One would think Çeviri Türkçe
972 parallel translation
One would think you were still at medical school.
Sizi hala tıp fakültesinde okuyor sanabilirler.
The way you take on, one would think it was you they was going to hang.
Eğer bir yol bulamazsan onu asacaklar.
One would think I was starving.
Aç kaldığımı düşünürler.
Watching you now, one would think you've been doing this all your life.
Sizi gören de hep böyle davrandığınızı sanır.
He would find out everything. No one would think twice about telling him.
Er ya da geç her şeyi öğrenecektir.
One would think that, after such an effort, these men would get weaker.
Biri, böyle bir çabadan sonra, bu adamların daha güçsüzleşeceği düşünür.
One would think only death could keep her...
- İnsan onu sadece ölümün..
There are less than one would think. 3,000, 3,500 in all.
Tahmin edebileceğinizden daha az... 3000, 3500 civarı...
One would think it was I leaving you.
Güya ben senden ayrılıyorum.
One would think we just fell in love.
Birileri bizim aşık olduğumuzu sanabilir.
The way you talk, anyone would think it was the one big thing in your life.
Seni duyan olsa, hayatındaki en önemli şeyin ordu olduğunu sanır.
One would think so.
Siz öyle düşünüyor olabilirsiniz.
One would think a virgin from a cathedral.
Katedralden çıkmış bakire biri gibi.
The saucer must seem so much a part of your fingers that one would think it could only be removed by surgery.
Tabak parmaklarının parçası gibi olmalı. Sadece ameliyatla ayrılırmış gibi sanılmalı.
One would think you'd be safe here.
Bir de burada güvende olduğunu sanırsın.
- One would think you're ashamed of me.
- Gören de benden utandığını sanır.
One would think you had never been young.
Sanki hiç çocuk olmadın.
Oh, but surely no one would think that I...
Tabancayı oraya benim attığımı mı?
You're so alive and happy, one would think you're 16!
Çok canlı ve neşelisin, gören de seni onaltındasın sanar!
One would think he's just asleep.
Sadece uyuyor gibi görünüyor.
You think... that all those years that I've remained by Master Joo's side... would end up in a terrible misunderstanding? One in which he may never forgive me?
Onu gözettiğim bunca zamanın yanlış anlaşılmayla sonuçlanabilecek olmasını izah etmek çok güç.
You'd think one of them would have lifted their finger before Liz Taylor here.
Buradaki Liz Taylor'dan önce onlardan birinin yardım etmesi gerekirdi.
I don't think one would forget meeting you, Ardeth Bay.
İnsan sizinle tanıştı mı bir daha hiç unutmaz, Ardat Bey.
You know, my dear, if I ever decide to marry, I can think of no one who would make a more charming Baroness than you.
Biliyor musun hayatım, olur da evlenmeye karar verirsem senden daha büyüleyici bir baronesi hayal dahi edemiyorum.
I believe I would like one, come to think of it.
Ne düşünüyorsun?
Little did I think that Charlotte would one day take my place as mistress of this house!
Günün birinde Charlotte'un... bu evin hanımı olabileceğini hiç düşünmemiştim!
I think another one would be a mistake.
Bence ikinci bir içki hata olur.
Philadelphia, Baltimore, Washington – - You'd think one of them would offer a lady a ticket.
- Onlardan biri size bilet ayarlasa.
Do you think after knowing one real man like Jack Stuart, just one... that a girl would even look at a namby-pamby popinjay like you?
Bir kız Jack Stuart gibi gerçek bir erkek tanıdıktan sonra senin gibi bir düzenbaza bakar mı sanıyorsun?
I think the white one would be perfect
Hayır, kırmızı yanlış renk. Beyaz harika bir tercih olur bence.
To hear you talk, no one would ever think you were a comedian.
Sizi dinleyen hiç kimse güldürücü olduğunuza inanmaz.
Back at the inn, when I'd hear the men yelling for their dinner I'd think how wonderful it would be to cook and care for one man.
Handa o adamların yemek diye bağırdıklarını duydukça bir kişiye yemek yapmak ve ona bakmak ne müthiş olur derdim.
That we killed one man while deceiving another, that we think only of ourselves. It would be a relief.
Bir adamı aldatırken bir başkasını öldürdüğümüz, kendimizden başkasını düşünmediğimiz.
You'd think the world would be ashamed to name such a day as Christmas... for one of them and then go on in the same old way.
Böyle bir günün Noel günü olarak adlandırılması ve sonra ortada hiçbir sorun yokmuş gibi davranılması çok ayıp.
Well, I figured it would ease the high-sprung one if she could think that way. It does me.
Çabuk parlayan bir tip, ve önyargılı, onu rahatlatmayı düşündüm.
Don't you think it would be better with one stick?
Tek bir dal parçası yeter biliyor musun?
No one else in the world would think of anything so childish.
Dünyada başka hiç kimse böylesine çocukça bir şey düşünemez.
I, for one, think the world would be a far better place without research.
Araştırmalar olmasa hayat daha güzel olurdu sanırım.
If either one of them were to get control of Big Muddy, I'm afraid to think of what would happen.
İkisinden biri Büyük Çamur'un denetimini alırsa, olacakları düşünmekten korkuyorum.
You know, if one day you didn't come anymore I think I would want to die.
Eğer gelmediğin gün olursa sanırım ölmek isterim.
Now, don't that make you stop and think, Judge? You name me another man that would take in three hungry children just because they ain't got no place to go and no one to turn to.
Ben de pek zeki sayılmam, o yüzden iyi geçinmemize şaşırıyorum.
I think he thought no one would believe him until he had... more... what shall I say?
Kanımca daha fazla... ne desem? Veri elde etmeden kimsenin ona inanmayacağını düşündü.
I don't think one-in-a-million, decent, ordinary people... would say this was any good.
Milyon kişiye sorsan, sana bunun iyi olmadığını söyler.
Do you think one guidebook would be better than another?
İyi bir gezi rehberi biliyor musun?
I think the revenue boys would buy that one.
Aynen öyle. Maliyeciler yutar herhâlde.
Do you think for one minute that my late brother D.J. would go away and leave these ladies to face the Bannisters?
Benim rahmetli kardeşim D.J.nin bu bayanları Bannister'lar ile baş başa bırakıp gideceğini bir dakikacık olsun düşünüyormusun?
To think one would have to go through ones who life being ashamed of ones own brother.
Kardeşimden utanacağım hayatta aklıma gelmezdi.
But the songs would be like... I think the English have a song called "Roll Me Over in the Clover", and you go "One, two, three, four..."
Ama şarkılar şöyle olurdu... Sanırım İngilizlerin "Roll Me Over in the Clover" diye bir şarkısı var ve "Bir, iki, üç, dört..." şeklinde gidiyor.
After having met each one of our honored guests this evening... and after having talked to them, I think that all of us... would like to join in a round of applause... for the brave men that took those B-52s in and did the job.
Ama bu gece buradaki onur konuklarımızla buluştuktan sonra ve onlarla birebir konuştuktan sonra hepimizin B-52'lerinin içerisinde işlerini yapmış bu cesur adamları alkışlamak için herkesin ellerini kaldıracağından hiç şüphem kalmadı.
The Lieutenant asked me to think of a number between one and four, and then he would guess the number that I was thinking and prove it.
Komiser benden birden dörde kadar bir sayı düşünmemi istedi, ve sonra düşündüğüm sayıyı tahmin edecek ve kanıtlayacaktı.
I think one of the enemy's servants... would, well, seem fairer and feel fouler, if you understand.
Bence Düşmanın hizmetkarlarından biri... gözüme daha hoş ama yüreğime daha kirli gelirdi anlatabildim mi?
think 1581
thinking 451
thinks 21
think positive 41
thinking of you 30
think about it 2390
thinking about you 18
think fast 106
thinking about it 70
think it over 186
thinking 451
thinks 21
think positive 41
thinking of you 30
think about it 2390
thinking about you 18
think fast 106
thinking about it 70
think it over 186
think about this 117
think about that 140
think it through 42
think nothing of it 57
think carefully 51
think about what i said 29
think about something else 16
think of me 47
think of something 72
think about what 40
think about that 140
think it through 42
think nothing of it 57
think carefully 51
think about what i said 29
think about something else 16
think of me 47
think of something 72
think about what 40