Kendini iyi hissetmiyor.
Well, we're not too concerned, are we?
Pekala, çok endişeli değiliz, öyle mi?
He's not feeling too well.
Kendini iyi hissetmiyor.
Well, I'm not going To bush the doctor about the beat too long.
Oyalamayacağım fazla doktoru.
Well, see you not too soon, hopefully.
Çok yakında görüşürüz umarım.
Well, not to put a too fine point to it, he was discovered... in the lounge.
Uzun lafın kısası, salonda... yakalandı.
Well, not too. A little.
Pek sayılmaz..... biraz.
I don't know, I'm not doing too well today.
Bilmiyorum, Bugün iyi yapamıyorum.
Well, don't worry about it. I'm not going to keep it too long.
Ha, merak etmeyin, uzun süre kalacak değilim.
Well, I'm not too easy to find, Mr. Willowby.
Şey, aslında burayı bulmam pek kolay olmadı, Bay Willowby.
Well, I'll try not to be too much of a burden, Miss Mary Raines.
Size, fazla yük olmamaya çalışacağım, Bayan Mary Raines.
Oh, well, we're not too worried about the money.
Peki, bizim para konusunda pek sıkıntımız yok.
Well... not too long till sunrise.
Şey... Güneşin doğmasına pek bir şey kalmadı.
It's not goin'too well, Neal.
- Pek iyi gitmiyor, Neal.
I'm really not feeling too well.
Kendimi iyi hissetmiyorum doğrusu.
I'm not feeling too well
Hiç havamda değilim
Yes, I did not feel too well.
Nerelerdeydin? Hepiniz ne zaman geldiniz? Geç.
- I hope I'm not too heavy. - Well, see you then.
- Umarım çok ağır değilimdir.
They found at first, yes, the bombers could cope pretty well with the fighters and take acceptable losses, if penetrations were not too deep, if they kept good formation and they had supporting fire, one from the other.
İlk başta bombardıman uçaklarının... ( General Leon Johnson, Grup Komutanı )... avcı uçaklarıyla, makul kayıplar vererek başa çıkabileceğini düşündüler. Eğer sızma hareketleri derin değilse ve uçuş düzeni korunarak destek ateşi sağlanabilirse, bu mümkündü.
She is not feeling too well.
Kendini iyi hissetmiyor su an.
Well, she's not too crazy about our line of work, man.
Kız bizim mesleğe çok tutkun değil arkadaş.
Well, then, there's not too many of us around, but it can be done.
Bizlerin arasında pek böyle biri yok ama, yine de olabilir.
Yeah, well, you say you're fine, but me, I'd like another opinion because I'm not too anxious to move to Eastbridge and after four months there, be told by my sweet wife we got to move again
Tabi, sen iyi olduğunu iddia ediyorsun ama ben başka birinin de görüşünü almak istiyorum. Çünkü Eastbridge'e taşınıp, dört ay sonra da sevgili karım komşularının evlerinin temiz olmasından hoşlanmadığı için ondan tekrar taşınmamız gerektiğini duymaya çok hevesli değilim.
Well, it's not too serious.
- Hep benim aptallığım.
Well, why not him too?
Neden o da olmasın?
I'm too old and I'm not well enough.
Çok yaşlandım ve artık yeteri kadar iyi değilim.
Yes, well, let's not be in too much of a hurry to swear anything.
Tamam da, yemin etmek için o kadar acele etmeyelim.
Yeah well, I'm not too interested in the germs.
Mikroplara karşı pek ilgili değilim.
Well, I'm not sure, but I think he's dead, too.
- Emin değilim ama sanırım o da öldü.
Well, that's not too much.
Bu yeterli değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]