On my honor Çeviri Türkçe
277 parallel translation
On my honor, no.
- Oh! Şerefim üzerine, hayır.
On my honor and conscience, before God and men... the jury answers'yes'to all questions.
Tanrı ve tüm bu insanlar huzurunda, onur ve vicdanım üzerine söylerim ki jüri tüm sorulara evet cevabını vermiştir.
- On my honor!
- Yeminle!
- I swear on my honor that...
Şerefim üzerine yemin ederim ki...
- On my honor!
- Katiyen!
And this i pledge you on my honor as a roman.
Romalı olarak şerefim üzerine yemin ederim.
This is not about dancing. - Anna, I swear on my conscience, on my honor,
Konu dansı değil.
But I promise you on my honor the truth will be out next time.
Fakat şerefim üzerine söz veriyorum ki, gelecek defa gerçek ortaya çıkacak.
Seeing as you got my gun. my knife you're pretty safe to leave me sitting on my honor.
Gördüğün gibi silahımı ve bıçağımı aldın sana bir zararım dokunamaz burada onurumla otururum.
On my honor, we will apprehend them at any cost.
Ne pahasına olursa olsun onları yakalayacağım.
On my honor.
Şeref sözü.
I swear to you on my honor as a Texan, nobody knows.
Bir Teksaslının şeref sözü. Kimse bilmiyor.
On my honor, I would have. Honor?
Şerefim üzerine getirirdim.
- On my honor.
- Şerefle.
On my honor, I'll do my best to do my duty to God and my country.
Tanrıya ve ülkeme karşı görevimi en iyi şekilde yerine getireceğim.
On my honor I will do my best to do my duty to God and my country...
Tanrıya ve ülkeme karşı görevimi en iyi şekilde yerine getireceğim. Tanrıya ve ülkeme karşı görevimi en iyi şekilde yerine getireceğim.
On my honor.
Şerefim üzerine söz veririm.
My heart is sorry for your daughter's death... but, on my honor, she was charged with nothing but what was true... and very full of proof.
Kızınızın ölümüne üzüldüm. Şerefim üzerine sizi temin ederim ki kızınız doğru ve kanıtı olan bir şeyle suçlandı.
On my honor.
Şerefim adına.
And now... It is my great pleasure to confer our academic degree with honor... on the most distinguished student of this class.
Ve şimdi de, sınıfımızın en seçkin öğrencisini, üniversitemizin şerefli ödülüyle onurlandırmak benim için büyük bir zevk olacak.
As counsel for these defendants, Your Honor ladies and gentlemen of the jury I must point out that my clients are not on trial for treason against any philosophy of government as our esteemed district attorney seems to think.
Davalıların avukatı olarak, Sayın Yargıç ve saygıdeğer jüri üyeleri şunu belirtmeliyim ki, müvekkillerim sayın bölge savcısının zannettiği gibi vatana ihanetten yargılanmıyorlar.
Honest, I have. On my word of honor.
Dürüstçe, Şerefim üstüne.
- On my word of honor.
- Şerefim üzerine yemin ederim.
Your Honor, I'd like to place my last witness on the stand.
Sayın Hakim son tanığımı çağırmak istiyorum.
No mast, sail gone, and, Mon Commandant, on my word of honor, all this happened three weeks before you sighted us.
Yelkensiz, direksiz. Mon commandant, şerefim üstüne yemin ederim ki bütün bu olanlar siz bizi görmeden üç hafta önce oldu.
O God, who has bidden us to honor our father and our mother... of thy mercy and compassion on the souls of my father and mother.
Anne ve babamızı onların ruhları üzerinden merhametin ve sevginden dolayı onlara dua eden, Tanrım.
Miss Cole did me the honor of accepting my proposal of marriage on may 14th last, sir.
Bayan Cole geçen sene, 14 Mayısta yaptığım evlenme teklifini kabul ederek beni onurlandırdı. İki hafta evvel, 15 Mayısta da ~
Put them here on my desk. - But, Your Honor...
Ama, Hakim Bey...
I want to thank you all for the honor that you've bestowed on me by fighting at my side.
hepinize teşekkür etmek istiyorum. benimle birlikte şerefinizle döğüştünüz için.
And so, my neighbors, on this happy day, i welcome you here to honor... stop it.
Komşular, bu mutlu günde buyur etmenizi istediğim... Durun. Durun!
Listen, Papi, today is a ball in my honor. That means I have to put on my tight uniform.
Daralmış üniformamı giyeceğim, desene!
I've been deliberating since last night on the total effect of the Medal of Honor upon my career.
Dün geceden beri düşünüyorum Onur Madalyası kariyerimi nasıl etkileyecek diye.
My noble friend, it's a great honor for us today... on behalf of all those good citizens to give you the reward you deserve.
Benim soylu arkadaşım, tüm vatandaşlar adına hakkettiğin bu güzel ödülü sana vermek bizim için bir onurdur.
- I swear on my sacred word of honor.
- Şerefim üzerine yemin ederim.
On my word of honor, I never saw two more deceitful people! Hey, you.
Adamın üzerine üzerine sizin kadar gelen deliler görmedim.
It's my honor on the line.
Bu benim için bir onur.
This I pledge you on my honor!
Şerefim üzerine yemin ederim!
If I get my hands on the $ 200.000 I'll always honor your memory.
200,000 doları elime geçirirsem her zaman saygıyla anacağım seni.
- You tell His Honor I'm on my way.
- Sayın Başkan'a söyle, geliyorum.
What is going on? Nobody's heard from you my maid of honor.
Kimsenin senden haberi yok...
I swear before God and on my word of honor as a gentleman, that this handkerchief does not belong to my wife.
Onurum üzerine yemin ederim ki bu mendil hiçbir zaman karıma ait olmadı.
- My honor's on the backs of my camels Yes, I run...
Benim onurum develerimin sırtında. Evet kaçıyorum!
When you're due in my court at 3, I expect you here at that time. Yes, Your Honor. All right, let's get on with it.
Sizi saat üçte bekliyorsam zamanında gelmenizi isterim.
As my chief scout, Mr. Carson, I'm relying on your honor.
Baş gözlemcim olarak, Bay Carson, sözüne güveniyorum.
That's good, Charlie, because if he thinks I'm gonna beef on him and he questions my honor, it's gonna become his problem, do you understand?
İyi olur, Charlie... çünkü eğer onu gammazlayacağımı düşünüp şerefimle oynarsa... bu onun sorunu olacak, anlıyor musun?
On this most august occasion, we are gathered here not only to commemorate my 60 years as queen, but to honor one... Of truly noble stature.
Burada sadece kraliçe olarak geçirdiğim 60 yılı kutlamak için değil aynı zamanda gerçekten asil bir kişiliği onurlandırmak için toplandık
No, Your Honor, I would like to say something on my grandfather's behalf.
Hayır, Sayın Hakim. Ama büyükbabamın adına söylemek istediğim bir şey var.
"Your Honor, my client did ask for the front seat."
"Sayın yargıç, müvekkilim ön koltuğu istedi."
I understand it's my honor to escort you on stage.
Seninle sahnede olma şerefi bana ait galiba.
"My child is on the honor roll at Springfield Elementary."
"Çocuğum Springfield İlkokulunun onur kuşağını taşımaktadır"
With General Longstreet in command, my old warhorse meeting the enemy face to face on ground of his choosing and with honor, we will prevail.
Düşmanla karşı karşıya gelen... savaş atımla beraber, ve General Longstreeti'in önderliğinde... ilerleyeceğiz.
on my way 423
on my way home 17
on my own 134
on my terms 16
on my knees 31
on my birthday 34
on my face 19
on my back 22
on my side 16
on my desk 26
on my way home 17
on my own 134
on my terms 16
on my knees 31
on my birthday 34
on my face 19
on my back 22
on my side 16
on my desk 26
on my life 45
on my 37
on my way out 19
on my mark 91
on my word 25
on my command 56
on my go 16
on my count 157
on my signal 49
my honor 18
on my 37
on my way out 19
on my mark 91
on my word 25
on my command 56
on my go 16
on my count 157
on my signal 49
my honor 18