English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ O ] / On phone

On phone Çeviri Türkçe

18,115 parallel translation
We will talk on the phone.
Telefonda konuşuruz.
But we did get a cell phone ping on her girlfriend.
Ama arkadaşının cep telefonundan sinyal aldık.
Just on the phone.
Telefonla konuşuyorum.
Well, Gilfoyle, looks like your recruiters are gonna have to take back their gift baskets, because I just got off the phone with Monica and she's getting me in to see Laurie this morning so I can tell her what's going on.
Gilfoyle, görünüşe göre hediye sepetlerini geri almak durumunda kalacaklar. Çünkü az önce Monica'yla telefonda konuştum. Bu sabah Laurie'yle görüşmem için beni çağırdı.
Two, you get Laurie Bream on the phone ASAP.
Ya da olabildiğince çabuk Laurie Bream'i ararsın.
In this moment, on this phone call.
Hemen şu an, bu telefon görüşmesinde.
She was on the phone, so...
- Telefondaydı.
I'm on the phone.
- Telefondayım.
On the phone.
Telefondayım.
I've been having trouble getting networks on the phone, but with a big star like you attached, we could sell this right away.
Kanallara ulaşmakta sorun yaşıyorum ama senin gibi büyük bir yıldızın dahil olmasıyla anında satabiliriz.
- I know you're not really on the phone.
- Telefonda değilsin.
Talking on the phone pretty much every day, sharing our deepest dreams and secrets, being there for each other through all of it, bosom friends, Anne of Green Gables style.
Her gün telefonla konuşmamız hayallerimizi ve sırlarımızı paylaşmamız birbirimizin yanında olmamız, Yeşilin Kızı Anne tarzı aramızdan su sızmaması...
You get back on that phone and you get me that big room.
O telefona geri dön ve bana o salonu ayarla.
Mr. Chugtai, I am gonna need all the phone numbers of the people on your list.
Bay Chugtai, listendeki herkesin telefon numarası lazım.
Yes. And I installed it on my phone.
Evet, telefonuma da yükledim.
Use a notepad. Code on your phone.
Not defteri kullanın, telefonunuzda kodlayın.
It said stuff was on my phone and my iPad, but when I looked at the memory, it said, zero K used, so stuff wasn't on there.
Telefonumda ve iPad'imde olduğunu söylüyor. Ama hafızaya baktığımda sıfır kilobayt kullanıldı diyor. Yani dosyalar orada değil.
- So it's all on my phone? - Yes.
- Hepsi telefonumda mı yani?
Yes... because you're right, it's not actually on the phone.
Haklısın telefonunda değil.
But you don't need it to be on the phone if you can see it on the phone, even though there's nothing there at all.
Orada hiçbir şey olmasa bile telefonda görebiliyorsan telefonunda olmasına gerek yok.
Hold on to my phone.
Biriniz telefonuma bakabilir mi?
You mean, on your phone?
Telefonunu mu kast ediyorsun?
I'm getting Cooper on the phone.
- Cooper'ı arıyorum.
You sounded upset on the phone, so what's going on?
Sesin telefonda üzgün geliyordu. Neler oluyor?
Get him on the phone now.
Telefona bağla.
We spoke on the phone.
- Telefonda konuşmuştuk.
Sounded proper cryptic on the phone.
Telefonda epey şifreli gibiydi.
Told you on the phone.
Sana telefonda söyledim.
They're gonna wake up Chris. Heaven on a phone!
- Chris'i uyandıracaklar.
Let's use some guy's hand to call down heaven on a phone and let some beardy white guy decide.
Bir adamın elini kullanıp cenneti arayalım ve kararı sakallı, beyaz bir adama bırakalım.
There is a major glitch in Lord's newest phone that lets your last caller eavesdrop on your next caller.
Lord'un son telefonunda büyük bir kusur var. Son arayanın sonraki arayanı gizlice dinlemesine olanak sağlıyor.
And you, get my investment broker on the phone.
Sen de, borsacımı telefona bağla.
And you said, " Gaby, get Hank on the phone.
Dedin ki, "Gaby, telefonu Hank'e ver."
And when I call to follow up, they're polite on the phone until they hear my name and then, dial tone.
Başvurularımı kontrol ettiğimde, telefonda çok kibarlar ta ki ismimi duyana kadar, sonra telefondan sinyal sesi geliyor.
We spoke on the phone.
Telefonda sizinle konuştuk.
I spoke with someone on the phone.
Telefonda biriyle konuştum.
- So I was thinking maybe on Sun... - ( phone rings )
Düşündüm de belki paz...
You still shopping on your phone for things you can't afford?
Hala almaya paranın yetmeyeceği şeyler için telefondan alışveriş mi yapıyorsun?
Except for the fact he was on the phone with her until 3 : 00 a.m. last night talking about Doctor Who.
Dün gece saat 3'e kadar telefonda onunla Doktor Who konuşması dışında tabi.
As soon as you bring the systems online, she'll get pinged on her phone.
Sistem aktif olduğu anda, telefonuna haber gidecektir.
I didn't get to speak to Esteban on the phone, though.
Gerçi Esteban ile telefonda görüşmedim ama.
Look, I don't want to do this on the phone.
Bak, bunu telefonda yapmak istemiyorum.
You know, I know that a cell phone can be used to eavesdrop on someone, but do you know that also they... they can be used to track someone's location?
Telefonun birine kulak misafiri olmak için kullanılabileceğini biliyorum ama birinin yerini tespit etmek için de kullanılabildiğini biliyor muydun?
Max, did you play with the ringtone on my phone?
Max, telefonumun zil sesini sen mi karıştırdın?
But you're on your phone.
Ama telefondasın.
- No, I see bars on my phone.
- Hayır, telefonum çekiyor.
It's not the kind that'll heal on its own, so I need your father's phone number.
Kendi kendine iyileşecek bir şey değil, o yüzden babanın telefonu lâzım.
Tony, can't you hear I'm on the phone?
- Tony, telefondayım duymuyor musun?
Sorry to disturb you, Ma'am, but I just had Lord Salisbury on the phone with an unusual request.
Rahatsız ettiğim için üzgünüm efendim ama Lord Salisbury arayıp sıra dışı bir istekte bulundu.
Just had the Palace on the phone, requesting a private audience this afternoon.
Az önce Saray'la konuştum, öğleden sonra bir özel görüşme talep ediyorlar.
Governor, Blake's on the phone.
Efendim, Blake telefonda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]