Picture time Çeviri Türkçe
507 parallel translation
Picture time.
Resim zamanı.
Picture time!
Şimdi de fotoğraf çekilecek!
But one thing is certain, the place where this picture was taken... roams a spirit of a young girl who died too young before her time.
Ancak kesin olan bir şey var ki fotoğrafın çekildiği yerde haksız şekilde ölen bir kızın ruhu var.
This is the picture they sent me when they met for the first time.
Bu ikisi buluştuktan sonra bana gönderdikleri fotoğraf.
No matter how far back in time you go, every rock contains a detailed picture of the environment it formed in, if you know how to look at it.
Zamanda ne kadar geriye giderseniz gidin her kaya oluştuğu çevrenin detaylı bir resmini içerir. Tabii nasıl bakacağınızı bilirseniz.
What time does the crime picture start?
Cinayet filmi saat kaçta başlıyor?
Just in time to get in the picture with me.
Fotoğraf çektirmek için tam zamanında geldin.
One time, when I was only a kid, I saw your picture in the paper...
Bir keresinde, ben daha çocukken, resminizi gazetede görmüştüm...
It's like looking into a picture book, an old one, seeing the familiar pictures one at a time.
Bu eski bir fotoğraf albümüne bakıp tanıdık resimler görmek gibi.
Every time I wanted to go shopping, Lionel dragged me off to a church or picture gallery.
Ne zaman alışverişe çıkacak olsam, Lionel kolumdan tutup bir kiliseye ya da resim galerisine sürükledi...
This time it wasn't to see a picture... it was to try and write one.
Bu sefer, film izlemek için değil, bir tane yazmak için kaçıyordum.
IfI were to take it upon myself to portray Stig and Marta from the first time we met fouryears ago, what an untruthful, incomplete picture I wouIdpaint.
4 yıl önce, daha yeni tanışmışken Stig ile Marta'nın tasvirini yapmaya kalksaydım bu tümden yanlış ve eksik bir tasvir olurdu.
First time a star said he'd be in a Pebbel picture.
- İlk kez bir yıldız Pebbel filminde olacağını söyledi
Six months after he started shooting we saw the picture for the first time.
- Çekmeye başladığı filmi altı ay sonra ilk kez ekranda gördük
I'll snap your picture some other time.
Senin resimlerini başka bir zaman çekeriz.
The last time they put my picture in the paper I had to get bitten by a dog!
Geçen sefer gazeteye resmimi koymaları için kolumu bir köpeğe ısırtmak zorunda kalmıştım.
Time has entered the picture in a new way.
Zaman faktörü yeni bir şekilde olaya dahil oldu.
The time factor has entered the picture again.
Zaman faktörü tekrar olaya dahil oldu.
Neither the picture nor her career mean as much to her as being with her father in his time of need
Ne film, nede mesleği bu zor dönemde babasının yanında olmak kadar önemli değilmiş, onun için.
I look at our first year picture all the time
Birinci yılımızdaki fotoğrafa her daim bakıyorum.
I saw this picture for the first time in a gallery, more than twenty years ago.
Bu resmi ilk defa bir galeride gördüm. 20 seneden fazla oldu.
I just saw this woman's picture a long time ago.
Sadece bu kadının resmini uzun zaman önce görmüştüm.
First time I had to wash to take a wedding picture, Mr. Spanger.
Düğün fotoğrafını çekmek için önce yıkanmam gerekiyor Bay Spanger.
Some cherish a sweet and fading picture, but you can recall this scene at any time.
Biraz hatırla, tatlı ve solgun bir resim... Ama bu sahneyi her zaman hatırlayabilirsiniz.
I feel obligated to warn you... that some of the sensations, some of the physical reactions... which the actors on the screen will feel... will also be experienced for the first time in motion picture history... by certain members of this audience.
Kendimi, bir konuda size uyarı yapmak zorunda hissettim. Bazı heyecan yaratan olaylar ve fiziksel reaksiyonlar için... Ekrandaki aktörlerin hissedecekleri... ve aynı zamanda, sinema filmi tarihinde ilk kez deneyim sahibi olacak seyircilerin belirli üyeleri için.
I don't wanna lose any time on this picture.
Bu filmde vakit kaybetmek istemiyorum.
Oh, my goodness, I remember the first time I saw that picture.
Ah Tanrim, bu filmi İlk kez gördüğüm zamanı hatırlıyorum.
I've spent a long time with your picture.
Resminle aramda ne kadar uzun zamanlar geçti.
You must excuse me, but... every time I see a face with good bone structure... immediately I picture that face up on the screen.
Beni bağışlayın ama ne zaman iyi bir kemik yapısına sahip bir yüz görsem hemen onu beyazperdeye taşırım.
I cut out her picture every time I see it in the newspapers.
Resmini ne zaman gazetede görsem kesiyorum.
I figure to have my picture taken with those two just one more time.
O ikisiyle bir kez daha... resim çektirmeyi planlıyorum.
This picture was taken with a time exposure.
Bu fotoğraf, uzun pozlamayla çekilmiş.
This picture represents a shocking commentary... on a prevalent trend of our time... and one that must be of great concern to all.
Bu film, herkesin büyük bir endişe duyması gerektiği... çağımızın yaygın bir eğilimine... sarsıcı bir yorum sunmaktadır.
Every time our camera took a picture, another one was taking a fix on the stars.
Elbette kameramız her resim çekişinde, bir başkası da yıldızların konumunu kaydediyordu.
The first time my picture's been in the papers.
İlk kez resmim bir gazetede çıkıyor.
Yes, you know, that fountain was part of a set... from a picture I made a long time ago called Sarah Goes to College.
Evet, bilirsiniz, o çeşme film setinin bir parçası... Sarah Goes to College adlı yıllar önce çektiğim bir filmden kaldı.
Yes, you know, that fountain was part of a set... from a picture I made a long time ago called Sarah Goes to College.
Bu çeşme çok eskiden oynadığım... bir filmin setinden "Sarah Goes to College".
There hasn't been enough time for me to get a true picture of the circumstances.
Şartların meydana getirdiği resmi doğru okuyacak kadar vaktim olmamıştı.
That's about the time I came into the picture.
Ben o sırada devreye girdim.
It's time for a great picture, the greatest picture I ever saw!
Gördüğüm en muhteşem film!
It's time we made a picture that isn't meant to make money.
Kâr amacı gütmeyen bir film çekmenin vakti geldi.
We showed you a picture of him the last time you were here.
Buraya son gelişinizde, size bir resmini gösterdik.
We may be opening a black box that may scrap our whole picture of space-time.
Öyle bir kutuyu açıyoruz ki, evren ve zaman hakkındaki görüşlerimiz değişebilir.
You're gonna see a train on the cover of Time magazine one of these days... and I'm gonna be in that cab in the picture.
Bir gün gelecek, treni ancak Time dergisinin kapağında göreceksin o gün, ben de, resimdeki taksinin içinde olacağım.
It's time for a class picture.
Güzel bir görüntü alayım.
Ah, wait a minute. If that's true, how come every time I see a picture of a big star... she's always surrounded by three or four dogs, huh?
Bekle bir dakika, eğer bu doğruysa, nasıl oluyor da ne zaman bir yıldızın fotoğrafını görsem etrafında 3 ya da 4 tane köpek oluyor?
I was very confused with that picture in mind, like a dream coming back every time you close your eyes.
Aklımdaki o resim kafamı karmakarışık etmişti gözlerimi her kapamama gözümün önüne gelen bir hayal gibiydi.
most of the time, he needs a picture.
Sebep ne olursa olsun, gittim. Motoruma atladım ve hızla gitmeye başladım.
Now, please, take another picture and warn me this time.
Lütfen bir tane daha çekin ve bu kez çekmeden önce beni uyarın.
The time would just fly by when I was doing a picture.
Resim yaparken zaman akıp giderdi.
There was a time when I cared about politics and the making of history, but the big picture seemed unimportant... next to getting a chance for Donna and I in the future.
Bir zamanlar politika ve tarihle ilgilenirdim fakat genel görünüm, Donna'yla beraber olma şansımdan daha önemsiz gözüktü.
time 2517
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time to wake up 54
time flies 78
time is running out 68
times 1964
timer 243
timers 88
times square 22
time to go home 94
time to die 52
time to wake up 54
time flies 78
time is running out 68
time is money 74
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
time is of the essence 71
time to go 627
time is up 41
time travel 83
time to sleep 29
times are tough 45
time's up 595
time to eat 55
time is 18
time will tell 62
times are changing 28
times before 18
times in a row 26
times a week 28
time for bed 134
times change 49
times over 33
times a day 121
times three 18
times are changing 28
times before 18
times in a row 26
times a week 28
time for bed 134
times change 49
times over 33
times a day 121
times three 18