Pass it on Çeviri Türkçe
920 parallel translation
Pass it on, man!
Ver şu pası!
Pass it on : No change of sail without my orders.
Emrim olmadan seyir değişmeyecek.
So shall you remember it and shall pass it on to your kin.
Bunu sakın aklınızdan çıkarmayın.
Have some steak, Cassie, and pass it on.
Biftek al Cassie ve geçir.
It's only human nature when you hear something interesting to want to pass it on to somebody else.
İlginç bir şeyler duyduğunuzda bunu başkasına aktarmak insanın doğasında vardır.
But I didn't think O'Hea would pass it on.
Ama, O'Hea de zaten biliyordu.
You too will find it and lose it in turn, and others will pass it on after you.
Sırası geldiğinde siz de, onu bulup tekrar kaybedeceksiniz. Ve diğerleri sizden sonra gelip geçecek.
It wouldn't do either one of you any good to shoulder the blame, or to pass it on.
Birinizin suçu üstlenmesi veya diğerine atmasının ikinize de yararı olmaz.
Thank you for the information, I'll pass it on to him
Haber verdiğin için sağol. Söylerim ona.
But I ought to pass it on to you.
Ancak size iletme zorunluluğu hissettim.
Now listen to me, and when I've finished you can pass it on to them.
Şimdi beni dinleyin. Ben bitirince hikayemi onlara anlatabilirsiniz.
I was ordered to pass it on to you, he's escaped!
Size iletmem emredildi, o kurtuldu!
He said he'd pass it on to headquarters.
Karargaha danışacağını söyledi.
- Tell'em to'pass it on when they're relieved. - Yes, sir.
Nöbet sonrası diğer vardiyaya da aktarmalarını söyle.
Read it and pass it on to your comrade.
Bunu oku ve yoldaşına ilet.
Tell her to pass it on about the escape.
Söyle ona, kaçış planını herkese duyursun.
Feel the points here in this distributor cap... and then pass it on to all you geniuses.
Dağıtım kapağındaki şu noktaları incele sonra diğer zeka küpü arkadaşlara ilet.
Ah, Doctor? Pass this up to Susan, and she can then pass it on up to me.
Bunu Susan'a ver, o da çıktığında bana versin.
I used to pass it on my way to school.
Okula giderken önünden geçerdim.
Pass it on to your relief.
Onunla ilgilen.
Pass it on to your customers.
Sen de müşterilerinden alacaksın.
Wine, fresh fish and women, four miles up. Pass it on.
Şarap, taze balık ve kadınlar, dört mil ötede.
I recommend surrender. Pass it on.
Teslim olmayı öneriyorum.
If my name is seen on a pass, it will do me great harm with the foreign authorities.
Eğer ismim geçiş belgesinde görünürse yabancı otorite sayesinde çok zarar görürüm.
On the way to Las Hurdes, we pass La Alberca. It's a bit more prosperous, but still feudal. Almost all the inhabitants of Las Hurdes are in debt to this town.
Las Hurdes'a varmadan önce La Alberca'dan geçmek zorundayız, burası Las Hurdeslilerin yaşamlarında büyük etkisi olan, onları kendisine bağımlı kılan yeterince zengin ve feodal karakterli bir köydür.
I'll pass you on to Captain Viengarten, but frankly I don't think it will get you any further.
Sizi Yüzbaşı Viengarten'a gönderebilirim ama onun da size pek faydası dokunmaz.
What beats me is that a man in your position, a magistrate... somebody whose job it is to judge other people - I wonder what sort of sentence you'd pass... if the Glue Man was brought before you and your friends on the bench?
Sizin mevkiinizdeki bir adam, bir yetkili amir görevi diğer insanları yargılamak olan bir kişi eğer ki siz ve arkadaşlarınızın karşısına Tutkal Adam çıkartılsaydı nasıl bir ceza verirdiniz acaba?
It might fail, and if it does... and I am still alive... I will try to pass on my information, my mission, to someone else.
Başarısız olabiliriz, eğer öyle bir şey olursa... ve hayatta kalabilirsem... elimdeki bilgileri ve bu önemli görevi bir başkasına devretmeye çalışacağım.
Couldn't she get something on that? Add it up again, maybe pass her?
Ona bu yüzden not verip, geçmesini sağlayamaz mısın?
When I heard about the auction, I figured it'd be better for me to buy it than see it pass on to strangers.
Evin satılacağını duyar duymaz bir yabancıya gideceğine benim almamın daha doğru olacağını düşündüm.
To pass in through that magnificent gateway, on Visitors Day at a cost of sixpence was a humiliating experience, but I forced myself to undergo it.
O muhteşem kapıdan, ziyaretçi gününde 6 peni ödeyerek geçmek utanç verici bir deneyimdi. Ancak üstesinden gelebilmek için kendimi zorladım.
~ 36 bottles of beer on the wall. ~ You take one down, and pass it around.
Duvardaki 36 şişe biradan, bir tane alırsın ve etrafından geçersin.
~ 35 bottles of beer on the wall. ~ You take one down, and pass it around.
Duvardaki 35 şişe biradan, bir tane alırsın ve etrafından geçersin.
At one o'clock on July 24th, Zyra, a new planet, will pass so close to the Earth, it will cause mass destruction.
24 Temmuz günü saat 13'te yeni gezegen Zyra, Dünya'nın çok yakınından geçecektir ve toplu yıkımlara sebep olacaktır.
It takes a six-car el train ten seconds to pass a given point.
Altı arabalı bir tramvayın verilen bir noktadan geçmesi on saniye alıyor.
We've agreed that it takes ten seconds for a train to pass a given point.
Hepimiz bir trenin bir noktadan on saniyede geçtiğini kabul ettik.
But you can take it from me that I shall pass on any blame and with interest... to any one of you who fails in his duties.
Ama eğer herhangi biriniz görevini aksatırsa... tüm suçu o kişiye atmaktan hiç çekinmem.
Britt and I went on almost every pass together and it was always the same...
Hemen her izne Britt'le birlikte çıktık. Her defasında aynı şey oluyordu.
Perhaps on your way home, someone will pass you in the dark,... and you will never know it, for they will be from outer space.
Belki de evine giderken, yanından birisi geçecek, ama onun uzaylı olduğunu, asla bilemeyeceksin.
Come on, pass it by!
Hadi, ilerleyin!
Come on, pass it by!
Hadi. İlerleyin!
- Come on, Marcello, pass him! - Quit it!
Önlerine geç Marcello!
All right, I'll pass it all on to her.
Pekala ben ona veririm.
I don't pass judgement on him / it, father.
Peder biliyorum, böyle bir hüküm yok ama.
I'll pass it on to Rip.
Bunu Rip'e iletirim.
Well, unfortunately the poor man passed over before he was able to pass on whatever it was that was on his mind.
Hangi konuda? Ne yazık ki zavallı adam aklındakini söyleyemeden önce vefat etti.
It will pass, we got you on your feet too soon.
Geçecek, seni kısa sürede ayağa kaldıracağız.
It's almost impossible to pass unless you can rely on the driver in the slower car to move over and make room.
Yavaş olan pilot kenara çekilip yol vermediği sürece geçiş yapmak neredeyse imkansız.
Tush, Gremio... though it pass your patience and mine to endure her loud alarums... there'd be good fellows in the world, if one could but light on them... would take her with all het faults for the sake of her father's fortune.
Asla! Niye olmasın, Gremio. Sen ve ben onun zırıltısına dayanıyor olabiliriz.
In my sickbay, two of my assistants were betting on how long it would take a man to pass out from pain.
Revirimde, suikastçılarımdan ikisi birinin acıdan ölmesinin ne kadar zaman alacağına iddiaya giriyorlardı.
- Pass it on to Boka! Boka!
Boka!
pass it 99
pass it around 21
pass it to me 19
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
pass it around 21
pass it to me 19
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onward 91
onions 55
one day at a time 90
one moment please 57
ondrej 26
only you 239
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one moment please 57
ondrej 26
only you 239
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23