Our pleasure Çeviri Türkçe
654 parallel translation
I'm told that you wish to buy the centry and put up some more of your chimneys there, regardless of the fact that you'd utterly ruin a house we've had for generations and all of our pleasure here.
Bana Centryi almak ve oraya bir sürü baca koymak istediğiniz söylendi. Kuşaklardan beri sahip olduğumuz bir evi yok etmek istiyorsunuz. Burada ki mutluluğumuzu bitirmek, gerçeğinden ayrı olmak bir de bu var.
And once again, brothers and sisters, we're going to share our pleasure... with some neighbors less fortunate than ourselves.
Bir kez daha, kardeşlerim, eğlencemizi bizden daha az şanslı... bazı komşularımızla paylaşacağız.
Attend those men our pleasure?
Dediğim adamlar hazır mı?
Our pleasure, ma'am.
- Çok memnun oldum, bayan.
I am devastated, dear Petronius is not here to witness our pleasure, Vinicius.
Sevgili Petronius da burada olup bu zevke şahitlik edemediği için çok üzgünüm Vinicius.
I say, if there's no profit in the monkey we'll have our pleasure.
Ben derim ki, eğer maymunda kazanç yoksa, keyfimize bakarız.
It's our pleasure, right, Maria?
Bizim için bir zevkti, değil mi Maria?
Kindly step to the rear of our pleasure car.
Eğlence trenimizin arkalarına ilerleyelim.
Resist a little, to increase our pleasure.
Biraz diren ki, alacağımız zevk artsın.
- It's certainly our pleasure.
- Bence de çok hoş.
- Our pleasure, Mary Poppins.
- Bizim için zevk Mary Poppins.
We'll stay, ma'am. Be our pleasure to do what we can.
Kalırız hanımefendi, yapabileceğimizi yaparız.
Your privilege is our pleasure, ma'am.
Ayrıcalığınız bizim için zevk, madam.
And now, it's our pleasure to present the Garnier sisters!
Ve şimdi büyük bir zevkle Garnier kardeşleri sizlere takdim ediyoruz!
Our pleasure, chief.
- Bizim için zevkti. Kirk, tamam.
- Our pleasure, Captain.
- Bir şey değil, Kaptan.
If you are so kind as to groom him it would be our pleasure
Eğer sizin için uygunsa... biz de memnun oluruz
It's been our pleasure, Your Eminence.
Bizim için zevkti, Ekselansları.
"It is my pleasure to present this diploma to our most brilliant scholar."
"Bu diplomayı en parlak öğrencimize vermek benim için bir zevktir."
It gives me great pleasure to present to you our guest of honor,
Onur konuğumuzu sizlere sunmaktan büyük zevk duyarım,
Also, we have as our honored guests... a number of people from the outside, which we take great pleasure in welcoming.
Ayrıca ; bize şeref veren dışarıdan gelen misafirlerimize de kucak dolusu hoş geldiniz diyoruz.
I take great pleasure in introducing our master of ceremonies -
Seremoniler ustası, oyunculukta bir numara...
Ladies and gentlemen... I take great pleasure in introducing our master of ceremonies... Honest John Jessup!
Bayanlar ve baylar seremoniler kralını sunmaktan gurur duyuyorum muhteşem John Jessup!
And now... It is my great pleasure to confer our academic degree with honor... on the most distinguished student of this class.
Ve şimdi de, sınıfımızın en seçkin öğrencisini, üniversitemizin şerefli ödülüyle onurlandırmak benim için büyük bir zevk olacak.
So, my friends, as mayor of this great city... I take pleasure in inviting our distinguished visitors... to tell us something about their achievement.
Sevgili dostlar, bu güzel şehrin belediye başkanı olarak... bize başarılarını anlatmak üzere seçkin konuklarımızı... buraya davet etmek benim için büyük bir zevk.
And now I take great pleasure in introducing another of our heroes... who will tell you something of his exploits.
Şimdi de büyük zevkle diğer kahramanlarımıza söz veriyorum. Bize başarılarından bahsedecek.
Therefore, in consideration of your kindness I take pleasure at this time in presenting you with a small token of our esteem and affection.
Bu nedenle, nezaketini göz önüne alarak sana olan saygı ve sevgimizin küçük bir nisanını sunmaktan zevk duyarım.
My friends of Belham, it is once again my pleasure to present the annual awards for the best flowers grown in our community.
Belham'lı dostlar, köyümüzde yetiştirilen en güzel çiçek ödüllerini verme onuru bu yıl da benim oldu.
"Packed by E.F. Strable... for the pleasure of our table."
"E.F. Strable'dir beni paketleyen kişi sofralarınızın zevkidir ürünleri."
"Fellow Bricklayers, having been called upon by the president of our local to make a few remarks regarding our honorable profession I know that you guys like myself having gone past the fourth grade in school will understand my sentiments, and I take great pleasure in..."
"Duvarcı dostlarım, bölge başkanımız tarafından..." ... onurlu mesleğimizle ilgili bazı tespitlerde bulunmak için burada bulunuyoruz. " " Benim gibi, 4. sınıfa geçmiş olan sizlerin duygularımı anlayacağınızı biliyor ve burada olmaktan duyduğum... "
We thought of our own pleasure, of our lust for good things.
Kendi zevklerimizi, güzel şeylere olan... arzularımızı düşündük.
For the pleasure of our company or another drink.
Arkadaşlığımıza eşlik etmek veya bir içki içmek için daha.
It gives us great pleasure that you accept our hospitality.
Bizim konukseverliğimizi kabul buıyurmanız bize büyük bir memnuniyet veriyor.
Especially since nothing in our conversation yesterday at the club suggested I could look forward to this pleasure.
Özellikle dün kulüpteki önemsiz konuşmamızdan beri bu keyfi sabırsızlıkla beklemem önerildi.
We, the nobles of Rome, are free to live only for our own pleasure.
Biz, Roma'nın soyluları sadece zevk için yaşarız.
The pleasure of our loyal tribune is important to us.
Sadık Tribünümüzü memnun etmek görevimizdir.
It's a pleasure to see our friends in good shape.
Dostlarımızı formda görmek güzel.
All that remained was the hidden pleasure of hearing him talk, of hearing him laugh. of listening to the sound of our steps, in that silent city.
Onun konuşmasını duymak gülüşünü duymak bu sessiz şehirde, attığımız adımların seslerini duymak gizil bir hayranlık yaratmıştı.
We've just had the pleasure of having lovely Lola Lavery at our microphones.
Güzel Lola Lavery'yi mikrofonlarımıza konuk etme zevkine ulaştık.
Pleasure is our only vow
"Zevk almaya and içelim"
And now, ladies and gentlemen, it is my pleasure to introduce the lovely ladies of our show.
Ve şimdi de bayanlar baylar sizlere gururla gösterimizin tatlı kızlarını takdim ederim.
We've got this town under our thumb but we ain't getting no pleasure.
Kasaba parmağımızın ucunda ama hiç zevk alamıyoruz.
But shouldn't we give some thoughts to those of our our comrades who don't have the pleasure of attending this marvellous party tonight?
Fakat bu geceki bu güzel partinin tadını çıkaramayan dava arkadaşlarımız için biraz daha düşünceli olmamız gerekmiyor mu?
About the delight and the ultimate pleasure of our unified society.
Tekdüze bir toplumun verdiği sevinç ve memnuniyeti.
Speaking of real singers, it's my pleasure to introduce a man with a golden voice, our beloved Carletto, who will sing his pièce de résistance.
Gerçek şarkıcılar demişken, size altın sesli şarkıcımız Carletto'yu sunmaktan memnuniyet duyuyorum. Bize'piéce de résistance'ı söyleyecek.
Of course, she knew that nothing I did or was done to could ever cancel out our love, the pleasure we gave each other.
Buraya neden geldin? Hala bir annem ve kız arkadaşım var. Annem bu sürprizi uzun zamandır bekliyor.
We do our best to give pleasure, colonel. Good day.
Memnun etmek için elimizden geleni yaparız.
Apart from our true pleasure, the one we hide deep inside of us is there anything worth fighting for?
İçimizdeki, derinlere gömdüğümüz gerçek hazinemizden başka, savaşmaya değecek bir şey var mı?
Our pleasure, madam.
- Memnun oldum, hanımefendi.
He also seems to derive a great deal of pleasure from making fun of our entire police force.
Ayrıca anlaşılıyor ki, emniyet gücümüzle dalga geçmekten büyük keyif alıyor.
It gives me great pleasure to present this token of our esteem to Toby Dammit,... whose Shakespearean performances are as immortal as the great bard himself, one of the world's greatest poets,
En önemli ödülümüzün simgesi olan bu heykelciği büyük aktör Toby Dammit'e derin bir mutlulukla sunuyorum. Büyük şairimiz Dante'den sonra dünya şairlerinin devlerinden Shakespeare yorumlarında... Toby Dammit kimse ile kıyaslanamaz.