Nowhere to go Çeviri Türkçe
1,626 parallel translation
- There's nowhere to go.
- Kaçacak yer yok!
- You got nowhere to go.
- Gidecek yerin yok.
Oh! Riggins has nowhere to go, and it is another big loss of seven yards on the play.
Riggins'in gidecek yeri yok ve yedi yardlık bir kayıp daha.
Fumes have nowhere to go but out into the apartment, into officer kamen.
Dumana da, dairenin içine yayılıp, Memur Kamen'in ciğerlerine girmek dışında gidecek bir yer kalmıyor.
Before you know it, trains are backed up all the way to Berlin, and you got a bunch of angry Germans with nowhere to go.
Siz farkına varıncaya kadar, tren Berlin yolunu yarılamış olur ve elinizde sadece gidecek bir yerleri olmayan kızgın Almanlar kalır.
- Nowhere to go, Graham.
- Bir yere gitmek yok, Graham.
- Nowhere to go, Graham.
- Gidecek yerin yok, Graham.
You have nowhere to go!
Gidecek hiçbir yerin yok!
So the fumes had nowhere to go but out into the apartment and into the undercover officer.
Böylece dumana, apartmanın dolayısıyla da polis memurunun ciğerleri dışında... gideceği bir yer kalmıyor.
All of a sudden, the huddled masses doubled in number with nowhere to go.
Gidecek yeri olmayan, birbirine sokulmuş o insanların sayısı aniden ikiye katlandı.
These people have nowhere to go.
Bu adamların gidecek hiçbir yeri yok.
You always looking at me. Ain't you got nowhere to go?
Sen hep bana bakiyorsun.
He's got nowhere to go.
Gidebileceği hiçbir yeri yok.
There's nowhere to go to.
Gidecek bir yer yok.
Which means that I would have been left with nothing... and nowhere to go to!
Bu demektir ki elimde hiçbir şey kalmayacaktı ve gidecek yerim olmayacaktı!
With nowhere to go, that heat builds up towards a flashpoint, and it's just itchin for a reason to blow.
İçeride sıkışan bu ısı alevlenme noktası oluşturuyor ve patlayacak yer arıyor.
When I had nowhere to go, I found a job.
Gidecek hiçbir yerim olmadığından iş buldum.
You have nowhere to go.
Gidebilecek bir yeriniz kalmadı.
You ain't got nowhere to go.
Gidecek hiçbir yerin yok.
But that means there's nowhere to go but up.
Ama bu demektirki yukarıdan başka çıkıcak yer yok.
- I got nowhere to go!
- Gidecek bir yerim yok!
We got nowhere to go.
Gidecek hiçbir yerimiz yok.
So they're leaving tomorrow for training camp in California, and I have nowhere to go.
Yani onlar yarın California'daki hazırlık kampına gidiyor. Ve benim gidecek bir yerim yok.
I have nowhere to go.
Gidecek biryerim yok.
I've got nowhere to go... nothing at all, no bag, no money, no clothes... nothing.
Gidecek yerim yok. Hiçbir şeyim yok. Ne çantam, ne param, ne kıyafetlerim...
On the other side of the dam, the water has nowhere to go and lake Mead starts to rise.
Barajın gerisindeyse suyun gidecek yeri yoktur ve Mead Gölü yükselmeye başlar.
George Coulouris, start the oration lower. You've got nowhere to go.
George Coulouris, çok yüksek sesle konuşma.
I've got nowhere else to go.
Gidecek başka hiçbir yerim yok?
Like I said, it ain't a good idea for you to go nowhere near there.
Dediğim gibi, oraya gitmen hiç de iyi bir fikir değil.
There's nowhere to go.
Kaçacak yer kalmadı artık.
Give me the money, I have nowhere else to go.
Parayı ver, gidecek başka yerim yok.
I have nowhere else to go and I can't face Jeanne.
Gidecek hiçbir yerim yok ve Jeanne'le karşılaşmak istemiyorum.
Because there's nowhere else to go. That's why.
Seni başka yere bırakamam, evet.
we've got nowhere else to go, please.
Gidecek hiçbir yerimiz yok, lütfen.
There's nowhere else for it to go.
Gidebileceği başka yer yok.
Nowhere else to go!
Gidebileceğin hiçbir yer yok!
You only come to Hooverville when there's nowhere else to go.
Hooverville'e sadece gidecek başka bir yerin olmadığında gelirsin.
Got to get everyone out. Hooverville's the lowest place a man can fall, there's nowhere else to go. SOLOMON ".
Herkesi buradan götürmeliyiz.
Got nowhere else to go.
Başka bir çıkış yolu yok.
We we have nowhere else to go.
Gidecek başka yerimiz yok.
Hooverville's the lowest place a man can fall. There's nowhere else to go.
Hooverville bir insanın düşebileceği en rezil yer olsa da, başka gidilecek yer yok.
She has nowhere else to go.
Gidecek başka yeri yok.
I had nowhere else to go.
Gidecek başka bir yerim yoktu.
You do not go nowhere, you understand to me?
- Beni dinle. Hiçbir yere gitmiyorsun, beni anladın mı?
Curtis, I don't have nowhere else to go.
Curtis başka kimsem yok.
She came down the corridor, and there's nowhere else for her to go.
Koridordan aşağı tarafa gidince, gidecek başka bir yeri yok ki.
I've nowhere else to go.
Gidecek başka yerim yoktu.
I had nowhere else to go.
Gidecek başka yerim yoktu.
- Nowhere else to go.
- Gidecek başka yerim yoktu.
there were those students, however, who gathered not out of friendship, but because they had nowhere else to go.
Arkadaşlarıyla toplanmaktan başka yapacak bir şeyi olmayan bu öğrencilerin gidecek başka bir yeri de yoktu.
And I said, " Y'all don't have to go nowhere.
Hiçbir yere gitmenize gerek yok.
nowhere to run 17
to god 31
to go 202
to go where 42
good 48980
google 74
good night 12775
good morning 12476
go on 13820
goodbye 8643
to god 31
to go 202
to go where 42
good 48980
google 74
good night 12775
good morning 12476
go on 13820
goodbye 8643