Put those on Çeviri Türkçe
822 parallel translation
Put those on!
Giy şunları!
Put those on that chair over there.
Şuraya koyun.
Let me put those on the rack.
Verin rafa koyayım.
Put those on, and hurry.
Onları giy ve acele et.
Oh. Put those on the table.
Onları masaya bırakın.
You put those on, the boys sweat from here to Omaha. Me?
Onları taktığın an burada Omaha'ya kadar herkes senden korkmaya başlar.
I can't put those on, they're much too big for me.
Bunları giyemem. Bana göre çok fazla büyükler.
Put those on.
Şunları üzerine koy.
Did you put those on the list of stolen items?
Onları çalınan eşyalar listesine koydunuz mu?
Put those on!
Şunları takın!
" I soon dispose of all of those who put me on the pan.
" Bana oyun oynayacak olanı, mahvederim.
Now, tomorrow you put on your nicest derby and you go and call on your customers... and tell'em you've separated from your wife... because of her connection with those two terrible wretches.
Yarın en güzel melon şapkanı giyip tüm müşterilerini ziyaret edecek ve onlara karından ayrıldığını çünkü o iki serseriyle ilişkisi olduğunu söyleyeceksin.
Put those guns down on the bank and get going.
Silahları nehir kenarına bırakıp işe koyulun.
Well, I tell you, I've been crossed on those front tyres, but I put the rear tyres on myself. I'm gonna prove...
Ön lastiklere ben geçirmedim ama arka lastikleri kendim taktım.
Boys, boys, put those helmets on!
- Çocuklar ; şu başlıklarınızı giyin!
Now, you old scarecrow, put down your stick... take off those rags, and get up on the throne.
Evet, hırpani kılıklı. Sopanı bırak üstündeki çaputları çıkar ve tahta çık.
I could put all those on two.
Hepsini ikiye koyabilirdim.
He'll never remember those four years'hard work... I put in on that brontosaurus.
O dinozor için verdiğim dört yıllık emek akılına bile gelmeyecek.
Put those lights on!
Açın şu ışıkları!
- Just a minute. - Have you put any real pressure on these people of yours to pay those mortgages?
Kredilerini ödemeleri için bu insanlara baskı uyguladın mı?
Go in the house and get some coal oil, put it on those chiggers.
Evden biraz gazyağı al ve pirelerin üzerine sür.
Why don't you light that cigarette, put on those shoes and take a walk for yourself?
Neden sigarayı yakıp, ayakkabıları giyip yol almıyorsun?
We'll put on those shall praise your excellence, bring you, in short, together, and wager on your heads.
Birilerine övdürürüz kılıçtaki ustalığını. Kısacası sizi kapıştırıp, bahis tutuştururuz.
I put those magic things on
Bu sihirli ayakkabıları giyerim
Put those shoulder patches back on.
Omuzluklarınızı tekrar takın.
- Put those stripes back on.
- Apoletlerini yeniden tak.
Because the longer I put it off... the longer he'll be standing on those stairs... between you and her.
Ne kadar ertelersem... o kadar bela olacak. Sen ve Lauire arasinda.
Put it on those papers.
Şu kağıtların üzerine koy.
Jonathan, if we were married, I wouldn't take up much room. Put those things on.
- Jonathan, eğer evli olsaydık, seninle aynı odada kalmazdım
It's dangerous to put those knights up on white horses.
Bu şövalyeleri beyaz atlara bindirmek tehlikelidir.
- They can put those rags on anyone.
Bırak, bu paçavraları bir başkasına giydirsinler.
The day you finish one thing you've started to do the day you actually put those marbles in the Captain's overhead then have the guts to knock on his door and say "Captain, I put those marbles there!" that's the day I'll have some respect for you.
Başladığın işi bitirdin, bilyeleri Kaptan'nın tavanına koydun... sonra da Kaptan'nın kapısını çalıp... "O bilyeleri ben koydum."... deme cesaretini gösterdiğin gün sana saygı duyacağım.
With such fine Dutch cooking in the house... you know, it's about time you put some flesh on those bones of yours.
Evinde böyle iyi Hollanda yemekleri varken artık senin de biraz kilo alma vaktin geldi.
Golly, just think you can put those words down on paper like that and all I can do is hem brassieres.
Kelimeleri kâğıda döküşünü düşünüyorum da benim tek yapabildiğim şey sutyen.
Lieutenant will never put those irons back on you now, Top Soldier.
Teğmen artık sana hiç kelepçe takmayacak, İyi Asker.
You will not put those stockings on!
Bu çorapları giymeyeceksin!
Put them on those three posts.
Üç direğin üzerine koy.
I tell those women not to put so much food on the table.
Masaya o kadar yemek koymayın diyorum şu kadınlara. Beni dinlemiyorlar.
Those who do not want to go back in... and carry on striking, put your hands up.
Geri dönmeyip greve devam etmek isteyenler ellerini kaldırsınlar.
Take one of those and put them on. - These?
Bunlardan birini al ve tak.
Put them on those lands.
Onları o topraklara yerleştirelim.
Put those clothes on.
Verdiklerimi giy.
I sure have put on a few pounds since those days.
O günlerden bu yana biraz kilo aldığım kesin.
We put those people back on a normal course of social evolution.
O insanları sosyal evrimin normal işleyiş rotasına soktuk.
All right. All right. Drop those bundles and put your hands on that wall there.
Şunları bırakın ve ellerinizi duvara yaslayın.
Put all those supplies back on the Wagon.
Tüm erzağı arabaya geri koyun.
Maybe only those who've overeaten, will be put on a diet.
Belki de fazla yenecek ve diyet konacak.
Put those coats on if you don't want to freeze to death.
Donarak ölmek istemiyorsanız şu parkaları giyin.
Not if you put it at the base but if you put it up high on those braces - pow!
Yere koyarsanız değil ayakların üzerine koyarsanız... bom!
Get those Hambs dining room chairs... and put them on the cart.
Hambs yapımı yemek odası sandalyelerini alın ve arabaya koyun.
You put your prints on those paintings while they were working.
Onlar çalışırken parmak izinizi bıraktınız.
put those down 20
put those away 25
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onions 55
onward 91
one day at a time 90
put those away 25
once 1546
online 141
only 1631
onion 41
ones 44
onions 55
onward 91
one day at a time 90
ondrej 26
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one moment please 57
only you 239
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23