English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / İngilizce → Türkçe / [ O ] / On the

On the Çeviri Türkçe

652,868 parallel translation
Your head on the ground, you damn bastard!
Yere yat, seni lanet herif!
I still have a few sources on the outside.
Dışarıda hala birkaç kaynağım var.
I'll tell everyone on the outside about this.
Dışarıdaki herkese bunu anlatacağım.
Update me on the situation.
Durum hakkında beni haberdar edin.
Man on the loose!
Mahkum kaçıyor!
9there's a man on the loose!
Mahkum kaçıyor.
Report on the situation!
Durum hakkında rapor ver!
He got drunk, hit us all the time, made my Momma cry on the account'a that whore he kept in San Antonio.
San Antonio'da tuttuğu o fahişe için annemi ağlatırdı.
The one I left on the riverbank.
Nehir kenarında bıraktığım.
The Garcías have oil on their land, and they don't know about it.
Garcíalar'ın toprağında petrol var. Ve onlar bunu bilmiyorlar.
Ten years ago, the animal population mutated, endangering human life on the planet.
10 yıl önce hayvanlar... gezegendeki insan yaşamını tehlikeye atacak bir mutasyona uğradı.
More questions than answers at this hour after the first ever hybrid attack on the East Coast.
Doğu Yakası'na olan ilk melez saldırısından bu yana... cevaplarımız değil sorularımız arttı.
We have your prints on the door handle, on Leanne's tablet, and on Leanne's body.
Kapıda senin parmak izlerini bulduk, Leanne'ın vücudunda ve Leanne'ın tabletinde de bulduk.
You're telling me Mansdale's on the plane right now?
Bana Mansdale'in şu an uçakta olduğunu mu söylüyorsun?
Correct me if I'm wrong, but... don't we have Leanne's finger, and its print, on the premises?
Yanılıyorsam beni düzelt ama... Leanne'ın parmağı ve parmak izi... bizim yanımızda değil mi?
We need to leave the guns on the table.
Silahları masaya bırakmak zorundayız.
Leanne was able to purchase them for pennies on the dollar.
Leanne onları çok ucuz bir fiyata satın alabilmiş.
Oh, yeah, the winner and a friend get to hang out and practice with retired Red Sox players and then play in a real game, right on the field at Fenway.
Evet, kazanan bir arkadaşımız emekli bir Red Sox oyuncusuyla takılsın ve pratik yapsın ve sonra Fenway'de gerçek bir maçta oynasın diye.
Sir, you're not allowed to be on the carousel.
Efendim, atlı karıncanın üzerinde duramazsınız.
A couple guys mentioned that today on the field.
Bir kaç kişi geçen sahadayken bahsediyordu.
Well, ever since I was little, I was always the fat, uncoordinated kid that nobody wanted on their team.
Şey, küçüklüğümden beridir, kimsenin beni takımında istemediği şişko uyumsuz biri oldum.
And on the car ride home, they put on a puppet show that made me laugh so hard I crashed into a tollbooth on the mass pike, totaling the car and breaking Lois's other leg.
Ve eve giderken arabaya bindiğimde önüme, güldüren ve gişesini berbat ettiğim kukla gösterisi koydular. Ve arabaya doluştuğumuzda Lois'in diğer ayağıda kırıldı.
Previously on The Last Man on Earth...
Dünyadaki Son Adam'da daha önce...
Any droppings which might help us shed some light on the nature of this potentially dangerous beast?
Olabilecek herhangi bir pislik Hafif ışık tutmama yardım et Bunun doğası üzerine Potansiyel olarak tehlikeli canavar mı?
And if I'm to believe all the recommended ages on the board games, we're dealing with an individual between the ages of eight and 80.
Ve eğer inanırsam Tüm önerilen yaş Tahtada oyunlar, biziz Biriyle uğraşmak Sekiz ila 80 yaşları arasında.
Based on the actual curious case of the very real Benji Buttons.
Gerçek merak halinden yola çıkarak Gerçek Benji Düğmelerinin.
Well, the sprayings lessened over time until one day we were both sitting on the curb, looked into each others eyes, and basically said,
Ama kısa bir süre için Biz ayrılmaz olduk. Püskürtme zamanla azalır Birbirlerine baktılar Gözleri ve temelde şöyle dedi :
I mean, it'd be nice if it was on the sooner side!
Yani, güzel olur Eğer daha erken taraf olsaydı!
Yeah, went a little hard on the prune juice!
Evet, biraz gittin Sert meyve suyu!
Eyes on the road, Anna.
Gözün yolda olsun Anna.
What the fuck is going on?
Neler oluyor burada?
Turn the light on!
Işığı aç!
There was a disagreement with the elders necessitated me moving on.
Benim onlarla olmam konusunda kıdemli olanlar arasında anlaşmazlık vardı.
You didn't want the guilt of this thing, so I took the burden on myself.
Bu işin günahını istemedin ve ben de bu yükü omuzlandım.
I'm just trying to get all the facts before I go banging on Pedro García's door in the middle of the night.
Pedro Garcia'nın kapısına dayanmadan önce ne olup bittiğini anlamaya uğraşıyorum.
We battle on many fronts, searching for a cure to sterility while racing to stop the hybrids and a brutal terrorist who is using them to end the human race.
Birçok cephede savaşıyoruz... kısırlığa bir çözüm ararken... melezleri ve insan ırkının... sonunu getirmeye çalışan bir teröristi durdurmaya çalışıyoruz.
What's the update on Abigail?
Abigail'den haber var mı?
I should've just told you from the beginning, but I thought that I could handle it on my own, too.
Ve ben size bunu en başından söylemeliydim, ama ben de kendi başıma bunu halledebileceğimi düşündüm.
Shock me and you'll kill the first baby conceived in the last ten years.
Bana şok verirsen on yıldan beri... ana rahmine düşen ilk bebeği öldürürsün.
Circle the plane, keep it out of the ash, I'll radio in ten minutes.
Uçağı çevreleyin, küllerden uzak tutun, ben on dakika içinde telsizle iletişime geçeceğim.
Yeah, and the best part is, I don't even have to get on a plane.
Evet, en iyi kısmı uçağa binmek zorunda değilim.
Oh, come on, mom, really? I'm in high school, and you're still putting the dog in charge?
Hadi ama anne ben artık lise öğrencisiyim ve sen hala sorumluluğu bir köpeğe mi veriyorsun.
I press my butt against the wall and dook on it?
Kıçımı duvara dayacağım ve sıçacağım.
Stewie? What the hell's going on?
Stewie, noluyor be?
Okay, Lois, catch the ball, and if your foot comes off the bag, just tag Peter on any part of his body.
Pekala Lois topu yakala ve eğer ayağın dışarı çıkarsa Peter'ı peşinden koştur..
And I was excited that for one weekend, if I could just step on that field and get a hit at Fenway park, I could erase all that and feel like a champ for the first time in my life.
Ve sadece bir hafta sonu heyecanlandım eğer Fenway Park ta sahada olup kendimi gösterseydim kendimi şampiyon gibi hissedecek ve geçmişimi bir kereleliğine de olsa silebilecektim.
Brian, do you always listen to the Sirius XM preview station?
Brian her ön izleme istasyonunda The Sirius XM'i dinler misin? ( Sirius XM : Toyota Prius'un yol bilgisayarı )
I just don't think the group can handle a full-on manhunt right now.
Sadece grubun üstesinden gelebileceğini sanmıyorum. Şu anda tam kapsamlı bir insan avı.
This got a little shit on it in the scuffle. I'm sorry.
Boğuşma sırasında bu biraz kirlendi.
The economy, my business model was based on tourism.
Ekonomi. Benim iş modelim turizme dayalıydı.
I don't know the name of it, but it's... It's on Manchester, near the airport.
Adını bilmiyorum ama Manchester'da, havaalanının yakınında.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]