Out of interest Çeviri Türkçe
210 parallel translation
They usually turn up out of interest or perhaps just to bump up the price.
Çoğunlukla kar için gelirler ya da fiyat yükseltmek için.
Can anyone tell me, out of interest, why the male is so humbly displayed?
Biri söyleyebilir mi, meraktan soruyorum erkek neden mütevazi bir şekilde çizilmiş?
Even if you did marry her out of interest, you should behave.
İsteğin dışında evlenmiş olsan bile, bunu belli etmen gerekmiyor.
- Out of interest if nothing else.
- Başka bir şey olsaydı ilgilenmezdim.
Oh, uh, just out of interest, why aren't you going for the death penalty?
Sadece merak ettim, neden idam cezasına çarptırmadınız?
- Out of interest.
- Sırf meraktan.
I'm just gonna take it to the lab for analysis, you know, just... it's out of interest.
Sadece analiz etmeye götüreceğim, merak ettiğim için.
So we get out of here, go some place where they got some interest.
Buradan kalkalım öyleyse, ilgimizi çekecek bir yere gidelim.
It may interest you to know I once cried for a man till my eyes were half washed out of my head.
Bilmek isteyebilirsiniz belki, bir keresinde bir adam için ağlamıştım ağlamaktan gözlerim şişene kadar.
I'm here out of professional interest.
Burada işim haricinde bulunuyorum.
On the contrary, I expect them to show considerable interest in a gang of crooks who are trying to swindle the country out of vast uranium deposits.
Bilakis, benim beklentim, ülkenin uçsuz bucaksız uranyum yataklarını boşaltmak için üçkağıt çevirmeye çalışan düzenbazlar çetesine daha büyük alâka göstermeleri yönünde.
Just like they say, you gotta snap out of it and take an interest in things.
Dedikleri gibi, Kendini toplamalı ve yeni şeylere ilgi göstermelisin.
Out of pity, self-interest...
Acıdığından, kişisel çıkarların ( bencilliğin )...
I promise not to interrupt by calling out points of passing interest or the weather conditions over Baffin Bay.
Faiz oranlarını ya da Baffin Körfezi üzerindeki hava durumunu duyurmak için ara vermeyeceğime söz veriyorum.
Up the mighty Hudson river and now if you'll come with me to the north aspect of the building, I will point out more items of interest.
Yukarıda muzzam Hudson Nehri var ve benimle binanın kuzey kısmına gelirseniz ilginizi uyandıracak daha çok parça göstereceğim.
In the interest of peace, you must hear me out!
Barış adına beni dinlemek zorundasınız!
And we will, in addition, need a controlling interest in your new company, unrestricted access to your private bank account, the deposit in our vaults of your three children as hostages and a full legal indemnity against any acts of embezzlement carried out against you by any members of our staff during the normal course of their duties.
Ayrıca ek olarak yeni şirketinizde ana kar payı özel banka hesabınıza sınırsız girme hakkı üç çocuğunuzun rehine olarak kasalarımıza konması ve herhangi bir personelimizin normal görevi sırasında size karşı yapabileceği bir zimmete geçirme olayına karşı tarafınızdan tam yasal teminat.
I think it's in your interest to let us out of your business here.
Bak, senin işin diğerleriyle, bizi bırakman gerekli.
To be honest, if I had to act out of my own interest, I should send you all home, especially you labourers!
Dürüst olmak gerekirse, eğer kendi kazancımdan olacaksam, hepinizi evinize göndermeliyim özellikle de işçileri!
I'd like you to know that Governor Haskins has had a long-time interest in the problems of the trucking industry and would like to help work out some of those problems.
Sayın vali uzun zamandır kamyonculuk endüstrisinin sorunlarıyla ilgilenmektedir. Seninle biraz bu sorunlar hakkında konuşmak istiyorum.
It's in your own interest to get out of here fast.
Buradan hemen ayrılmak senin yararına.
He acts out of self-interest!
O kişisel çıkarları için oynuyor!
It would be in your interest to keep that in mind... and let these people take their food and get out of here.
Bunu aklınızdan çıkarmayın ve bu insanların yiyeceklerini alıp gitmelerine izin verin.
We've been seeing an awful lot of each other lately... and I really think it's in my best interest... if I went out with someone more popular... better looking, drives a nicer car.
Son günlerde birbirimizi fazlasıyla görüyoruz... ve bence daha popüler... daha yakışıklı ve daha iyi arabası olan... biriyle çıkmam benim için daha iyi olacak.
Let me ask you, is there a conflict of interest... I'm asking you as a lawyer... Can we take him out to dinner after, go to Ruban D'Or?
O zaman o na avukatım olarak görüşmek istediğini söyler, onu Ruben O'Dor'a yemeğe götürür...
It's in everybody's interest she doesn't come out of the infirmary until the rescue team arrives, and certainly not without an escort, right?
Kurtarma ekibi varana kadar, revirden çıkmaması herkesin yararına ve kesinlikle yalnız çıkmamalı. Anlaşıldı mı?
Since you're, well, a suspect they've asked that the investigation be taken out of your hands for reasons of conflict of interest.
Sen de şüpheli olduğundan çıkar çatışması olabileceği endişesiyle soruşturmadan alınmanı talep ettiler.
And out of nowhere, Dukat takes an interest in this orphan boy who arrives on our station.
Görünüşe göre Dukat kısa süre önce istasyona gelen yetime aniden alaka gösteriyor.
Then do it out of self-interest.
Kendi çıkarın için yap.
A love that grows out of respect, love, trust, common interest.
Aşk saygı sevgi, güven, ortak ilgiyle gelişir.
He drifted in and out of various hobbies, including a brief but obsessive interest... in works of the Dalai Lama... before entering Earthforce shortly after the Dilgar War.
Dilgar Savaşı'ndan hemen sonra Orduya katılmadan önce Dalai Lama'nın çalışmalarının da içinde bulunduğu pek çok değişik hobiye merak saldı.
They may unlock the secret to ancient mysteries... Powers so strong that it is within the interest of all decent people to do everything they can to keep it out of the wrong hands.
Eski gizemlerin sırrının kilitini açabilirler... güçleri çok kuvvetli, bu da... ilgisini çeken bütün terbiyeli insanlar... bunu yanlış ellerden uzak tutmak için herşeyi yapabilirler.
If people were to find out the principal was dating a teacher, they might see it as a conflict of interest.
Eğer insanlar müdürün bir öğretmen ile çıktığını öğrenirlerse, bunu çıkar çatışması olarak görebilirler.
Of finding the right person and settling down Is it takes all the fun and interest Out of going to nightclubs.
Doğru insanı bulup bir hayat kurmanın zorluğu gece kulüplerine gidip eğlenme zevkini elinden alıyor olması.
I only had that out of a professional interest.
Burda olma nedenim mesleki kaygı değil.
I do it out of... self-interest.
Tek bir nedenim var... Şahsi menfaat.
Take my word. It's in everyone's best interest to have me out of your hair as quickly as possible.
İnanın bana, işinizi elinizden geldiğince çabuk yapmanız sizin yararınıza.
Well, scientific interest aside, I don't see any easy way out of here.
Peki ala, bilimsel ilgi bir tarafa, buradan çıkabilmek için kolay bir yol göremiyorum.
Now, since neither Mr. Witter nor Mr. Caufield choose to clarify the meaning of their little fight in the parking lot I'm counting on their friends to look out for their best interest.
Bay Witter ya da Bay Caufield otoparktaki kavgalarının nedenini açıklamadığına göre, arkadaşlarının onların iyiliğini düşüneceğini umarım. Bay Leery?
... for any reason except out of sociological interest.
... baska hicbir nedenle izleyeceğiniz fimler değil.
Rory, unfortunately, since you got here so late... everything of interest has been given out.
Rory, üzgünüm ama geç kaldığın için bütün ilginç konular dağıtıldı.
Through his focus groups, he knew that the very people that were telling the traditional pollsters they would vote labor were in reality preparing to vote conservative out of self-interest but they were too embarrassed to admit it.
Odak grup sayesinde Gould biliyordu ki anketlerde İşçi Sınıfına oy vereceklerini söyleyenler aslında, çıkarlarını gözetmeksizin muhafazakarlara oy vereceklerdi, ama bunu kabul etmeye utanıyorlardı.
Someone will be promoting a whole new range of ice flavors I'm sending someone to help you and watch out for my interest
Size yardım etmesi için birini yollayacağım ve benim ilgi alanımı incelesin diye. Yerinize bu gece gideceksiniz.
That one person could reach out to another, take an interest in another... and maybe for one fleeting instant... could manage to see beyond the surface, beyond the color of things?
Bir kişi bir başkasına elini uzattığı için mi, birbirlerine ilgi gösterdikleri için mi... ve belki de kısacık bir zamanda... dış görünüşün altındakini görmeyi başardıkları için, renklerin ötesindeki şeyleri...
Charlie, how about we talk about why out of all of these girls in the entire club I'm the blessed one. I mean what is it about me that piqued your interest?
Charlie, şu koca kulüpte onca kız varken neden beni seçtiğinden bahsedelim. Yani bende bu kadar ilgini çeken nedir?
Are you asking out of personal interest or scientific curiosity?
Kişisel bir ilgi için mi yoksa bilimsel bir araştırma İçin mi soruyorsun?
And it was my responsibility to try to help him to carry out the office as he believed was in the interest of our people.
Ve ona yardım etmek, halkımızın yararına olduğuna inandığı görevleri yerine getirmek benim sorumluluğumdu.
And I couldn't get anything else out of him, but I have to tell you, it did pique my interest.
Ağzından başka laf alamadım. Ama söyleyeyim, çok ilgimi çekti.
I could literally sculpt a gigantic Mr Burnett out of what I just removed from Mr Burnett, so I think it's in your interest for you to start talking.
Kelimenin gerçek anlamıyla az önce Bay Burnett'ten çıkardığım şeyle, bir Bay Burnett heykeli yapılabilirdi, bu yüzden şimdi konuşmaya başlasan iyi olur.
And I'd be lying to you if I said that I didn't factor in, in a huge way, the fact that you have a vested, personal, political and patriotic interest in how all of this shakes out.
Tüm bunların nereye varacağı konusunda sizin kişisel, siyasi çıkarınız olduğunu ve vatanseverliğinizi büyük ölçüde hesaba katmadığımı söylesem yalan olur.
That any experiment of interest in life will be carried out at your own expense.
Hayattaki ilginç deneyimler kendi harcamalarınızla gerçekleşir.
out of context 16
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299
out of my sight 38
out of curiosity 82
out of order 40
out of my mind 17
out of the blue 171
out of sight 112
out of town 49
out of nowhere 149
out of 299
out of my sight 38